Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika’nın en kalabalık ülkelerinden biri olan Nijerya’yı ziyaret ediyor. Nijerya, gelişen ekonomisi, petrol ve doğal gaz kaynakları ve verimli tarım arazileriyle Afrika’nın yükselen yıldızı.
Türkiye ile Batı Afrika ülkesi Nijerya arasındaki ilişkiler, bilinenlerin aksine yüzyıllar öncesine dayanıyor. Osmanlı Devleti’nin Mısır ve Libya’yı fethi ile başlayan ilk münasebetler, Portekiz ve İspanyolların 15’inci yüzyılda başlayan sömürgecilik faaliyetlerini de akamete uğrattı.
Batı Afrika’yı Trablusgarp (Libya) üzerinden Akdeniz’e ulaştıran güvenli yol 19’uncu yüzyıla kadar bölge ticaretinin kalbinin attığı güzergah oldu.
İşte, Nijerya ile Osmanlı Devleti arasındaki münasebetler böylece birçok alanda başlamış oldu. Bu dönemden itibaren Osmanlı toplumunda daha çok Afrikalı yer almaya başladı. Modern dönem Türkiye’sinde kimi zaman bir ses sanatçısı, kimi zaman usta bir oyuncu, kimi zaman da pilot olarak karşımıza çıktılar.
Gelin, Nijerya’dan Türkiye’ye uzanan bir hikayeyi ele alalım.
Teyyareci Binbaşı Ahmet Ali Çelikten
Ahmet Ali Bey, Nijerya asıllı bir Afrikalı. Hayatı boyunca bir Osmanlı şehri olan İzmir’de eğitim gördü ve yaşadı. Batılı devletler siyahilere ordularından görev vermezken Nijerya asıllı bir anne ve Afrika kökenli bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Ahmet Ali Bey, 1'inci Dünya Savaşı'nda ve Milli Mücadele döneminde Konya Askeri Havacılık Üssü'nde gönüllü hizmet ederek vatan savunmasında önemli roller üstendi.
Dünyanın ilk siyahi pilotu olan ve Afrikalılar tarafından gururla bahsedilen Çelikten, Eugene Jacques Bullard ile birlikte 1’inci Dünya Savaşı'na katılmış tek siyahi pilot olma özelliğini de taşıyor.
Ailesi
Osmanlı Devleti, çok dilli ve çok kültürlü bir toplum yapısına sahipti. Farklı dinlerden, kültürlerden, coğrafyalardan insanlar kolaylıkla toplumda kendisine yer bulabilir. Hatta devlet kademelerinde bile önemli görevlere yükselebilirlerdi.
Hikayemizin kahramanı Ahmet Ali Çelikten de Nijerya kökenli bir annenin ve Afrika kökenli bir babanın çocuğu olarak İzmir’de hayata gözlerini açtı.
"Arap Ahmet" olarak bilinen Ahmet Ali Bey’in anneannesinin 1830’larda köle tacirleri tarafından Afrika’da Nijerya’nın Borno Emirliği'nden alınıp İstanbul’a hizmetçi olarak getirildiği düşünülüyor.
Ahmet Ali Bey’in anneannesi dönemin İstanbul ihtisap emininin katibi tarafından İstanbul’a getirildi.
Aile içerisinde, Ahmet Ali Bey’in anneannesinin Osmanlı sarayında çalıştığı ve 3 çocuğunun olduğu fakat bunlardan sadece Zenciye Emine Hanım’ın annesi hakkında bilgiye sahip oldukları rivayet ediliyor.
Köle olmadığı tahmin edilen Zenciye Emine Hanım’ın 1860’larda doğduğu tahmin ediliyor.
Zenciye Emine Hanım 1880 yılı başlarında kendisi gibi Nijerya asıllı Afro-Türk olan Ali Bey ile evlendi.
Ali Bey’in Zenciye Emine Hanım'la evliliğinden 1883 yılında Ahmet Ali (Arap Ahmet), ardından Mehmet Ali ve 1889 yılında da Zenciye Saniye adlarında 3 çocuk dünyaya geldi. Babaları Ali Bey, kızı henüz doğmadan hayata veda etti.
