Pakistan'ın eski Pencab Eyaleti Başbakanı ve Pakistan Müslüman Birliği-Navaz (PML-N) Partisi Başkanı Şahbaz Şerif, Pakistan'da 25 Temmuz'da yapılacak genel seçimler, ülkedeki gelişmeler ve Türkiye-Pakistan ilişkilerini değerlendirdi.
PML-N'nin ülke meclisindeki en büyük gruba sahip parti olduğunu vurgulayan Şerif, önceki seçimlerde 14 milyondan fazla oy alarak tüm seçimi kazandığını hatırlattı. Şerif, bu durumun partinin popülaritesi ve gücü hakkında fikir verdiğini ifade etti.
Ülke genelinde sağlam bir oy potansiyelleri olduğunu belirten Şerif, partinin son 10 yıl Pencab, 5 yıl da ülke düzeyinde özel kamu hizmetlerinin kriterlerini oluşturduğunu anlattı. Şerif, eski Pakistan Başbakanı Navaz Şerif'in 2013 yılında kitlelere verdiği sözü büyük ölçüde yerine getirdiklerinin altını çizdi.
Partisinin yürüttüğü kamu hizmetine değinen Şerif, "Eğer insanlar performansımızdan memnunsa bize oy verebilir. Bu, siyasette belirgin bir ayrımı temsil ediyor ve gelecek için sağlıklı bir örnek teşkil ediyor. Partinin 25 Temmuz'daki seçimlerde etkileyici bir başarı sağlayacağından eminiz" diye konuştu.
"AK Parti'nin insan refahına odaklanmasından etkilendim"
Şerif, "Seçim yarışlarında sıklıkla Türk modeli kalkınmadan bahsettiniz. Seçimleri kazanmanız halinde bunu Pakistan'da nasıl uygulayacaksınız?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Türkiye zengin tarih, medeniyet ve inanç bağlarını paylaştığımız kardeş ülke. Türkiye ve Pakistan, onlarca yıl boyunca mükemmel ilişkilere sahip oldular. Bölgesel ve küresel konulardaki dünya görüşleri aynı. Halklar arasındaki güçlü bağ mükemmel ikili ilişkilerimizin en önemli önceliğidir. Türkiye, yaklaşık son 20 yılda bölgesel bir ekonomik güç ve sağlam bir demokrasi olarak ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin son yıllarda geçirdiği devasa dönüşümün merkezinde yer aldı. Erdoğan ve AK Parti, dünyanın kargaşa, huzursuzluk ve kaosla karşı karşıya kaldığı bir dönemde, Türkiye'ye olağanüstü bir liderlik ve istikrar sağladı. AK Parti'nin reformları, insanların sosyo-ekonomik statüsünü yükseltme ve onları demokratik sistemin paydaşları olarak daha da güçlendirmesiyle sonuçlandı. Bugün Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yüksek vizyonunu dile getiren ayrıcalıklı G-20 ülkeleri arasında yer alıyor. AK Parti'nin, demokratik sistemin daha geniş kabul görmesinin temelini oluşturan insan refahına sürekli odaklanmasından özellikle etkilendim."
"Politikaların sürekli ve öngörülebilir olması gerek"
Şerif, seçimleri kazanması halinde Navaz Şerif'e karşı gibi görünen askeri teşkilat konusundaki tutumunun ne olacağının sorulması üzerine, Pakistan'ın iç ve dış sorunlarının derin ve çok yönlü olduğuna dikkat çekti. Dinamik bölgesel çevrenin de karmaşıklıkları artırdığına değinen Şerif, ülkenin kolektif yaklaşım ve ulusal akıl aracılığıyla bu zorluklarla etkin şekilde baş edebileceğini dile getirdi.
Pakistan'ın tüm paydaşları arasında büyük bir tartışmaya ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Şerif, "Meclis, siyasi partiler, yargı ve askeri kurumlar temel zorluklara karşı ulusal bir cevap için masaya oturmalı. Pakistanlı olarak, ülkeyi ileriye götürmek ve çok ihtiyaç duyulan istikrarı sağlamak için geniş bir ulusal gündem üzerinde anlaşmaya gereksinimimiz var" dedi.
Pakistan'ı büyük fırsatlar beklediğinin altını çizen Şerif, politikaların sürekliliği ve öngörülebilirliğinin gerekli olduğunu vurguladı.
Şerif, "Dolayısıyla, ülkeyi sayısız zorluktan kurtarmak için Pakistan ordusuyla çalışmak konusunda bir sorunum yok. Güçlü sivil-askeri iş birliğinin, terörizmin ortadan kaldırılması ve Pakistan'ın barışçıl hale getirilmesiyle nasıl sonuçlandığını görün. Devam etmek için bu koordinasyona ihtiyacımız var. Pakistan'ın çıkarları yücedir ve diğer her şeyden önce gelmelidir. Bu yüzden Pakistan ve çocuklarımızın parlak geleceği için çalışan herkesten memnun olacağım" ifadelerini kullandı.
"Halk, politik farkındalığa sahip"
Seçimlerle ilgili de değerlendirme yapan Şerif adil, özgür ve şeffaf seçimlerin Pakistan'ın geleceği için merkezi olduğuna yönelik inancını dile getirdi. Tüm siyasi partilerin eşit şansa sahip olabilmesi için Pakistan Seçim Komisyonu, federal ve eyalet düzeyindeki geçici hükümetlerin sorumluluğu bulunduğunu söyleyen Şerif, ancak durumun böyle görünmediğini anlattı. Şerif, şöyle devam etti:
"Korkularımızı doğrulayan şey, iktidara giden yolu yumuşatmak için tek bir siyasi partiye yapılan ayrıcalıklı muameledir. Adaylarımız partiyle yollarını ayırmaya ve Pakistan Adalet Hareketine (PTI) veya bağımsız olmaya zorlandılar. Ulusal Soruşturma Bürosu, PML-N adaylarını soruşturmalarla takip ediyor ve seçimlerin öncesinde bazılarını tutukluyor. Seçimler öncesinde hileyle ilgili son örnek, eski Başbakan Navaz Şerif ve kızının evine dönerken Lahor'da liderliğini yürüttüğüm muazzam halk mitinginin tamamen karartılmasıyla ilgilidir. 30 yılı aşkını süredir yürüttüğüm siyasi kariyerim boyunca hiç bu kadar büyük bir kalabalık, tutku ve enerjiye şahit olmamış olmama rağmen tek bir kanalda bile yayınlanmadı. Binlerce taraftarımız mitingden önce tutuklandı ve sadece Pencap'ta 16 bin partiliden bahsediyoruz. Şiddet ortamı geri döndü ve muhalefet partilerine ait adaylar hedef alındı. Bu kabul edilemez. Seçim Komisyonu'nun asıl işlevini yerine getirmediğine ve geçici hükümetin tarafsızlığını tamamen kaybettiğine inanıyoruz."
Şahbaz Şerif, halkın kimin kendilerine hizmet ettiği ve kimin kendilerinin değerli zamanlarını çaldığı konusunda politik farkındalığa sahip olduğunu, 25 Temmuz'da bilinçli seçimleriyle kararlarını vereceklerini kaydetti.
Kaynak: AA