Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) bu hafta yapılan Arakan oturumuna katılmak ve bazı temaslara bulunmak için gittiği New York'ta, Myanmar'da Arakanlı Müslümanlarla ilgili krizdeki son durumu ve BM'nin tavrını değerlendiren Myanmar İnsan Hakları Ağı (BHRN) Direktörü Kyaw Win, "BM Güvenlik Konseyindeki bazı ülkelerin kendi çıkarlarını, insanlıktan üstün tuttuğu görülüyor. Bazı süper güçler Arakan konusunda önümüze engeller koyuyor. Bu ülkelerin adını vermek istemiyorum" diye konuştu.
İnsani değerlerin öncelikli olması gerektiğini belirten Kyaw Win, "Bu konuda adalet de çok önemli. Adaleti ve hesap verme zorunluluğunu görmezden geldiğinizde, kan ve suç devam eder" ifadelerini kullandı.
"Suçlular adalete teslim edilmeli"
Direktör, BM Uluslararası Myanmar Bağımsız Araştırma Misyonunun yayımladığı ve 444 sayfadan oluşan raporlarda, Arakanlı Müslümanların Myanmar ordusu tarafından soykırım olarak tanımlanan 5 maddeden 4'üne maruz kaldığının belirtildiğini hatırlatarak, "BM'nin yayımladığı bu rapor çok önemliydi. Çünkü Arakanlı Müslümanların tarihinde ilk defa uluslararası toplumda soykırıma maruz kaldıkları belirtildi. Bu rapordaki bulgular, suçluların hesap vermesi ve bu kişilere gerekli cezaların verilmesi için de önemli. Suçluları adalete teslim edemezsek, bu kişiler yaptıklarının yanına kar kalacağını düşünerek, bildiklerini okumaya devam eder. Bunu Myanmar tarihine baktığınızda net bir şekilde görebiliyorsunuz" dedi.
Myanmar'ın Kaçin, Karen ve Şan gibi eyaletlerinde de azınlıkların ciddi hak ihlallerine maruz kaldığına işaret eden Kyaw Win, bu suçların sorumlusunun Myanmar ordusu olduğu ve bu kişilerin adalete teslim edilmesi gerektiğini vurguladı.
"Arakanlı Müslümanlara karşı soykırım devam ediyor"
Myanmar İnsan Hakları Ağı Direktörü, Arakan eyaletindeki son durum hakkında da, "Şunu bilmek çok önemli: Myanmar'da Arakanlı Müslümanlara karşı soykırım devam ediyor, bitmedi. Bazı ülkelerin hala bu meseleyi hafife almaları beni çok şaşırtıyor. 21. yüzyılda böyle bir suçun işlenmesine izin verilmemeli ve uluslararası toplum uygun yöntemlerle bu konuyu ele almalı. Uluslararası toplumdaki bölünmüşlük dünya düzenine zarar veriyor" diye konuştu.
Arakan eyaletinde 500 bin kişinin gıda, tıbbi malzemeler ve temiz suya muhtaç şekilde yaşamak zorunda bırakıldığını ifade eden Kyaw Win, "Tüm bunlara rağmen uluslararası toplum hala ciddi bir adım atmadı, vaktimizi boşa harcıyoruz. Arakan'daki son şiddet dalgasının başlamasının ardından 1 yıldan uzun zaman geçti. Bu konu sadece Myanmar'ın iç meselesi olmaktan çıkıp bölgesel bir nitelik kazandı. Myanmar ordusunun yarattığı mülteci akınıyla insanlar, Bangladeş, Malezya, Tayland, Endonezya ve Hindistan'a kaçtı. 100 binlerce insan mülteci konumunda. Eğer bir an önce gerekli adımlar atılmaz ve bu mesele böyle sürer ise bölgede büyük bir hasar oluşur" dedi.
"Myanmar'ın diğer bölgelerindeki Müslümanlara da zulmediliyor"
Kyaw Win, Arakanlıların Myanmar'daki Müslüman nüfusun sadece yüzde 30'unu oluşturduğuna işaret ederek, "Myanmar genelinde yaşayan Müslümanların hepsi birçok zulümle karşı karşıya. Müslümanların girmesinin yasaklandığı 76 bölge var. Müslümanlara birçok yerde iş verilmiyor. Ayrıca vatandaşlıkları da sorun oluyor. Myanmar hükümeti onların kimliğine 'karışık kandan' kategorisinden olduklarını yazıyor. Bu kategoriyle birçok konuda ayrımcılığa ve hukuksuzluğa maruz kalıyorlar. Pasaport işlemleri daha uzun sürüyor, zaman zaman sorgulanıyorlar" ifadelerini kullandı.