Hayatı
Ailenin en büyük çocuğu olan Ahmet Ali, 1904’te Haddehane Mektebi’ne (Bahriye Makine Mektebi) girdi. 1908 yılında da 1394 sicil numarasıyla Osmanlı ordusunda göreve başladı. Bahriye Makine Mektebi’nden mezun olduktan sonra Ahmet Ali Bey, gemi görevini icra etmek maksadıyla Şam Vapuru’na tayin edildi.
Şam Vapuru ile Bahr-i Ahmer (Kızıldeniz) ve Afrika sahillerinde seyrüsefer görevlerinde bulundu. Trablusgarp ve Balkan Savaşları boyunca da Mesudiye zırhlısında görev yaptı.
Ahmet Ali, göreve başlamasının akabinde Prevezeli göçmen Hatice Hanım’la evlendi. Bu evlilikten Mihriban Tayyar, Muammer, Yılmaz, Melek Müjgan ve Neriman Fethi adlarında 5 çocukları dünyaya geldi.
Çocuklarından Yılmaz ve Muammer babaları gibi askerlik mesleğini seçip havacı olurken, kızlarından Neriman İngilizce öğretmeni, Müjgan ise avukat oldu.
Muammer Bey ve Yılmaz Bey Hava Kuvvetleri’nden havacı astsubay olarak emekli olurken, Muammer Bey Hava Kuvvetleri’nden emekli olduktan sonra Türk Hava Yolları’nda pilotluk yaptı. Günümüzde Ahmet Ali Bey’in ailesinin büyük çoğunluğu Çelikten soyadıyla İzmir ve İstanbul’da ikamet ediyor.
İlk siyahi havacılar
17 Aralık 1903’te Wright kardeşler 12 beygirlik, 2 pervaneli Flyer adını verdikleri uçaklarıyla ilk uçuşlarını gerçekleştirmiş, Birinci Dünya Savaşı’nda da artık uçaklar da harp sahnesinde yerini almıştı. ABD’den Fransa’ya, İtalya’dan Almanya’ya birçok ülke pilot yetiştiriyordu.
Osmanlı Devleti de savaştan önce Fransız, savaş başlayınca da Alman uzmanların yardımıyla pilot yetiştirme çalışmalarında bulunuyordu.
İzmirli Afro-Türk Ali oğlu Ahmet Ali (Çelikten) de Kasım 1916’da dünyanın ilk siyahi pilotu olarak uçmaya başladı. Bu dönemde örneğin Fransız ordusunda görev alan Martinikli pilotlar ancak 1917’de uçuş yapabilmişti.
Yine bu dönemde dünyanın en ünlü siyahi pilotlarından olan Afrika kökenli Amerikan vatandaşı Eugene Jacques Bullard, ırkçı politikalar nedeniyle ABD ordusunda kendisine yer bulamadı.
İngiltere ise siyahilerin yaşadığı sömürgelerini askere almamaya yönelik ırkçı bir politika olarak “Renk Bariyeri” (Color Bar) uygulamasını İkinci Dünya Savaşı’na kadar devam ettirdi.
İşte, böyle bir dönem ve dünyada Nijerya asıllı Ahmet Ali Bey, Osmanlı ordusunda hiçbir adaletsizliğe ve ayrımcılığa maruz kalmadan pilot olarak vazife yaptı.
Ahmet Ali Bey ve havacılık
Esasen Ahmet Ali Çelikten, eğitim hayatına denizci olmak maksadı ile Bahriye Makine Mektebi'nde başladı. Ancak dünyada ve Osmanlı Devleti’nde havacılık alanında yaşanan gelişmeler onu havacılığa doğru sürükledi.
Deniz Teyyare Mektebi’nin kurulması da Ahmet Ali Bey’in pilot olma yolundaki en büyük dönüm noktalarından birini oluşturdu. Bu okulda görev almak amacıyla 1913 yılında Yeşilköy Tayyare Mektebi’nde göreve başlayan Ahmet Ali Bey, burada pilotaj eğitimi aldı.
Öte yandan Ahmet Ali Bey’in uçuş eğitimine devam ettiği sırada küçük kardeşi Mehmet Ali Bey, Çanakkale Muharebeleri sırasında şehit oldu.
Ahmet Ali Bey, 1917 ile 1918 yılları arasında eğitim için Almanya’ya gönderilen askerler arasında yer almış, döndükten sonra 28 Ağustos 1918’de İzmir Birinci Bahri Tayyare Bölüğü’ne atandığında Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesine birkaç ay kalmıştı.
