Barnevernet'in (Çocuk Refah Hizmetleri) "kötü muameleyi" gerekçe göstererek çocukları devlet korumasına alması, 2015'te hem Norveç'te hem de dünyada gündeme oturdu ve tepkilere neden oldu.
Kurum, özellikle çocukları ailelerinden çok az gerekçe göstererek ayırmakla ve kültürel farklılıkları dikkate almadığı sebebiyle eleştiriliyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de 10 Eylül 2019'da Norveç'in Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. Maddesi tarafından koruma altına alınan aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiğine hükmetti.
Abdi İbrahim davası
Somalili Mariya Abdi İbrahim, Barnevernet tarafından çocuğu koruyucu aileye verilen onlarca ebeveynden biri.
2009'da Kenya'da doğan bebeğiyle Norveç'e iltica eden İbrahim'in çocuğu "tehlikede" olduğu iddiasıyla itirazlarına rağmen annesinden alınarak 2010'da Hristiyan koruyucu aileye verildi.
Mariya Abdi İbrahim, çocuğuna kavuşabilmek için Norveç'te verdiği hukuk mücadelesinden sonuç alamayınca davayı AİHM'e taşıdı. AİHM, davada İbrahim'i haklı bulan karara imza attı.
"Çocuk hakları, çocukların aleyhine mi işliyor?”
Barnevernet, uluslararası toplumun eleştirileri ve AİHM kararları nedeniyle çocuğun aileden ayrılmasıyla sonuçlanan süreçte yaklaşım değişikliğine gitmeye karar verirken, bugüne kadar birçok ihmal ve yanlış uygulamaya imza atıldığı duyuruldu.
Uzmanlar, fiziksel şiddete maruz kaldığı iddia edilen çocuklara, devlet korumasına alındıktan sonra yapılması gereken sağlık muayenesinde eksikliklerin varlığına işaret ediyor. Yine çocuğun biyolojik ebeveynleriyle daha sık temasa geçme talebinin veya devam eden davalarda çocuğun görüşünün, göz ardı edildiği ifade ediliyor.
Barnevernet'in çocukların velayetini ebeveynlerden almak için dilekçe verirken, ebeveynlerin davalarını makul sürede inceleme hakkını tartışmalı şekilde ihlal eden süreler belirlediği ifade ediliyor.
Norveç'te bir çocuğun koruyucu aileye verilmesini haklı kılan dört koşul bulunuyor. Bunlar, çocuğun günlük bakımıyla ilgili ciddi ihmalin ortaya çıkması veya çocukla yetersiz kişisel temas olması ve güvenlik duygusunun sağlanamaması; ebeveynlerin engelli bir çocuğun ihtiyaçlarını veya çocuğunun diğer özel ihtiyaçlarını karşılamaması; çocuğun ebeveynleri tarafından cinsel istismara uğraması veya kötü muamele görmesi; ebeveynlerin çocuk için yeterli sorumluluk alamamaları nedeniyle çocuğun sağlığı veya gelişimi için ciddi risk olasılığının yüksek olması olarak sıralanıyor.
Öte yandan davalarda sıklıkla öne çıkan neden "yetersiz ebeveynlik" oluyor.
Norveç'te resmi belgelerin Barnevernet çalışanlarının, sahip oldukları bilgiyi ve yardım araçlarını, aile hayatında tespit ettikleri yanlışları onarmak için kullanmadıklarını gösterdiği de bir makaleye konu oldu.
Makalede kurum keyfi olarak ebeveynleri çocuklarının velayetinden mahrum bırakmaya karar vermekle ve aile hayatına orantısız müdahale etmekle eleştirildi.
Barnevernet
Norveç'te Barnevernet (Çocuk Refah Hizmetleri) olarak adlandırılan, yalnızca çocukların korunmasına yönelik sistemi düzenlemeye ayrılmış ilk yasa "Lov om barnevern", 1953'te yürürlüğe girdi.
1981'den bu yana Barnevernet bünyesinde faaliyet gösteren bir çocuk ombudsmanına (Barneombodet) sahip dünyadaki ilk ülke olan Norveç, 1987'de çocuğa fiziksel cezayı yasakladı.
Norveç'te 17 Temmuz 1992'de kabul edilen "Lov om barneverntjenester" (barnevernloven) yasasıyla, hayatları, sağlıkları veya psikolojik ve sosyal durumları için tehdit oluşturan koşullarda yaşayan çocuklara ilişkin yasal durum ve davranışlar kapsamlı şekilde düzenleniyor.
Yasa aynı zamanda koruyucu aile ile ilgili temel konuları, ailelere müdahale usullerini ve ailelerin yapısını kapsıyor.
Bu yasaya uyulup uyulmadığını, eyalet, ilçe ve belediye düzeyinde çalışan Barnevernet denetliyor.