Buzul çağının yaşandığı dönemde daha elverişli yaşam alanları olan güney bölgelerine göç eden ağaç ve bitki türlerinin küresel iklim değişikliğiyle beraber kuzeye yönelerek tersine göç yaşayacağı bildirildi.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Orman Fakültesi Orman Botaniği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ünal Akkemik, küresel iklim değişikliğinin, sıcaklığın bazı bölgelerde artması, bazı bölgelerde azalması, ani seller, su baskınları, şiddetli fırtına ve dolu yağışları gibi çok seyrek yaşanan aşırı iklim koşullarının daha sık görülmesine neden olduğunu söyledi.
Bu durumun özellikle, kökleriyle toprağa bağlı olan bitkileri de olumsuz etkilediğini ve bir adaptasyon sürecine zorladığını dile getiren Akkemik, bu adaptasyonun ağaçlar ve otlarda aynı şekilde olmadığını anlattı.
Akkemik, sıcaklığın artmasına bağlı olarak, yaşam alanı daha kurak hale gelen ağaçların az olan suyu kaybetmemek için yapraklarını küçültüp üzerini mumsu bir tabakayla örttüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Kuraklık şiddetinin daha da artmasına bağlı olarak bu değişimler daha belirgin hale gelmektedir. Fakat tolerans sınırını aştığında bitki yaşayamaz duruma gelir ve etrafa yaydıkları tohumlarıyla daha kuzeyde, yaşayabileceği alanlarda çimlenir. Bolu Aladağlar'da sarı çamların üst orman sınırının üzerinde, koşullar soğuk ve tohum çimlenmesi için uygun olmadığından yeni fidanlar oluşmazken, ısınmaya bağlı olarak yeni fidanların üst orman sınırının üzerindeki alanlarda da oluştuğu gözlemlendi. Bu durum 20-30 yıl önce uygun olmayan koşulların günümüzde bu ağaç için uygun hale geldiğini göstermektedir. Bu ormanın üst sınırının yukarıya doğru kaydığına işaret ediyor."
Akkemik, buna karşın aynı ormanın alt sınırında ise aşırı kurak yıllarda, ağaçların zayıf düştüğü ve mantar-böcek gibi zararlıların saldırısına uğradığı, ölümlerin meydana geldiğini ifade ederek, bunun da ormanın alt sınırının daha yukarıya kaymaya başladığının işareti olduğunu söyledi.
İstilacı bitkiler güneyden kuzeye yayılacak
Isınmaya bağlı olarak ormanı oluşturan ağaç türlerinin aşağıdan yukarıya ve kuzeyden güneye doğru kayarak yayıldığını belirten Akkemik, "Isınmanın çok ilerlemesi durumunda olası sonuçlardan biri günümüzde Akdeniz Bölgesi'nde yaygın olan türlerin Karadeniz Bölgesi'ne doğru daha geniş alanlarda yayılacak olmasıdır. Aynı durum, aynı alanlarda bulunan otsu bitkiler için de geçerlidir. Bu bitkilerin etrafa yayılan tohumlarından, daha elverişli alanlarda olanlar çimleneceğinden bunlar da güneyden kuzeye doğru yayılacaktır. İşte bu olaya bitki göçü diyoruz." diye konuştu.
Bu yayılmanın tohumları büyük olan ağaçlar için yavaş olduğunu, tohumları çok küçük ve tüylü bitkiler için çok hızlı meydana geldiğini anlatan Akkemik, "Küçük tohumlar rüzgarla etrafa yayıldığından uzaklara taşınabilmektedir. Ceviz tohumları da kargalar tarafından uzaklara taşınarak cevizlerin yayılmasına önemli katkı sağlamaktadır. Bu şekilde kuşların yaşam alanlarını değiştirmesi bazı bitkilerin de yayılmasına katkı sağlamaktadır. Önümüzdeki 50-60 yıllık süreçte orman sınırlarının düşeyde 200-300 metre yukarı çıkacağı yatayda ise çok daha uzun mesafelerde değişeceği öngörülmektedir. Bu durum da başta istilacı türler olmak üzere otsu bitkilerin de güneyden kuzeye doğru daha hızlı yayılmasına yol açacaktır." ifadelerini kullandı.
Kayın, şimşir ve huş ağaçları göçle yer değiştirdi
Prof. Dr. Ünal Akkemik, yaklaşık 20 bin ile 11 bin yıl öncesinde yaşanan son büyük buzul çağında bitkilerin kuzeyden güneye göç ettiğini söyledi.
Kuzey yarım kürenin kuzey kesimlerinde çok geniş alan kaplayan ve soğuk koşullara uyum sağlayan huş ağaçlarının bugün sadece Artvin, Kayseri, Muş, Tunceli-Munzur Vadisi, Bitlis gibi az sayıdaki ortamda ve yüksek dağlık kesimlerde yetiştiğini belirten Akkemik, bu ağacın iklimin daha soğuk olduğu 10 bin yıl öncesinde tüm Batı Anadolu'da yayıldığını ancak ısınmaya bağlı olarak günümüzde batıdan tamamen çekilip sadece daha soğuk olan yüksek dağlık kesimlerde yaşadıklarını kaydetti.
Akkemik, benzer şekilde soğuk dönemde kuzeyden güneye doğru göç eden kayın ve şimşir ağaçlarının da ısınmaya bağlı olarak güneyden çekilip Karadeniz Bölgesi boyunca ormanlar oluşturduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
"Buzul çağından günümüze gelirken aradaki kayın ve şimşirler tamamen yok olurken Amanos Dağları'nda kalabilmişler. Bunların asıl alanı Türkiye'de Karadeniz bölgesi. Amanos'ta Karadeniz'e benzer nemli bir ortam olduğu için yaşayabiliyor. Bu göçten sonra ortaya çıkan bir kalıntıdır. Yine sıcak dönemlerde güneyden kuzeye göç eden sedir ağaçları da soğuk dönemlerde kuzeyden tamamen çekilip sadece Toros Dağlarında ormanlar kurmuştur. Buna karşın Tokat, Niksar ve Erbaa'da çok küçük bir orman parçası kalmıştır. Bu da göç sonrasında kalan bir parçadır. Bu bilgiler bize gelecekte bitki göçlerinin nasıl olacağının da önemli birer işaretidir. Isınmaya bağlı olarak mevcut bitkilerin güneyden kuzeye doğru göç edeceğini söyleyebiliyoruz."
Ünal Akkemik, İstanbul'un bölgedeki en önemli göç yollarından biri olduğunu ifade ederek, "Kuşlar için olduğu gibi bitkiler de buzul çağlarında kuzeyden güneye doğru yayılıyorlar. Buzul arası sıcak dönemlerde de güneyden kuzeye doğru yayılıyorlar. Bu yayılma yollarının bir tanesi İstanbul. Bitkiler kuzeye ve güneye yayılırken İstanbul'da da kalmışlar." dedi.
Küresel iklim değişikliğinin insan yaşamı gibi bitki türlerinin dağılımını da etkilediğini belirten Akkemik, bugün deniz seviyesinden bir metre kadar yükseltide olan bir ağaç türünün 50-60-100 sene sonra belki de 200-300 metre yüksek alanlarda da yaşayabileceğini, yayılma alanının değişeceğini kaydetti.