Medeniyetleri şekillendiren, Afrika'nın tarihine yön veren, sınırları belirleyen bir doğal kaynak.
6 bin 650 kilometre uzunluğu ile Nil Nehri, havzasında yer alan 11 ülke ve 500 milyonu aşkın nüfus için hayat demek.
Nehrin havzası Afrika kıtasının yaklaşık yüzde 10'unu kaplıyor. Uganda'da başlayan nehir, Mısır'dan Akdeniz'e dökülüyor.
Her 10 kişiden 3'ünün temiz suya erişimi yok
Nil çevresinde binlerce yıldır bitmeyen bir jeopolitik mücadele var. Suyun paylaşımı konusu, nehri uluslararası tartışmaların merkezine taşıyor.
Dünyada her 10 kişiden 3'ünün temiz suya erişimi yok. Büyüyen iklim krizi ve kuraklık, Nil nehri gibi dev bir su kaynağının önemini daha da artırıyor.
Çünkü çevresindeki ülkeler su için Nil'e bağımlı.
"Diplomatik krizlere neden olabilir"
Ülkelerin çıkarlarının en fazla çatıştığı konunun ekonomik boyut olduğunu söyleyen Araştırmacı Deniz İstikbal, "İstihdamın yüksek oranda tarımdan sağlandığı ülkeler ve bu su kaynakları ülkeler için elzem. Bu su kaynaklarının azalmasıyla kuraklık ortaya çıkıp gelirlerde bir azalma olabilir. Bu da tabii ülkeleri tedirgin ediyor." dedi.
Nil Nehri çevresindeki en büyük kriz, Mısır, Sudan ve Etiyopya arasında. Krizin kaynağı, Etiyopya'nın 2011'de inşasına başladığı Hedasi Barajı. Barajın tutacağı su miktarı ve işletilmesi ile ilgili konulara hala tam olarak çözüm bulunamadı.
Su ihtiyacının yüzde 95'ini Nil'den karşılayan Mısır, nehrin kontrolü konusunda endişeli.
Bazı dönemlerin çok kurak geçtiğini söyleyen İstikbal, bunun sonuçlarının olacağını ifade ediyor:
"Kurak geçtiğinde de biz bunun ülkeler arası diplomatik krizlere neden olabileceğini göreceğiz büyük ihtimalle. Adil bir paylaşımın olması ve ülkelerin tam bir şekilde iş birliğine yatkın olmaları bizim için önemli."
Hiçbir ülke, can damarı olarak gördüğü Nil Nehri'nden aldığı suyun azalmasını istemiyor. Anlaşmazlığın bölgede bir su savaşına dönüşmesi endişesi artıyor.