BHRN Direktörü, 2018'in başından bu yana ülke genelinde 20 cami ve medresenin kapatıldığını, ayrıca bazı kiliselerin de kapısına kilit vurulduğunu belirterek, "Myanmar'da dini özgürlük tehdit altında" uyarısını yaptı.
"Türkiye, Müslüman dünyasında büyük bir örnek oldu"
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ülkelerine çağrı yapan Kyaw Win, "İİT ülkelerinin Myanmar hükümetine baskı yapmasını ve bu ülkenin Uluslararası Ceza Mahkemesine taşınmasına destek vermesini istiyoruz. Lütfen bize yardım edin" diye konuştu.
Direktör, Arakan krizinin çıktığı ilk günden beri Türkiye'nin bu konudaki çabalarına da dikkat çekti.
"Türkiye halkına ve liderlerine teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Müslüman dünyasında büyük bir örnek ve bu krize ilk cevap veren ülkelerden oldunuz. Yapılacak daha çok şey var. Tüm uluslararası toplumla çalışarak bu krizi çözüme kavuşturmalıyız. Eğer başka şeyler insani değerlerin üstünde tutulursa uluslararası barış ve refaha asla kavuşamayız."
Zulüm ve sistematik baskıya uğrayan Arakanlı Müslümanlar
Myanmar'da 1970'lerden bu yana zulüm ve sistematik baskıya uğrayan Arakanlı Müslüman nüfusun büyük çoğunluğu, topraklarını terk ederek bölge ülkelere göç etti.
Ülkede 1982'de kabul edilen yasayla vatandaşlık haklarını kaybeden Arakanlı Müslümanlar "devletsiz" sayılıyor. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından "eziyet gören dini azınlık" olarak kabul edilen Arakanlı Müslümanlar, hem şiddet olaylarına hem de yasal, ekonomik ve toplumsal ayrımcılığa maruz kalıyor.
"Bangalli" diye adalandırılıyorlar
Myanmar’ın Bangladeş sınırı yakınlarındaki Arakan eyaletinde yaşayan Müslüman azınlık, ülkede bugüne kadarki yönetimler tarafından Bangladeş'ten gelen göçmenler olarak görülüyor ve resmi belgelerde "Bengalli" olarak adlandırılıyor.
Hala 135 ayrı etnik grubun resmi olarak tanındığı ülkede, radikal milliyetçi Budistler, Arakanlı Müslümanların resmen tanınmasına karşı çıkıyor.
Binlerce insan vahşice katledildi
Arakan eyaletinde 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında çıkan çatışmalar, Arakanlı Müslümanların dramını gözler önüne serdi. Olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi vahşice katledildi, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verildi.
Arakanlı Müslümanlar, Ekim 2016'da eyaletteki bazı polis kontrol noktalarına yapılan saldırıların ardından Myanmar ordusunun başlattığı operasyonlarda şiddet ve ağır insan hakları ihlallerine maruz kaldı. Operasyonların ana hedefi yine siviller oldu.
2017 dönüm noktası: 700 binden fazla Arakanlı Bangladeş'e sığındı
25 Ağustos 2017 ise Arakanlı Müslümanlar açısından dönüm noktası oldu. Arakan'daki sınır karakollarına düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler bu tarihte kitlesel şiddet eylemlerini başlattı ve 10 bine yakın kişi katledildi. Etnik temizliğe dönüşen saldırılarda 350'den fazla köy, ordu ve fanatik Budistler tarafından yok edilirken, 700 binden fazla Arakanlı Müslüman dağlık bölgeler, nehir ya da deniz üzerinden komşu Bangladeş'e sığınmak zorunda kaldı.
Göç yolunda da katliam devam etti
Bu ülkeye geçmeye çalışan Arakanlı Müslümanların trajedisi göç yolunda da devam etti. Arakanlı Müslümanları taşıyan teknelere ateş açılması nedeniyle çoğu çocuk onlarca insan boğularak can verdi. Yolculukları sırasında Arakanlı Müslümanların içinde olduğu derme çatma tekneler sık sık alabora oldu. Kara, deniz ve nehir geçişleri sırasında Myanmar güvenlik güçleri yer yer taciz ateşi açtı.
Arakan'daki katliamlar "soykırım" olarak adlandırıldı
Uluslararası insan hakları örgütleri ve BM, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti "etnik temizlik" ya da "soykırım" olarak adlandırıyor.
BM, Arakanlı Müslümanlara yönelik saldırı ve katliamları durdurması için Myanmar hükümetine çağrı yapmasına rağmen, Budist rahipler ve bazı ordu mensupları, uluslararası kurumları hiçe sayarak insanlık dışı uygulamalarına devam etti.
Kaynak: AA