Ordudan Ebu Seyyaf ile mücadeleye devam kararı

Filipinler ordusu, Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin (MUKC) kurucu lideri Nur Misuari'nin, hükümetle süren barış görüşmeleri sırasında Ebu Seyyaf'a yönelik operasyonların askıya alınması teklifini reddetti.

GMA'nın haberine göre, Silahlı Kuvvetler Sözcüsü, Ebu Seyyaf militanlarına karşı düzenlenen operasyonların önemini vurgulayarak, "Misuari ile aynı fikirde değiliz. Operasyonlara devam etmek önemli. Bu istek daha önce de kaçışlara neden oldu." dedi.

Ebu Seyyaf ile mücadele için Sulu eyaletinin Jolo bölgesine yaklaşık üç bin kişiden oluşan ilave beş güvenlik taburu konuşlandırıldığını kaydeden Padilla, "Operasyonlar devam ediyor. Askerleri geri çekmiyoruz." diye konuştu.

Batı Mindanao Komutanlığı Sözcüsü Binbaşı Filemon Tan, dün Ebu Seyyaf'ın, denizci Herman bin Manggak'ı Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi'ne (MUKC) teslim ettiğini bildirmişti.

Örgüt 17 Eylül'den bu yana 1'i Norveçli, 3'ü Endonezyalı, 2'si Filipinli 6 kişiyi serbest bıraktı.

Malezya ve Filipinler arasındaki adalarda 1991'den beri faaliyet gösteren terör örgütü Ebu Seyyaf rehin alma eylemleriyle biliniyor. Örgüt, Mindanao ve Sulu'da bağımsız devlet kurmak amacıyla Filipinler'in güneyinde şiddete başvuruyor.

MUKC'nin Nur Misuari liderliğindeki bir kolunun, yıl başında Ebu Seyyaf'ın elindeki 14 Endonezyalı rehinenin serbest bırakılmasına yardım ettiği biliniyor.

Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, geçen ay sonunda güvenlik güçlerine, barış görüşmelerine katılacak Misuari'yi gözaltına almamaları yönünde talimat vermiş, Misuari'nin tutuklanmasının Mindanao'daki Moro gruplarıyla ilerleyen barış görüşmesi çabalarına darbe vuracağını söylemişti.

Duterte, ülkenin güneyindeki Sulu eyaletindeki bir karargahı ziyareti sırasında da Misuari'yi Filipinler hükümeti ile Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MİKC) arasında yürütülen barış görüşmelerine katılmaya davet etmişti.

İsyan çıkarmak, uluslararası hukuku ihlal etmek, soykırım ve insanlığa karşı suç işlemekle itham edilen Nur Misuari, 27 Mart'ta MİKC ile Filipinler hükümeti arasında imzalanan anlaşmanın, 1996 tarihli barış anlaşmasına ihanet olduğunu, MUKC'nin kandırıldığını ve bölgedeki Müslümanlara daha az otonomi verildiğini savunmuştu.