ABD Başkanı Donald Trump'ın, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) için Almanya Başbakanı Angela Merkel'den daha fazla katkı istemesi, üye ülkelerin NATO için gerçekleştirdiği savunma harcamalarını tekrar gündeme getirdi.
NATO'nun tahmini verilerinden derlenen bilgiye göre, dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan ABD, geçen yıl 664 milyar dolarla geri kalan 27 üyenin toplam savunma harcamasının 2,5 katından fazlasını tek başına gerçekleştirdi. Örgütün geçen yıl 921,5 milyar dolar olan bütçesinin, yüzde 72'sini ABD karşıladı.
İngiltere yaklaşık 57 milyar dolarla örgüt harcamalarına en fazla katkı sağlayan ikinci ülke olurken, Avrupa'nın en büyük ekonomilerinden Fransa 44,2 milyar dolarla üçüncü, Almanya ise yaklaşık 42 milyar dolarla dördüncü sırada yer aldı.
Türkiye ise yaklaşık 12,1 milyar dolarla NATO'da en fazla harcama yapan sekizinci ülke oldu.
En az yüzde 2 kriterini 5 ülke karşıladı
NATO'nun çok uluslu savunma bütçeleri (üye devletlerin kendi savunma bütçeleri) kapsamında, yıllık milli gelirlerinin en az yüzde 2'sini savunma harcamalarına ayırma taahhüdünde bulunan üye ülkelerden, sadece ABD, Polonya, Yunanistan, İngiltere ve Estonya bu taahhüdü yerine getirdi.
Milli gelirinin yüzde 3,61'ini savunmaya aktararak zirvede yer alan ABD'yi, Yunanistan yüzde 2,36 ile izledi. Estonya milli gelirinin yüzde 2,18'ini, İngiltere yüzde 2,17'sini, Polonya ise yüzde 2,01'ini savunmaya harcadı.
Geçen yıl milli gelirinin yüzde 1,69'unu savunmaya harcayan Türkiye ise Fransa'nın (yüzde 1,79) altında yer aldı.
Almanya'dan daha fazla katkı isteği
Trump'ın, NATO için daha fazla katkı istediği Almanya ise milli gelirinin sadece yüzde 1,20'sini savunma harcamalarına ayırdı. Bu oran yine Avrupa'nın önemli ekonomilerinden İtalya için yüzde 1,11'de kaldı.
ABD, Donald Trump'ın seçilmesinin ardından müttefik ülkelere savunma harcamalarını artırma konusundaki baskısını sürdürüyor. 2014'te yapılan NATO Zirvesi'nde üye ülkelerin 2024'e kadar savunma harcamalarını milli gelirlerinin en az yüzde 2'sine çıkartılması kabul edilmişti.
"Trump'ın çıkışı yeni bir şey değil"
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Cahit Armağan Dilek, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Trump'ın iş adamı olmasının da etkisiyle devlet yönetiminde karar alırken, ana etken olarak kar-zarar ilişkisine baktığını söyledi. Dilek, "NATO bağlamındaki çıkışları da bunun sonucudur. Gerek seçim sürecinde gerekse koltuğa oturduktan sonraki söylemlerinde bunu gördük." dedi.
Dilek, Trump'ın benzer söylemi şimdi NATO kapsamında savunma örgütünün Avrupalı üyelerine söylediğini belirterek, şöyle devam etti:
"NATO'nun maliyetlerinin yaklaşık dörtte üçünü karşılayan ABD, diğer üyelerin NATO'da kabul edildiği şekilde yıllık milli gelirlerinin yüzde 2'sini savunma harcamalarına ayırmasını istiyor. Çünkü Avrupalı üyeler bu standardı tutturamayınca ilave maliyeti karşılamak NATO'nun sahibi konumundaki ABD'ye kalıyor. Aslında ABD açısından Trump'ın çıkışı yeni bir şey değil. ABD'nin eski Savunma Bakanı Robert Gates de 2010-2011 yıllarında NATO'nun Avrupalı üyelerini askeri harcamalarını azaltmakla eleştirmiş, ABD'nin bu açığı kapatmak zorunda olmadığını söylemişti. Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarına ayırdıkları pay o kadar düşüktüki bugün Trump'ın eleştirdiği Almanya'nın ordusunun 2012-2014 döneminde bazı birliklerinin harekata hazırlık kriterlerini sağlayamadığı ortaya çıkmıştı."
"Trump, Avrupa'ya baskı uygulamaya devam edecek"
Dilek, ABD'nin diğer NATO üyelerine yönelik bu çıkışları ve Trump'ın "NATO'yu eskimiş" olarak nitelemesinin, örgütün geleceğini nasıl etkileyeceğine ilişkin de ABD'nin çıkarlarını düşünen bir Amerikan başkanının NATO'yu gözden çıkarmasının düşünülemeyeceğini söyledi. Dilek, şunları kaydetti:
"Çünkü NATO, ABD'nin küresel politikalarının uygulanmasındaki en önemli birkaç aracından biridir. Bunun içindir ki NATO'nun maliyetinin çok önemli bir bölümünü en başından bu yana karşılaya gelmiştir. NATO, ABD'nin Avrupa'nın içindeki gelişmelere müdahil olması için en önemli araç olduğu gibi, küresel anlamda kendisine rakip olacak Rusya ve Çin gibi ülkelere karşı kullanabileceği en kritik maniveladır. Bu bağlamda ABD ve Başkanı Trump, Avrupa ülkelerinin NATO'nun maliyetlerinin karşılanmasında kendi paylarına düşen maliyetleri karşılaması için baskı uygulamaya devam edecektir. Kuzey Avrupa-Karadeniz hattında ortaya çıkan Rus tehdidi algısı, ABD'nin elini de kuvvetlendirmektedir. Çünkü eğer Avrupalı üyeleri NATO'ya gerekli katkıyı yapmazlarsa ABD'nin desteğini alamama riskiyle karşılaşmak istemeyeceklerdir. Benzer durum Türkiye için de geçerlidir."