Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu başkanlığındaki geniş bir Türk heyeti Libya’nın başkenti Trablus’u ziyaret etti. Heyet, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'dan oluşuyordu.
Ziyaret kapsamında Türk heyeti bir dizi görüşme gerçekleştirdi.
Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Başbakan Abdülhamit Dibeybe, Libya Yüksek Devlet Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ve Dışişleri Bakanı Leyla el-Menguş…
Günübirlik ziyareti dünya gündemine taşıyan ise, iki ülke arasında imzalanan bir mutabakat muhtırası oldu.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun açıkladığı hidrokarbon mutabakat muhtırası, henüz tüm detayları netleşmemiş olsa bile, önemli bir etki yarattı.
Çavuşoğlu muhtırayla ilgili şunları söyledi:
"Biraz önce imzaladığımız hidrokarbon anlaşması hem karada hem denizde ve yetki alanlarımızda kazan-kazan anlayışıyla Türk ile Libya firmalarının birlikte araştırma, sondaj gibi iş birliğine gitmesini hedefliyor.”
Peki, bu ne anlama geliyor?
Henüz tüm detayları duyurulmasa da Çavuşoğlu’nun açıklamalarına göre, Türk ve Libyalı şirketler zengin petrol ve doğalgaz rezervine sahip alanlarda birlikte çalışabilecek. Akıllara hemen iki ülke arasında 2019’da imzalanan Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasını geliyor.
Yeni muhtıra iki ülke şirketlerinin söz konusu bölgelerde sismik araştırma ve sondaj yapmasına olanak sağlıyor ancak bununla sınırlı değil. Zira, Çavuşoğlu’nun açıklamasındaki “kara” kısmı, Libya içerisine işaret ediyor. Yani Türk ve Libyalı şirketler Libya anakarasında da hidrokarbon araması, sondajı yapabilecek.
Libya Afrika’da keşfedilmiş en fazla gaz rezervlerini topraklarında barındırıyor. Dünya petrol rezervlerinin ise, yüzde 4,1’ine sahip. Halihazırda ülkenin günlük petrol ihracatı 1.2 milyon varili geçmiş durumda.
Libya Ulusal Petrol Kurumu, yapılacak çalışmalar ve yatırımlarla günlük ihraç limitini 3-4 milyonun üzerine çıkarmayı hedefliyor. Zaten bu konuda birçok uluslararası firma ile de görüşülüyor. Bunlarında başında da İtalyan enerji şirketi ENI geliyor.
Kim, ne dedi?
Türkiye ile Libya arasında imzalanan anlaşmanın hemen ardından Yunanistan, Mısır ve Avrupa Birliği’nden açıklamalar geldi. Anlaşmanın açıklanmasının hemen ardından Yunanistan Dışişleri Bakanı Fransa büyükelçisiyle Libya’yı görüştü. Yunan basını, hükümeti yine başarısızlıkla suçladı.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı da ilerleyen saatlerde bir açıklama yaptı:
"Türkiye-Libya muhtırası hukuka aykırı ve geçersizdir. Libya Temsilciler Meclisi'nin bugün Trablus'ta imzalanan anlaşmanın geçersizliğine ilişkin açıklamalarından memnuniyet duyuyoruz"
Yunanistan’ın ardından diğer açıklama, geçmişten bugüne ülke yönetimini silah zoruyla ele geçirmeye çalışan Halife Hafter’e destek veren Mısır’dan geldi.
“Görev süresi dolan Ulusal Birlik Hükümeti'nin herhangi bir uluslararası anlaşma ve mutabakat zaptı imzalama yetkisi yoktur."
Son açıklama ise, Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Rum kesiminin haksız tezlerine koşulsuz destek veren AB’den geldi.
“2019 Türkiye-Libya Mutabakat Anlaşması üçüncü devletlerin egemenlik haklarını ihlal etmekte olup Deniz Hukukuna aykırıdır ve üçüncü devletler için herhangi bir hukuki sonuç doğuramaz.
Yeni anlaşma henüz kamuoyuna açıklanmadığından içeriğinin daha fazla netlik kazanması gerekmektedir. Bölgesel istikrara zarar verebilecek eylemlerden kaçınılmalıdır.”
Libya ile imzalanan hidrokarbon alanında mutabakat muhtırasına gelen tepkilere Dışişleri Bakanlığı cevap verdi:
"Türkiye ile Libya Milli Birlik Hükümeti arasında imzalanan Mutabakat Zaptı hakkında Yunanistan ve AB Sözcüsü tarafından yapılan açıklamaların ülkemiz açısından hiçbir önemi ve kıymeti yoktur."
