Almanya’da 8’i Türk 10 kişiyi öldürmek, banka soymak ve bombalı saldırılarda bulunmakla suçlanan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasında sona yaklaşılıyor.
Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde 5 yılı aşkın bir süredir devam eden davada şimdiye kadar 430 duruşma yapıldı. 6 Mayıs 2013’te başlayan ve baş sanık Beate Zschaepe'nin yanı sıra örgüte yardım eden 4 sanığın yargılandığı davada kararın 11 Temmuz'da açıklanması bekleniyor.
"Sanıkların savcılığın istediği cezalara çarptırılmasını bekliyorum"
2006’da Dortmund kentinde Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü tarafından öldürülen Mehmet Kubaşık’ın ailesini temsil eden Avukat Carsten Ilius, davada 11 Temmuz Çarşamba günü kararın verileceğinin açıklandığını hatırlatarak, sanıkların savcılığının mütalaasında istediği cezalara çarptırılmasını beklediğini söyledi.
Davanın baş sanığı Beate Zschaepe için ömür boyu hapis verilmesini beklediğini belirten Ilius, örgüte yardım ve yataklıktan yargılanan diğer sanıklar Ralf Wohlleben ile Andre Emminger için 12-13 yıl hapis cezası, Carsten S. ve Holger G. için ise daha az cezaların verilmesini öngördüklerini anlattı.
"Bir noktadan sonra mahkeme soru sorulmasını bitirdi"
Ilius, "Aileler ne düşünüyor. Adalet yerini bulacak mı? Yoksa onlar dava sürecinden rahatsızlar mı?" şeklindeki soruya, "Maalesef adalet yerini bulmadı çünkü bir sürü soru cevapsız kaldı. Mesela bizim ailemiz için 'Niçin Dortmund?', 'Niçin Mehmet Kubaşık?', 'Devletin rolü, muhbirlerin rolü nedir?', 'Devletin bilgisi ne?', Devlet Mehmet Kubaşık'ın cinayetine engel olabilir miydi?' Bu soruların hepsi cevapsız kalacak. Hepsi de konu oldu davada. Konu olması da gerekiyordu. Bir noktadan sonra artık mahkeme soru sorulmasını bitirdi. Bu bizim ve aileler için özellikle çok üzücü. Bu sorular cevapsız kalacak. Aydınlatma bu noktada yok" cevabını verdi.
Davada savcılığın baş sanık Zschaepe’ye odaklanmasını da eleştiren Ilius, örgüte muhtemelen yardım ve yataklık eden başka kişilerle ilgili etkili soruşturma yapılmadığını vurguladı.
Bunu bir felaket olarak niteleyen Ilius, "Bir örnek vermek istiyorum. Lothar Lingen diye Alman gizli servisinde çalışan Köln’de bir müdür vardı. Bu kişi, 2011’de aşırı sağcılar, Naziler konusunda yetkiliydi. Lingen'in bir sürü dosyayı yok ettirdiğini biliyoruz. İki kez polise ihbarda bulunduk. Soruşturmada suçlu olduğu sonucuna varıldı. Ancak bunun bir önemi yok diye takipsizlik kararı verildi. Bu gerçekten bir skandal" dedi.
"Merkel'in sözü yerine gelmedi"
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in mağdurlara, cinayetlerin aydınlatılması konusunda ellerinden gelenin yapılacağına dair verdiği sözün yerine getirilmediğini vurgulayan Ilius, "Bu söz yerine gelmedi. Bir süre devlet kurumları tam tersine, aydınlatmamak için ellerinden geleni yapmışlar. Bu gerçekten etkili soruşturma için bir felaket. Aileler için de bir felaket" diye konuştu.
"Cinayetlerin aydınlatılması için çalışmalara devam edeceğiz"
Ilius, davada sanıklar için verilecek cezaların yanında mahkemenin, mağdurların cevap aradığı sorular hakkında neler söyleyeceğinin de önemli olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Kararda devletin rolü, muhbirler konusunda neler söylenecek. Aileler, biz avukat ekibinden bu sorulara cevaplar istedi. Bunlara maalesef cevap vermedik. Bunun açıklanacak cezalar kadar önemi var."
