9 Eylül 2000'de Almanya Nüremberg’de çiçekçi dükkanı işleten Enver Şimşek, başına ve göğsüne aldığı kurşunlarla öldürüldü. Alman polisi, cinayet soruşturması kapsamında önce Enver Şimşek’in karısını suçladı. Henüz cinayetin şokunu atlatamayan aile polisin bu tavrı ile ikinci bir şok yaşadı.
Görgü tanıkları ifadesi yok sayıldı
Alman polisi, cinayet mahallinden iki Alman görünümlü erkeğin cinayet saatinde bisikletle uzaklaştığına dair görgü tanıkları ifadesini ise yok saymıştı.
Soruşturma ısrarla bunun bir uyuşturucu veya mafya hesaplaşması olduğu yönünde yürütülüyordu.
Alman polisi Türk toplumunu suçlamaya devam etti
Aradan henüz bir yıl bile geçmemişti ki Almanya’da bir Türk daha katledildi. NSU yine Nüremberg şehrinde bu kez 49 yaşındaki Abdürrahim Özüdoğru’yu kurban olarak seçmişti.
İkinci cinayette de yine Çeska 83 marka silahın kullanılması her iki cinayetin de bağlantılı olduğunun ispatı idi.
Aynı yıl içerisinde Hamburg’da yaşayan 31 yaşındaki Süleyman Taşköprü ve Münih’te yaşayan Habil Kılıç da NSU’nun hedefi oldu.
Çeska 83, 2004 yılında Rostock şehrinde tekrar ortaya çıktı ve bu kez 25 yaşındaki Mehmet Turgut katledildi.
Nüremberg’in üçüncü kurbanı İsmail Yaşar ve Dortmund’da yaşayan Halit Yozgat da aynı silahla 2006 yılında katledildi.
Polis seri cinayetler boyunca bütün ırkçı saikleri görmezden geldi ve aileleri ve Türk toplumunu suçlamaya devam etti.
Polis, bombalı saldırıda Türk esnafı şüpheli konumuna aldı
NSU terör örgütü bu süreçte bir de bombalı saldırı gerçekleştirdi. Saldırı için seçilen hedef ise adeta kör göze parmak niteliğindeydi. Köln’de Türk caddesi olarak bilinen Keup caddesindeki saldırıda 25 kişi yaralanmıştı.
Polis, saldırıdan sonra bilindik tavrına devam edip caddedeki Türk esnafı şüpheli konumuna aldı.
Yıllardır Türklerin aynı silahla katledilmesi ve polisin duyarsızlığı ise Almanya’daki Türk toplumunun güvenlik endişelerini artırmıştı.
NSU 15 banka soygunu yaptı
Daha sonraki süreçte NSU bir polis ve bir de Yunan uyruklu bir kişiyi öldürdü. 15 de banka soygunu yaptı.
Cinayetlerin üzerinden yıllar geçmişti ancak Alman polisi hala bunun ırkçı bir örgüt tarafında işlenmiş olabileceği ihtimaline kulaklarını tıkamıştı.
NSU’nun iki üyesi kaldıkları karavanda öldürüldü
2011’deki bir soygunun ardından NSU’nun iki üyesi kaldıkları karavanda öldürüldü. Daha sonra karavan ateşe verildi. Üçüncü üye Beate Zschape ise örgütü ifşa edip teslim oldu.
Alman kamuoyu, cinayetlerin zanlısı olarak o güne kadar gün gibi ortada olan Alman Neo-Nazi terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı yani NSU ile tanıştı.
Neo-Nazi terör örgütünün kendini deşifre etmek zorunda kalması ise en çok yıllardır cinayetlerle suçlanan aileleri ve Türk toplumunu rahatlattı.
2013’te başlayan yargılama skandallar zincirine dönüştü
NSU terör örgütü deşifre olmuş polisin büyük bir ihmaller zincirine imza attığı ortaya çıkmıştı.
Ancak daha da kötüsü Alman Federal İstihbarat Teşkilatı ajanlarının da NSU ile bağları olduğuna dair önemli deliller de vardı. Tepkilerin artması üzerine Almanya başbakanı Angela Merkel 2012 yılında devreye girdi, NSU’nun bütün yönleri ile aydınlatılacağı sözünü verdi. Ancak 2013 yılında başlayan yargılama süreci de tam bir skandallar zincirine dönüştü.
Yargılama süreci NSU mağdurlarını hayal kırıklığına uğratıyordu
Mahkeme 10 cinayet, bir bombalı saldırı ve 15 banka soygunundan sorumlu NSU örgütü’nü 3 kişiden ibaret saymıştı. İki üye Uwe Mundlos ve Uwe Bohnhart 2011 yılında öldürülmüş, Beate Zschape tek zanlı olarak yargılanıyordu. Yargılama süreci ilerledikçe NSU mağdurlarının da hayal kırıklıkları artıyordu.
Alman devleti ile NSU bağını ispatlayacak en büyük delil
Dava sürecinde savcılık terör örgütü NSU ile Alman devlet kurumları arasındaki bağı ispatlayacak bütün girişimlere engel oldu. Dava boyunca ifade veren 6 şahit esrarengiz bir şekilde öldürüldü.
Alman istihbarat ajanı Andreas Temme’nin NSU’nun son kurbanı Halit Yozgat öldürüldüğünde onun dükkanında olduğu ortaya çıkmıştı.
Bu, belki de Alman devleti ile NSU bağını ispatlayacak en büyük delildi. Ancak alman ajan, uzun uğraşlar sonucunda çıkarılabildiği mahkemede bütün soruları yanıtsız bıraktı.
Andreas Temme’nin ayrıca cinayet günü yaptığı görüşmelere Alman devleti 120 yıllık gizlilik kararı koydu.
Cinayetler boyunca mağdurlar zanlı konumuna düşmüştü, dava sürecinde de Alman devletinin terör örgütü ile bağlarının üstü örtüldü. NSU davası Alman yargı sisteminin de karanlık yüzünü ortaya çıkarmıştı.
Hayatta kalan tek sanığa müebbet
NSU davası 5 yıl sürdü ve başsanık Beate Zschape ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Kaynak: TRT Haber