Yunanistan ve Mısır'a bir tepki de Libya Hükümet Sözcüsü Muhammed Hamuda'dan geldi:
"Mısır ve Yunanistan'ın Türkiye-Libya Mutabakat Zaptı'na yönelik itirazları Libya'nın iç işlerine müdahaledir ve kabul edilemez. Dibeybe hükümeti uluslararası alanda tanınmaktadır ve anlaşma imzalama hakkına sahiptir"
Libyalı siyasetçi, Değişim Partisi lideri Guma el-Gamaty de ilişkilerin tarihi derinliğine vurgu yaparak şu yorumda bulundu:
"Türkiye-Libya hidrokarbon alanında imzalanan mutabakat zaptı Yunanistan ve Mısır'ı kızdırdıysa biliniz ki o Libya'nın çıkarınadır. Libya ile Türkiye arasındaki ilişkiler 470 yıllık bir derinliğe sahiptir ve gelecek yıllarda stratejik ortaklık düzeyinde devam edecektir."
Ekilen tohumların meyveleri.. Neden Yunanistan değil de Türkiye
Tarihler 4 Nisan 2019’u gösterdiğinde Libya’nın başkenti Trablus büyük bir tehditle karşı karşıyaydı. 2011’den itibaren istikrarsızlığın pençesinde kıvranan ülke, şimdi Rus paralı milis grubu Wagner’i ve Afrikalı paralı milisleri arkasına alan Halife Hafter’in saldırısı altındaydı.
ABD Başkanı Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’dan Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’a birçok Avrupalı lider ve devlet başkent Trablus’un düşmesine yeşil ışık yakmıştı.
O dönem Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH), birçok devlete ülkeyi eli kanlı bir diktatörlüğe dönüştürecek bu işgal girişimine karşı kendilerine destek vermeye çağırdı. Başkent Trablus ve çevresinde büyük bir yıkım yaşanıyordu. Daha sonra ortaya çıkacaktı ki, onlarca insan öldürülmüş ve toplu mezarlara gömülmüştü.
İstikrar sağlayıcı güç…
Libya’da 2020’den itibaren müzakere masaları kuruluyor, seçimlerin ne zaman yapılacağına dair tartışmalar yürütülüyor. Dönem dönem çatışmalar yaşansa da ülkede büyük oranda bir istikrar var.
Uzmanlar, 2020’de meşru hükümetin destek taleplerine kulak veren Türkiye’nin destek vermesinin bugünlerin inşasında oldukça önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyor.
Türkiye’nin kısa süre içerisinde UMH’ye verdiği etkili askeri destek sahada durumu değiştirmekle kalmadı. Bir süredir kurulamayan müzakere masasının da kurulmasını sağladı. Zira, Hafter ve destekçileri karşılarındaki güçleri muhatap kabul etmiyor hatta “terörist” olmakla suçluyordu.
Bu şartlar altında, şubat ayı başında Birleşmiş Milletler himayesinde İsviçre'nin Cenevre kentinde toplanan Libya Siyasi Diyalog Forumu, ülkeyi 24 Aralık 2021’de seçimlere götürecek Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı ve üç üyeli Başkanlık Konseyi’ni seçti.
Türkiye Libya ilişkilerinin 470 yıldan fazla bir tarihi derinliği vardır. Dün imzalanan muhtıralarının da uzun yıllardır atılan tohumların meyveleri olduğu düşünülmektedir.
Şu noktayı da iyi bilmek gerekmektedir. Muhtıralara en çok tepki gösteren ülkeler Mısır ve Yunanistan’dır. Libya hükümeti Yunanistan’a böyle bir teklifle gelse, Yunan hariciyesi olumsuz bakmayacaktı muhtemelen. Mısır ise zaten ülkenin hem doğuda hem de meşru olmamakla suçladığı hükümetin kontrolündeki batıda birçok altyapı projesi yapıyor.
Özellikle ülkenin doğusunda, neredeyse bütün yatırımlar ve projeler Mısırlı şirketler tarafından yapılıyor. Türkiye ise, hem Libyanın kendi ayakları üzerinde durabilmesi için eğitimden, kültüre, güvenlikten basına kadar birçok alanda Libya'ya destek veriyor.
Yine Tükiye'nin öne sürdüğü ve takip ettiği politikanın en önemli özelliği "kazan-kazan" sistemine sıkı sıkıya bağlı olması. Bu konuda en güzel örneği ise, iki ülke arasında imzalana deniz yetki anlaşmasıyla Libya'nın Yunanistan karşısında hakkını elde etmesi gösterilebilir. Bu nedenle Libya kamuoyunun ve halkının ezici bir çoğunluğu Türkiye ile yapılan anlaşmalardan büyük bir memnuniyet duyuyor.