Kuzey Atlantik İttifakı NATO, 75 yıl önce kurulduğu Washington'da toplanıyor.
İttifakın en büyük ikinci kara ordusuna sahip Türkiye etkisi ve nüfuzu bölgesinde artan müttefik olarak zirvede söyleyecekleri dikkatle takip edilecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündeme getirmeyi planladığı konularda terörle mücadele, Gazze ve Ukrayna öne çıkıyor.
Washington’da TRT Haber’e konuşan Amerikalı üst düzey eski devlet yetkilileri ve kıdemli uzmanlar gerek Türkiye’nin önemi, gerek NATO zirvesinden beklentiler hakkında dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Kuzey Atlantik İttifakı Örgütü NATO, 1949’da Sovyetler'e karşı kolektif savunma örgütü olarak Washington’da kuruldu.
ABD dahil 12 ülkenin kurduğu ittifaka Türkiye 1952'de katıldı.
NATO Washington ile Moskova arasındaki Soğuk Savaş’ta Batının caydırıcı askeri gücüydü, üyeleri için nükleer şemsiye görevi gördü.
Sovyetler Birliği yıkılıp Soğuk Savaş sona erince NATO, önce barışı sağlamak için Balkanlar’ın sonra terörle mücadele için Afganistan’ın yolunu tuttu.
Bu sırada Sovyetlerin hayaleti hızla ete kemiğe büründü ve Rusya önce Gürcistan ve Ukrayna’yı işgal etti, Kırım'ı ilhak etti, Ukrayna'daki savaş ise devam ediyor. mBugün NATO müttefikleri 2024 Washington zirvesinde biraraya gelirken, Soğuk Savaş sonrası dönemin de sona erdiği görüşü ağırlık kazanıyor.
NATO Washington zirvesini şöyle tanımlıyor “Dünya Soğuk Savaş'tan bu yana en tehlikeli güvenlik ortamıyla karşı karşıyayken, müttefikler, bir milyar vatandaşını koruma konusunda önemli kararlar almak üzere Washington'da buluşuyor”
Soğuk Savaş sonrası dönem geride kalırken, 75’inci yıldönümü için kurulduğu Washington’da toplanan NATO’nun gündeminde kollektif savunma, nükleer caydırıcılık, Rusya ve Çin karşı küresel düzenin korunması yer alıyor. Odak ise Ukrayna'daki savaş.
ABD Dışişleri Bakanlığı eski müsteşar yardımcısı Emekli Tuğgeneral Mark Kimmitt ittifakın daha güçlü, daha elverişli olduğunu belirterek "75. yıl dönümünün NATO'nun ve öncelikle Avrupa'nın kolektif güvenliğinin önemini teyit edeceğini düşünüyorum" dedi.
ABD Kongresi’ne yakın düşünce kuruluşu Heritage Foundation dış politika ve terörizm kıdemli uzmanı James Carafano NATO’nun köklerine geri dönmekte olduğunu söyledi.
Carafano “Transatlantik topluluğunun savunması özgür ve istikrarlı bir Batı Avrupa'ya odaklanıyor, buna yönelik 2 tehdit var. Bunlardan biri Rusya'nın istikrarsızlaştırıcı eylemleri ve saldırganlığı. diğeri Ortadoğu'daki sorunların Batı Avrupa'ya yayılması. NATO bu iki konuya da odaklanıyor” ifadelerini kullandı.
NATO'nun doğu kanadında namluların dumanı tüterken Ortadoğu ve Pasifik de ısınıyor.
Brüksel ve Madrid zirvelerinde Çin’in NATO zirve metnine girmesi, ittifakın caydırıcılık alanı Pasifik'e doğru genişleyecek mi sorusunu akıllara getirdi.
NATO'nun yeni konseptindeki şu iki cümle ittifakın yakın vadedeki stratejisini de özetliyor.
NATO metninde deniliyor ki "Çin'in hırsları ve zorlayıcı politikaları çıkarlarımıza, güvenliğimize ve değerlerimize meydan okumaktadır. Çin ile Rusya arasında derinleşen stratejik ortaklık ve kurallara dayalı uluslararası düzeni baltalamak için karşılıklı olarak güçlenen girişimleri, değerlerimize ve çıkarlarımıza aykırıdır"
NATO metnindeki bu ifade küresel çapta hareketli yılların habercisi olarak değerlendiriliyor.
