Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Franciscus, şimdilerde insani yardım çalışmaları yapan Malta Şövalyeleri olarak bilinen gruba, yeni Büyük Üstad seçilinceye kadar geçici bir yönetim atadığını duyurdu.
Ancak Papa Franciscus’in aldığı kararlar sadece geçici yönetimle sınırlı kalmadı.
Malta Şövalyelerine yeni bir anayasa hazırlandı. Eski anayasaya göre Büyük Üstad ve üst düzey görevliler Avrupa’nın soylu ailelerine mensup olmak zorundaydı. Yeni anayasada ise, bu kural kaldırıldı ve Büyük Üstad’ların ömür boyu görevde kalma olanağı feshedildi.
Böylece artık Büyük Üstad’lar sadece 10 yıl için seçilebilecek ve en fazla 85 yaşına kadar görev yapabilecek.
Papa’nın başında olduğu Vatikan, yeni anayasanın Şövalyelerin çalışmalarına olumlu yansıyacağını düşünüyor. Ancak böyle düşünmeyenler de var. Bazılarına göre yeni anayasa Malta Şövalyelerinin uluslararası itibarını zayıflatabilir.
Uluslararası kabul edilirlik önemli. Zira, Malta Şövalyeleri şu anda milyonlarca dolarlık bir bütçeye, 13 bin 500 üyeye, 95 bin gönüllüye ve dünyanın dört bir tarafında kurdukları mülteci kamplarında, uyuşturucu tedavi merkezlerinde, afet yardım programlarında ve kliniklerde çalışan 52 bin sağlık çalışanına sahip.
Roma'daki bir saray ve ofisler ile Malta'daki bir kale Malta Şövalyeleri’ne ait. Bunun haricinde belli bir bölgeye hakim değiller. Ancak kendi pasaportları ve plakaları ile egemen bir varlık olarak tanınıyorlar. Öyle ki, 110 devletle diplomatik ilişkilere ve Birleşmiş Milletler'de (BM) daimi gözlemci statüsüne sahipler.
Bugün Afrika’dan Asya’ya bütün savaş ve çatışma bölgelerinde çalışmaları var. Kimilerine göre bu uluslararası tanınırlık, insani çalışmalarda onlara büyük bir tarafsızlık ve kolaylık sağlıyor.
Peki, Malta Şövalyeleri kimdir? Gelin birlikte tarihin arka sayfalarını biraz aralayarak şövalyelerin izini sürelim.
Yaklaşık bin yıldır varlığını korumayı başaran Malta Şövalelerinin tarihi, Kudüs’te Hristiyan hacılara yardım etmek amacıyla kurulan bir hastanede başladı.
Zaten resmi isimleri de "Hospitallers Şövalyeleri" olarak kaldı. Hastanenin çalışmaları öyle ünlendi ki 1113'te Papa II. Paschal, bu topluluğu resmi bir tarikat olarak tanıdı ve hastane görevlisi Gerard'ı kurucu olarak atadı.
Hasta hacılara bakmak için kurulan tarikat Avrupa’dan akın akın gelen yeni üyelerle büyüdü ve zenginleşti. Büyük topraklar alarak güçlerine güç kattılar.
Hastalara yardımdan Haçlı Seferlerine...
Teşkilat zaman içersinde kendisini Müslümanlara karşı savaşan bir organizasyona çevirdi. Öyle ki Avrupa’dan İslam dünyasına yönelik başlatılan Haçlı Seferleri ile, Şövalyeler büyük bir askeri güç haline geldi.
Ancak Haçlı Seferleri ile kurulan Haçlı devletlerin birer birer Kudüs ve çevresinden sökülüp atılması, Şövalyelerin yer değiştirmesine neden oldu.
Karargahlarını 1309’da önce Kıbrıs’a daha sonra da Rodos’a taşıdılar. Rodos 1522’ye kadar Şövalyelerin elinde kaldı. İsimleri artık Rodos Şövalyeleri olmuştu. Şövalyeler büyüyen ve genişleyen Osmanlı Devleti için de büyük bir tehdit oluşturuyordu.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde Rodos seferine çıkan Osmanlı donanması adayı 1522’de fethetti. Bunun üzerine Hospitalier Şövalyeleri 5. Karl (ya da Şarlken) tarafından kendilerine bağışlanan Malta Adası'nı üst edindi. Tarikat, bugün bilinen Malta Şövalyeleri adını da böylece almış oldu.
Şövalyeler Malta'da..
Malta adasında donanmasını güçlendiren Hospitalier Şövalyeleri çok gelişmiş bir sağlık merkezi kurdular. Ancak Malta Adası 1798 yılında Fransa Kralı Napolyon Bonapart tarafından ele geçirildi ve Şövalyeler Malta’dan sürgün edildi.
Bunun üzerine tarikat 1834 yılında, son durak olarak merkezini günümüz İtalya'sının başkenti Roma'ya taşıdı. Kudüs’ten Rodos’a oradan Roma’ya uzanan bin yıllık bir hikaye bugünlerde Roma’da bir Saray ve ofisler ile Malta’da bir kalede devam ettiriliyor.
Hastalara yardım amacıyla kurulan sonra kanlı saldırıların önemli bir aktörüne dönüşen Malta Şövalyeleri, günümüzde de farklı bir misyonla varlığını sürdürüyor.