Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ve Kosova Başbakanı Avdullah Hoti, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile yarın Brüksel'de bir araya gelerek ikili ilişkileri ve Balkanlar'daki son gelişmeleri ele alacak.
AB'nin Belgrad-Priştine Diyaloğu Özel Temsilcisi Miroslav Lajcak'ın da katılacağı toplantı, 2018 yılının kasım ayından sonra diyalog süreci kapsamında yapılacak ilk toplantı olacak.
12 Temmuz Pazar günü yapılması planlanan toplantı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Borrell, Vucic ve Hoti'nin geçen hafta video konferans yoluyla yaptığı zirvenin ardından 16 Temmuz'a ertelenmiş, 12 Temmuz'da ise yine online olarak hazırlık toplantısı gerçekleştirilmişti.
ABD'deki toplantıya iddianame engeli
Sırbistan ile hala kendi toprağı olarak gördüğü Kosova arasındaki diyalog sürecine geçen ay ABD de dahil olmak istemiş ancak 27 Haziran'da Washington'da yapılması planlanan toplantı son anda iptal edilmişti.
Lahey'deki Kosova Özel Savcılığının, Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi hakkında 1998-1999 yıllarındaki Kosova Savaşı'nda sivillere karşı savaş suçu işlediğine dair hazırladığı iddianameyi kamuoyuyla paylaşması üzerine önce Thaçi ardından Hoti ABD'ye gitmekten vazgeçmişti.
ABD'nin uluslararası çaptaki ara buluculuk çabalarına Kosova-Sırbistan meselesini ekleme girişimi, en azından bir süreliğine askıya alınmış oldu.
Hem Kosova ile ABD arasındaki ittifak hem de Rusya'nın her daim Sırbistan'ı desteklemesi dikkate alınırsa bölgenin gelecekte yeniden büyük güçlerin gövde gösterisi yapacağı "bir soğuk savaş sahnesine" dönüşebileceği ifade ediliyor.
ABD'nin adımına AB hemen karşılık verdi
ABD'nin diyalog sürecine dahil olmak için attığı adımın ardından her ne kadar bugüne kadar çok somut bir başarı edememiş olsa da sürecin mimarı olan AB de hemen harekete geçti.
AB'nin özel temsilcisi Lajcak, haziran ayında önce Kosova'yı ardından Sırbistan'ı ziyaret ederek tarafları AB çatısı altında yeniden diyalog süreci toplantılarına başlama noktasında ikna etti.
Sırp mallarına yüzde 100 vergi uygulaması süreci askıya aldı
Eski Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) komutanlarından Ramush Haradinaj'ın başbakanlığındaki hükümet, 2018'in sonlarına doğru Sırbistan ve Bosna Hersek menşeli mallara yüzde 100 gümrük vergisi uygulamaya karar alınca diyalog süreci bir kez daha kesintiye uğramıştı.
Sırbistan'ın, daha önce Kosova'yı bağımsız devlet olarak tanıyan ülkeleri bu kararlarından vazgeçirmek için yoğun çaba sarf etmesinden rahatsız olan Kosova hükümeti, cevaben ek vergi uygulasa da AB, ABD ve Kosovalı bazı siyasi partiler koyulan vergilerin kaldırılmasını istiyordu.
Haradinaj'dan sonra başbakanlık koltuğuna oturan Albin Kurti ise gümrük vergisi uygulamasının ancak Sırbistan ile ekonomik ve siyasi anlamda mütekabiliyet sağlandığında değiştirilmesinin Kosova'nın çıkarına uygun olacağını savunuyordu.
Kurti'yi ve lideri olduğu Kendin Karar Al Hareketi'ni Sırbistan-Kosova ilişkilerinin normalleşmesine engel olarak gören Kosova Demokratik Birliği (LDK), kendisinin de ortağı olduğu hükümeti Meclisteki güven oylaması sonucu düşürürken, LDK'den Hoti yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi.
Hoti ise görevi devraldığı 4 Haziran'dan iki gün sonra, bir önceki hükümetin mütekabiliyet önlemini kaldırarak bir bakıma diyalog sürecinin yeniden başlatılmasının önünü açmış oldu.
Kosova karşılıklı tanınma istiyor
Thaçi, yaşanan gelişmelerin ardından yaptığı açıklamada, Kosova tarafının diyaloğun önündeki engelleri kaldırdığını ve uluslararası toplumun baskısının şimdi Sırbistan'a yönelmesi gerektiğini belirterek, "Sonucu iki ülke tarafından karşılıklı tanınma olacak diyalog sürecinin, zaman kaybetmeden yeniden başlaması gerekiyor." dedi.