James Carafano Çin hakkında NATO’da endişenin artacağını söyledi.
Carafano “Kolektif savunma ittifakları, misyona ve herkesi bir araya getiren bir nedene bağlı kaldıklarında işe yarar. Dolayısıyla Çin hakkında daha fazla endişe olacak, ve Çin'in Batı Avrupa'yı etkileme ve istikrarsızlaştırma kabiliyetinin ittifakın asıl odak noktası olacağını düşünüyorum. Siber güvenlik, savunma altyapısı, siyasi ve jeopolitik baskı transatlantik toplumu çin’in nüfuzuna karşı korumak anlamına geliyor” diyerek Çin’e daha çok dikkat edileceğini söyledi.
İttifakın en büyük ikinci kara ordusuna sahip Türkiye’nin NATO’daki ağırlığı gün geçtikçe artıyor.
Türkiye Soğuk Savaş’ta Batı’nın komünizme karşı güney sınırındaki kilit ülkesiydi.
Soğuk Savaş sonrası Kosova’da barışı koruma ve Afganistan’da küresel terörle mücadelede NATO’ya verdiği destek ile Türkiye’nin önemi arttı.
Değişen dünya düzeninde etkisi bölgesini aşarak giderek yayılan Türkiye’ye duyulan ihtiyacın arttığı görülüyor. Türkiye’nin ittifak için stratejik önemi Washington ve Brüksel’de her geçen gün daha sık dile getiriliyor.
Emekli Tuğgeneral Mark Kimmitt NATO 75. Yıldönümü zirvesinin, özellikle Türkiye'nin NATO’nun en güçlü destekçisi olduğunu tanımak için bir fırsat olduğunu söyledi.
Türk ordusunun benzersiz olduğunu söyleyen Kimmitt “Türk ordusunun barışı koruma ve insani amaçlı operasyonda kayda değer yeteneğini gördüm. Bu benzersiz. Bu, ABD ordusunun iyi eğitilmiş olduğu bir konu değil. Türk ordusu insani yardım olsun savaşmak olsun üç dört misyonu birlikte entegre edebiliyor bu yüzden Türk ordusunu çok beğeniyorum. Türk ordusu şu tutumu sergiliyor; savaşabiliriz, barışı sağlayabiliriz, barışı koruyabiliriz ve insani operasyonlar yürütebiliriz. bu açıkçası sizin abd ordusundan daha iyi yaptığınız bir şey” ifadelerini kullandı.
Mark Kimmitt Türk savunma Sanayinin de onu NATO’nun en kritik ülkelerinden biri haline getirdiğini vurguladı.
Kimmitt “NATO bir bütün olarak güçlü Türk savunma sanayisi sayesinde daha da güçlendi” dedi.
James Carafano, ittifakta en önemli rolü oynayan ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.
Babası Charles Carafano’nun Kore gazisi olduğunu belirten James Carafano “babam hep şunu söylerdi. Her zaman Türk birliğinin yanında olmak isterdik, çünkü Türkler en çetin savaşçılardı. Herkes Türklerin yanında olmak istiyordu çünkü düşmanın, Türklerin olduğu yere saldırmayacağını biliyorlardı. Türklere karşı her zaman bir hayranlığım vardı çünkü babamın hayatta kalmasına yardımcı oldu. Türkiye NATO'nun hayati önem taşıyan bir parçası. Avrupa'nın büyük bir kısmı ve dünyanın diğer bölgeleriyle bağlantısı olan Türkiye'den daha önemli bir rol oynayan yok” ifadelerini kullandı.
James Carafano, Türkiye’nin değerine yeterince odaklanmadığı gerekçesiyle ABD ve NATO’yu eleştirdi:
“Bence ilişkilerde Türkiye'nin rolüne yeterince yatırım yapmadık. İkili ilişkilerde ve NATO bağlamında güney kanadını her zaman bir bakıma ihmal ettik ki bunun çok çok önemli olduğunu düşünüyorum. NATO olarak Avrupa’ya gidip sadece "sınırımızı Rusya'ya karşı korumalıyız" deyip İran, ulusötesi terör, göçmen akışı, seyrüsefer özgürlüğü gibi sorunlar hakkında endişelenmeyin diyemezsiniz, tüm bunlarda Türkiye kritik bir rol oynuyor."
