Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar Konseyi Başkanı Şeyh Selheb, Ayasofya’nın Fatih Sultan Mehmet’in vakfı ve İslam’a ait olduğunu vurgulayarak, “Ayasofya’nın cami olarak açılması münasebetiyle Türkiye halkını tebrik ediyorum.” dedi.
Türkiye’nin Müslüman bir ülke olduğuna ve egemen iradenin de bu halkın talep ve hassasiyetlerine uygun hareket ettiğine dikkati çeken Şeyh Selheb, “Türkiye bir Müslüman yurdudur. Lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu halkın evladı olarak müzeye dönüştürülen Müslüman mabedini yeniden cami haline getirerek halkının talebine icabet etmiştir. Bir kez daha Türkiye halkını ve lideri Erdoğan’ı tebrik ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Ayasofya'nın dirilişi, Mescid-i Aksa'nın özgürlüğe kavuşmasının habercisidir." sözlerini hatırlatan Şeyh Selheb, “Mescid-i Aksa işgal altında. İşgal devleti, Müslümanların ilk kıblesini ve bulunduğu kutsal şehir Kudüs’ü Yahudileştirmeye çalışıyor. Ancak buradan işgalcilere ümmetin böyle adamları olduğu sürece bunu başaramayacaksınız diyorum.” şeklinde konuştu.
Harem-i Şerif’in Ürdün Krallığı’nın vesayetinde olduğuna dikkati çeken Şeyh Selheb, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ürdün Kralı II. Abdullah’ın el ele vererek Mescid-i Aksa üzerindeki Haşimi vesayetini muhafaza ettiklerini kaydetti.
Halk-devlet iradesinin buluşması
1948 Filistin İslami Hareketi kuzey kanadı Başkan Yardımcısı Şeyh Kemal el-Hatib de Ayasofya’nın ibadete açılmasını "tarihi bir adım" olarak değerlendirdi.
“Türkiye halkını ve devletini 80 yılı aşkın süredir beklenen bu tarihi adımdan dolayı tebrik ediyoruz.” diyen Hatib, bunun çok cesur bir adım olduğunu, halkın iradesi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temsil ettiği devlet iradesinin birleşmesi sonucu böyle bir karar alındığını söyledi.
Ayasofya kararının “dış mihrakların” tepkilerine de yol açabileceğine işaret eden Şeyh Hatib, “Her ne olursa olsun halkını kucaklayan bir devlet ve devletini kucaklayan bir halk var ortada. Dolayısıyla hiçbir zarar göremeyecektir inşallah.” dedi.
Şeyh Hatib, Arap ülkelerinin liderlerinin bu karara sessiz kaldığına dikkati çekerek, “Öyle sanıyorum ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Filistin topraklarının işgal edilmesi, ilhak edilmesi ve Yahudileştirilmesine sessiz kalan bu liderlerin desteğine de ihtiyacı yoktur. Bu liderler ABD Büyükelçiliğinin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınmasına, İsrail’in Mescid-i Aksa’ya saldırılarına da sessiz kaldılar ve kalmaya devam ediyorlar.” ifadelerini kullandı.
“Her cesur ve kahramanca adımın bu Arap liderleri daha da utandırdığını ve yüzlerini düşürdüğünü” vurgulayan Şeyh Hatib, “Keşke onlar bu adımları atabilselerdi de biz de onlarla gurur duysaydık. Ancak maalesef kör, sağır ve dilsiz gibi hareket ediyorlar. Hatta böyle kalarak Batı dünyasını ve İsrail’i razı etmenin peşindeler.” şeklinde konuştu.
Şeyh Hatib, Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) Budizm mabedinin açılmasına işaret ederek, “Abu Dabi’de bir Budizm mabedi açtığı için övünen ile Ayasofya’yı cami olarak ibadete açan arasında çok büyük bir fark var.” dedi.
Ayasofya’nın ibadete açılması kararının kendi içinde bir meydan okumayı barındırdığını vurgulayan Şeyh Hatib, “Bu cesur adım ümmete gurur veriyor. Ümmetin artık ne Londra’ya ne Paris’e ne Washington’a ne de Moskova’ya bağlı olduğunu gösteriyor.” şeklinde konuştu.
Ayasofya’nın minarelerinden ezanın yükselmesi
Eski Kudüs-Filistin Müftüsü olan ve halihazırda Kudüs Yüksek İslam Heyeti Başkanlığı görevini yürüten Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh İkrime Sabri de ofisinden yayınlanan görüntülü mesajında, Türkiye halkını ve devletini kutladı.
Şeyh Sabri, Ayasofya kararının doğru olduğuna vurgu yaptığı mesajında, “Ayasofya yeniden cami konumuna dönmüştür. Türkiye’deki kardeşlerimizi bu münasebetle tebrik ediyor ve selamlıyoruz. Ayrıca hem bize ve hem de İslam alemine hayırlı mübarek olsun.” dedi.
Ayasofya’nın minarelerinden yeniden ezanların yükselmesinin gurur verici olduğuna işaret eden Şeyh Sabri, bir kez daha Türkiye halkına “hayırlı olsun” dileğinde bulundu.