Her ne kadar yetkililer tarafından daha önce yalanlanmış olsa da masaya yatırılan çözüm önerileri arasında toprak değişimi önemli bir faktör olmaya devam ediyor.
Bölgedeki bazı basın organları, Kosova kurumları aracılığıyla bu fikir hakkında lobicilik faaliyeti yürütüldüğünü öne sürerken, fikrin eski Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'a ait olduğunu iddia ediyor.
Bir kesim, toprak değişiminin bölgede "Pandora'nın kutusunu açmak" anlamına geleceğini savunurken, Kosova ile Sırbistan arasında mübadele ya da toprak değişimi olmasının bölgeye gerçekten barış ve istikrar getirip getirmeyeceği sorusunu soruyor.
Rusya'nın tavrı değişmedi
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, haziranda Sırbistan'a yaptığı ziyarette, Rusya'nın Kosova meselesine yaklaşımının değişmediğini belirterek, Rusya'nın, hem Priştine hem de Belgrad yönetimleri tarafından karşılıklı kabul görecek her türlü adımı destekleyeceğini söyledi.
Aynı ziyaretin ardından açıklama yapan Vucic ise "Lavrov'dan aldığı notların bir cumhurbaşkanı olarak kendisini endişelendirdiğini" belirterek, bu notların genellikle Kosova meselesinin çözümüne yönelik sunulan plan ve düşüncelerden oluştuğunu aktardı.
Sırbistan'ı zor bir sürecin beklediğini ve meseleye ilişkin çözüm önerilerinde oldukça dikkatli olmaları gerektiğini ifade eden Vucic, bu noktada Rusya'nın verdiği destek için de teşekkür etti.
AB'ye üyelik için nihai çözüm şart
Hem Kosova hem de Sırbistan, AB'ye tam üyelik yolunun meselenin nihai çözümünden geçtiğinin farkında. Avrupalı birçok lider, iki ülke arasında anlaşma olmadan ne Kosova'nın ne de Sırbistan'ın AB'ye üye olabileceğini belirtmişti.
Kosova'yı bu aşamada zor durumda bırakan ise AB üyesi 4 ülke ve (İspanya, Yunanistan, Romanya ve Slovakya) Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin kendilerini hala bağımsız bir devlet olarak tanımaması.
Kosova'nın önündeki bir başka engel ise halen Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olmaması. Kosova'yı bugüne kadar 100'ün üzerinde BM üyesi ülke tanıyor ancak Kosova'nın BM üyesi olabilmesi için 193 üyenin üçte ikisi tarafından tanınması gerekiyor.
Uzmanlara göre Kosova'nın mevcut durumu iyi değil
Kosovalı siyasi uzmanlar, Lahey'deki savcılığın Cumhurbaşkanı Thaçi ve eski Meclis Başkanı Kadri Veseli hakkında iddianame hazırlamasının ardından gelinen noktada, Kosova'nın içinde bulunduğu durumun diyalog sürecinin devamı için iyi olmadığını savunuyor.
Kosova'daki Adalet Enstitüsü Müdürü Ehat Miftaraj, AA'ya yaptığı değerlendirmede, yasal olarak henüz yükümlülüğü bulunmasa da iddianamenin açıklanmasının ardından Thaçi'nin etik olarak istifa etmesi gerektiğini savundu.
Öte yandan, AB başta olmak üzere uluslararası toplum temsilcilerinin uzun süredir sürecin yöneticisi olan Thaçi'nin yokluğunda diyaloğun yeniden başlaması konusunda ikilemde olduğunu söyleyen Miftaraj, Thaçi'nin son 6-7 yıldır diyalog sürecinin en önemli aktörü olduğunun altını çizdi.
Miftaraj, iddianamedeki suçlamalar göz önüne alındığında mevcut durumda diyalog sürecinin devam etmesinin Kosova'nın yararına olmayacağını ifade etti.
Priştine Üniversitesinde anayasa hukuku profesörü olan Mazllum Baraliu ise mahkeme tarafından henüz kabul edilmemiş bir iddianamenin kamuoyuna açıklanmasının siyasi bir hamle olduğunu kaydederek, özel savcılığın Kosova'ya büyük zarar verdiğini ileri sürdü.