NATO’nun genişleme süreci Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile hızlandı.
Soğuk Savaş ve sonrasında tarafsız kalan İsveç ve Finlandiya Rusya'ya karşı çareyi NATO şemsiyesi altına girmekte buldu.
İttifakın en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye, bu iki ülkeden terör örgütleri PKK’ya desteğe son vermesi başta olmak üzere şartları yerine getirmesini istedi. Türkiye'nin şartlarını kabul eden İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine Ankara yeşil ışık yaktı.
İttifakın en kritik üyesi Türkiye, müttefiklerinden, terör örgütlerine barınma alanı olmayı bırakarak müttefik gibi davranmalarını istemişti.
ABD Dışişleri Bakanlığı eski müsteşar yardımcısı Emekli Tuğgeneral Mark Kimmitt ABD’nin terör örgütü PKK/YPG ile ortaklığını eleştirdi “kritik bir müttefikimize karşı bir terör örgütünü destekler görünmek istemeyeceğimizi düşünüyorum” dedi.
Kimmitt “Bu sadece Trump yönetimiyle değil aynı zamanda Biden yönetimi ve ABD Savunma Bakanlığı ile aynı fikirde olmadığım tek alan olabilir. Ben buna stratejik düzeyde bakıyorum. stratejinin büyük seyrinde, bir NATO müttefikini mi yoksa terör örgütünü mü desteklerken görülmek istiyoruz? Bence cevap belli, bir terör örgütünü destekleyerek en güçlü NATO müttefiklerimizden biriyle olan ilişkimizi etkilemek ve bu ilişkiden vazgeçmek istemediğimizi düşünüyorum” ifadesini kullandı.
ABD Kongresi’ne yakın düşünce kuruluşu Heritage Foundation dış politika ve terörizm kıdemli uzmanı James Carafano da ABD’nin terör örgütü YPG/pkk ile ortaklığının gerçek bir sorun olduğunu söyledi.
Carafano “ABD’nin YPG ile ortaklığına hiçbir zaman katılmadım. Bunun arkasındaki politikayı anlıyorum, DEAŞ sorunuyla baş etmeye öncelik veriyordu. ABD'nin bunun orta ve uzun vadeli sonuçlarını düşündüğünü hiç sanmıyorum, uzun vadede sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum. Sanırım Suriye bölgesinde uzun vadede bölgede güvenliği sağlamamızın tek yolu, ABD ve Türkiye'nin ortak bir politikaya sahip olması ve buradaki güvenlik çıkarlarıyla ilgilenmesidir” ifadelerini kullandı.
DePaul Üniversitesi Profesörü Thomas Mockaitis de “Türkiye, Orta Asya ve Ortadoğu'da bir güç olmanın yanı sıra Avrupa ittifakının kilit üyesi. Ama aynı zamanda Türkiye Rusya ile iyi ilişkiler istiyor. Biliyorsunuz, Rusya genişliyor ve Kafkasya'ya doğru da genişleyecek. Yani Türkiye orada çok çok önemli bir noktada. Türkiye büyük ölçüde coğrafyasından dolayı çok ama çok karmaşık, çok katmanlı bir stratejik durumda” ifaelerini kullandı.
NATO’nun kritik Washington zirvesinde Türkiye’nin vereceği mesajlar dikkarle takip ediliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan NATO müttefiklerine terörle mücadelede samimi olarak destek vermeleri ve müttefiklik ruhuna uygun hareket etmeleri çağrısında bulunması bekleniyor.
Türkiye NATO zirvesinde müttefiklerden, Gazze’ye saldırılarını durdurması için İsrail’e baskı yapmalarını istiyor.
NATO 75. Yıldönümü zirvesinin odak noktası Ukrayna.
Savaşan taraflar yani Rusya ve Ukrayna ile görüşebilen tek NATO üyesi olan Türkiye’nin bu konuda vereceği mesajları da dikkatle takip edilecek.
Kritik Washington zirvesinde alınacak kararlar İttifak’ın konsepti ve geleceği açısından kritik önem taşıyor.