Ilius ayrıca davanın sona ermesiyle NSU'yu aydınlatma sürecinin sonlanmayacağını, cinayetlerin aydınlatılması için çalışmalara devam edeceklerini söyledi.
Davada neler oldu?
Almanya'da, 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmek, 2 bombalı saldırı ve 15 banka soygunu gerçekleştirmekle suçlanan NSU terör örgütü üyelerinin varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011'de tesadüf sonucu ortaya çıkmıştı.
NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011'de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, terör örgütü üyelerinin intihar ettiği öne sürülmüştü.
Mayıs 2013'ten bu yana Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde görülen davada NSU terör örgütü üyesi olmak suçundan yargılanan Beate Zschaepe ise, örgüt üyelerinin son kullandıkları hücre evini ateşe verdikten birkaç gün sonra polise teslim olmuştu.
Davada, NSU'nun hayattaki tek üyesi Zschaepe ile örgüte yardım ve yataklık yapan Ralf Wohlleben, Andre Emminger, Holger G. ve Carsten S. yargılanıyor.
Zschape’nin yanı sıra Wohlleben ve Emminger tutuklu.
Ülkenin iç istihbarat servisi Federal Anayasayı Koruma Dairesi ve bazı emniyet kurumlarında, aşırı sağcı gruplar içinde kullanılan muhbirlere dair birçok belge ve bilginin 4 Kasım 2011'den sonra imha edildiğinin ortaya çıkması, tepkilere yol açmıştı.
Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde 5 yıldır devam eden ve Almanya’da asrın davası olarak adlandırılan davada 11 Temmuz’da kararın açıklanması bekleniyor.
"NSU DAVASI ALMAN HUKUK SİSTEMİNİN İKİYÜZLÜLÜĞÜNÜ ORTAYA ÇIKARDI"
NSU’nun ilk kurbanı Enver Şimşek’in ailesinin avukatı Seda Başay TRT Haber'e yaptığı açıklamada, davanın Alman hukuk sisteminin ikiyüzlülüğünü ortaya çıkardığını söyledi.
Başay, “Alman anayasasında şöyle yazıyor; devlet herkesi koruması lazım hukuk önünde herkes aynıdır diye bir madde var. Yani Alman olun, Türk olun, herhangi bir yabancı olun, kadın olun, erkek olun, Müslüman olun, Hristiyan olun hukuk önünde güya hepimiz aynıyız. Ama bu NSU olayı gösteriyor ki hukuk önünde hepimiz aynı değiliz” dedi.
Başay, mahkemenin siyasi baskıya boyun eğdiğini belirterek, “Dediler ‘konuşma yetkisi yok’ mahkeme de bunu kabul etmek zorunda kaldı çünkü bu konuşma yetkisini içişleri bakanlığı veriyor. Mahkeme de dedi ki; biz de buna bağlıyız” ifadelerini kullandı.
Alman savcılığı NSU’nun 3 kişiden ibaret olduğunu varsaydı
NSU, ilk cinayetini 2000 yılında işledi. Örgüt kendini ifşa ettiği 2011 yılında kadar 8’i Türk 10 kişiyi öldürdü. 15 banka soydu, Türk caddesinde bombalı saldırı düzenledi. Ancak Alman savcılığı NSU’un sadece 3 kişiden ibaret olduğunu varsaydı.
NSU örgütünün 3 kişiden oluşan bir örgüt olduğunu ifade eden Başay, “2’si öldü biri kaldı. Onu da yargıladık, bu defter kapatıldı diyecekler ama kesinlikle kapanmaması gereken bir olay. Çünkü dışarda o kadar çok bu terör örgütü ile ilgili onu destekleyen yardım eden insanlar var ki bunlarla ilgili hiçbir şey bilmiyoruz” dedi.
Mağdur avukatları 5 yıl süren davanın NSU’un bağlantılarını ortaya çıkaracak gerçeklerden çok uzak olduğunu dile getiriyor.
Mahkeme başsanık Beate Çepe hakkında 25 yıldan az hüküm vermesi halinde mağdur avukatları önce Alman Anayasa Mahkemesine daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidecek.
Kaynak: AA / TRT Haber