İzmir’de görev yaptığı süre zarfında kıyı boyunca karakol uçuşlarının yanında mayın arama-tarama görevlerine katıldı. Ancak 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine buradaki Tayyare Bölüğü'nün elinde bulunan tüm malzeme ve uçaklar Yunanlılar tarafından imha ve tahrip edildi.
Bu süreçte İzmir’den İstanbul’a geçen Ahmet Ali Bey, İtilaf Devletleri’nin artan baskısıyla silah arkadaşlarıyla birlikte Milli Mücadele'ye katılmak için Anadolu’ya geçti.
Konya Teyyare İstasyonu, Anadolu’da başlayan mücadeleye destek veriyordu. Ahmet Ali Bey de burada görev almaya başladı. Milli Mücadele döneminde Ahmet Ali Bey, birçok farklı görev üstlendi.
The Ottoman Army kitabının yazarı David Nicolle, Milli Mücadele'de Ahmet Ali Bey’in rolünü, "Osmanlı pilotlarının büyük çoğunluğu millet olarak Türklerden oluşuyordu fakat içlerinde bazıları Arabistanlı, Yemenli ve hatta İran kökenliydiler. Ahmet Ali kaptan ise Afrika asıllı olup 1914-1915 yıllarındaki ilk uçuşuyla dünyanın ilk siyahi askeri pilotu olarak biliniyordu" sözleriyle aktaracaktı.
Milli Mücadele sona erdiğinde, Konya’dan yürütülen havacılık faaliyetlerini ve bütün malzemeleri tek elde toplama kararı alındı ve İzmir Güzelyalı’da İzmir Tayyare Bölük Komutanlığı kuruldu. Ahmet Ali Bey de tayin edildi. Ahmet Ali Bey 1923’te İzmir Hava Grup Bölüğü'nde, 1924-1925 yıllarında ise İzmir Hava Grubu emrinde Bahriye Birinci Tayyare Bölüğü'nde görev yaptı.
1928’de buradan Hava Müsteşarlığı'na atandı ve bahri tayyareci olarak yürüttüğü başarılı görevlerinden dolayı Sarı Bahri Tayyare Madalyası ile ödüllendirildi.
Milli Mücadele sırasındaki başarılı görevlerden dolayı Ahmet Ali Bey’e 1924 yılında 480 numaralı İstiklal Madalyası verildi.
10 yıl 11 ay 23 günlük uçuş hizmetinden sonra, 1928 yılında yaşının ilerlemesinden dolayı uçuculuk vazifesinden ayrıldı.
Bu görevden ayrıldıktan sonra İzmir Tayyare Tamirhanesi'ne bağlı Alaşehir Benzin Depo Müdürlüğü, Meydan Komutanlığı ile İzmir Tayyare Fabrika Müdürlüğü, Afyon Hava Malzeme Depo Müdürlüğü ve Ankara Umum Hava Malzeme Depo Müdürlüğünde görevler üstlendi.
Tayyareci Binbaşı Ahmet Ali Çelikten Nisan 1933 yılında emekli oldu. Ancak emekli olmasına rağmen Ahmet Ali Bey, tecrübesinden yararlanılması için sözleşmeli olarak 1949 yılına kadar Türk Hava Kuvvetleri’nde vazife yaptı.
Bu kapsamda, 1933 yılında askeri rasat sınıfına geçip muamele memuru olarak sırasıyla Eskişehir, Bilecik ve İzmit Rasat Müdürlüğü'nde görev yaptı. Daha sonra 1938’de Kayseri Tayyare Fabrika Genel Müdürlüğü'nde askeri muamele memuru olarak görev aldıktan sonra 1949 yılında emekli oldu.
Ahmet Ali Bey’in aile tarihinde bir de saat hikayesi yer alıyor.
Torunlarının annelerinden dinlediklerine göre, tam zamanı bilinmese de Ahmet Ali Bey görevliyken Alman pilot arkadaşıyla yaptığı bir uçuş sırasında, bir Yunan uçağını İzmir Körfezi'ne düşürür. Bunun üzerine İzmir Valisi tarafından, Ahmet Ali Bey’e bir saat hediye edilir.
Sonradan "Çelikten" soyadını alan Ahmet Ali Bey, geride sayısız başarı ve tarihe geçen bir yaşam öyküsü bırakarak 1969’da hayatını kaybetti.