Avustralya'nın Fransa ile imzaladığı denizaltı anlaşmasını iptal ederek ABD ve İngiltere ile ortaklık kurmasıyla yaşanan krizin ardından Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD'li üst düzey isimle ilk kez yüz yüze temas gerçekleştirdi.
Elysee Sarayından yapılan açıklamada, Macron'un Blinken ile baş başa uzun bir görüşme yaptığı açıklandı.
İki ülke arasındaki iş birliğinin derinleştirilmesi ve güçlendirilmesi fırsatı bulunduğunun ifade edildiği açıklamada, bunun özellikle Avrupa Birliği (AB)-NATO iş birliği, Sahel ile Hint-Pasif bölgeleri konularında yapılabileceği vurgulandı.
Görüşme iki ülke arasındaki güveni tesis etmeye katkı sunacak
Açıklamada, Macron ve Blinken arasındaki görüşmenin Fransa ile ABD arasındaki güveni tesis etmeye katkı sunacağı ifade edildi.
Blinken de Twitter hesabından, Macron ve danışmanı Emmanuel Bonne ile önemli bir görüşme yaptığını açıkladı.
Avrupa, Sahel ve Afganistan ile ilgili ortak güvenlik çıkarlarını görüştüklerini ifade eden Blinken, ikili ilişkileri geliştirme konusunda sabırsızlandıklarını dile getirdi.
Blinken, Fransa Dışişleri Jean-Yves Le Drian ile de bir araya geldiğini, görüşmede ortak ekonomik ve kalkınma ile Hint-Pasifik, Sahel ve Afganistan'daki bölgesel sorunların ele alındığını ifade etti.
Avustralya, ABD ve İngiltere arasındaki AUKUS anlaşması
Avustralya, ABD ve İngiltere tarafından 16 Eylül'de imzalanan AUKUS anlaşmasının ardından, Avustralya'nın Fransız Naval Group'la vardığı 12 geleneksel dizel elektrikli denizaltı inşasını öngören 90 milyar Avustralya doları (66 milyar ABD doları) tutarındaki sözleşmenin iptal edildiği açıklanmıştı.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, 16 Eylül'de "Gerçekten sırtımızdan vurulduk. Avustralya ile bir güven ilişkisi kurmuştuk ve bu güvene ihanet edildi." açıklamasını yapmıştı.
17 Eylül'de Macron'un talimatıyla Fransa'nın Canberra ve Washington büyükelçilerini danışmak amacıyla acilen geri çağırma kararı aldıklarını açıklayan Le Drian, ABD'nin tutumunu "hayal kırıklığı" olarak nitelendirmişti.
Macron ve ABD Başkanı Joe Biden, 22 Eylül'de yaptıkları telefon görüşmesinde, "denizaltı krizinin" ardından güveni garanti eden şartları oluşturmak ve ortak hedeflere ulaşmak için somut önlemler önermeyi amaçlayan derin istişare sürecini başlatmaya karar vermişti.