Çok Bulutlu 4.2ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
The Washington Post, The New Yorker, The New York Times, Al Jazeer, Brookings 08.07.2020 12:13

Portre: Eski Suudi Arabistan İçişleri Bakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Nayef

Suudi Arabistan'ın en önemli figürlerinden biriydi. Ancak tahta geçiş sıralamasında bir numaraya yükseldikten sonra işler hızlıca değişti. Görevden alındı. Ev hapsinde tutuldu sonra da göz altına alındı. İşte Prens Muhammed bin Nayef'in portresi...

okuma süresi
Okuma süresi
Portre: Eski Suudi Arabistan İçişleri Bakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Nayef
[Suudi Prens Muhammed bin Nayef, 2012'de İçişleri Bakanı, 2015'te Veliaht Prensi oldu. 2017'de görevden alındıktan sonra ev hapsinde tutulduğu iddia edildi. Fotoğraf: Reuters]

Suudi Arabistan'da yıllar boyunca terörle mücadele bayrağını taşıdı. ABD ile yürütülen koordinasyon çalışmalarının kilit isimiydi. İçişleri bakanı görevinin yanı sıra 2015'te Veliaht Prensi oldu. Böylece tahta geçiş sıralamasında 1 numaraya yükseldi.

Ancak Donald Trump'ın ABD Başkanlığı'na gelmesi kaderini değiştirdi. 2017'de Kraliyet kararnamesiyle görevden alındı, yerine Trump'ın desteklediği İkinci Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (MBS) geçti. O tarihten sonra ev hapsinde olduğu iddia edildi. Geçen mart ayında ise 'ihanet' gerekçesiyle gözaltına alındı. Şimdi de 'yolsuzluk' suçlamasıyla karşı karşıya kalabileceği iddiaları var. Peki Suudi Arabistan'daki güç mücadelesinin kaybeden tarafı Prens Muhammed bin Nayef (MBN) kim?

Eğitim hayatı

Muhammed bin Nayef, Suudi Arabistan kurucu Kralı Abdülaziz Al Suud'un torunu olarak 30 Ağustos 1959'da Cidde kentinde doğdu. Babası Prens Nayef bin Abdülaziz Al Suud, annesi Prenses Cevhere bint Abdülaziz bin Misaid bin Celevi Al Suud.

Bin Nayef, ilk ve orta öğretimi ile liseyi Riyad'da bitirdi. ABD'nin Lewis & Clark College Üniversitesinde siyaset bilimi okudu ancak üniversiteye göre Suudi Prens mezun olmadı.

1980'lerin sonlarında ABD Federal Soruşturma Bürosunda (FBI) da eğitim gören bin Nayef, 1990'ların başında İngiltere'nin polis teşkilatı Scotland Yard'da 'terörle mücadele' kursları aldı.

Babasının 37 yıl yönettiği İçişleri Bakanlığında bakan yardımcısı oldu

1999 yılında Kral Fahd bin Abdülaziz döneminde Muhammed bin Nayef, İçişleri Bakanı olan babası Nayef bin Abdülaziz'e yardımcı olarak atandı. Yaşlı ve sağlık sorunları bulunan Kral Fahd'ın yerine ülkeyi fiilen yöneten dönemin Veliaht Prensi Abdullah bin Abdülaziz'in inisiyatifiyle yapılan bu atamanın arkasındaki ana amaç, İçişleri Bakanlığının yapısını reform etmekti.

Grafik: TRT Haber-Hafize Yurt[Grafik: TRT Haber-Hafize Yurt]

Zira, 1975'ten beri Prens Nayef tarafından yönetilen İçişleri Bakanlığı, iyice hantallaşmış ve modern güvenlik servis imkanlarından yoksun bir yapıya sahipti.

Afganistan'da El Kaide terör örgütü saflarında savaşan Suudilerin 1990'larda ülkelerine dönmeye başlamasıyla, öncelik haline gelen güvenlik reform çalışmalarından Muhammed bin Nayef sorumlu tutuldu.

Bu sayede bin Nayef, ABD'deki 11 Eylül 2001 saldırılarından önce bile Amerikan yetkililerle 'terörle mücadele' odaklı bir ilişki ağı geliştirdi.

İçişleri Bakanlığında reform çabası

Suudi Prens'in ilk projelerinden biri Polis Akademisini yeniden yapılandırmaktı. Adayların genellikle kayırmacılıkla seçildiği bu akademiyi reform etmek için bin Nayef, yetenekli bir isim ile beraber çalışacaktı: Saad Cebri.

Eski polis mensubu olan ve yapay zeka üzerindeki doktorasını İskoçya'nın Edinburg Üniversitesinde tamamlayan Cebri ile Muhammed bin Nayef arasındaki güçlü ilişki, bin Nayef 2017 yılında MBS tarafından devrilinceye dek devam edecekti.

Akademiyi modernize ettikten sonra Muhammed bin Nayef, ilk gerçek sınavını 2000 yılında Nacran'daki ayaklanma sırasında vermişti. Ülkenin güneyinde Yemen sınırına yakın bir konumda bulunan ve İsmaililik inancına bağlı Müslümanların yoğunlukta yaşadığı bölgede, bir imamın büyü işlerine girdiği gerekçesiyle tutuklanması nedeniyle ortalık karıştı. Onlarca askeri personel kıtalarında ayrıldı. Valinin ikametgahına saldırı düzenlendi.

İçişleri Bakanlığının gelenekçi yetkilileri, ayaklanmanın şiddetle bastırılmasını istiyordu. Ancak Muhammed bin Nayef'in müzakereler yoluyla barışçıl bir uzlaşı sağlaması, onun başırlı yöneticilik yönlerini ön plana çıkardı.

Terörle mücadeleden sorumlu isim

ABD'deki 11 Eylül saldırıları, dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Suudi Arabistan'da da tam bir şok etkisi yarattı. İçişleri Bakanı Prens Nayef, saldırganların arasında çok sayıda Suudi Arabistan vatandaşının olmasınının Krallığa karşı kurulan bir komplo ve karalama kampanyası olduğunu öne sürerken, Riyad yönetimi El Kaide'nin Suudi Arabistan'da ciddi bir güce sahip olduğu yönündeki varsayımları 2003 yılına kadar reddetmeye devam etti.

Ancak o yıl El Kaide'nin Riyad'da yabancıların ikamet ettiği bir konut projesine düzenlediği saldırıda 10'u ABD'li olmak üzere 35 kişinin hayatını kaybetmesinden sonra Suudi Arabistan örgüte karşı harekete geçmeye karar verdi.

21 Nisan 2004'te Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da bir kamu binasının bomba yüklü araçla hedef alınması sonucu 4 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi de yaralanmıştı. Fotoğraf: Reuters[21 Nisan 2004'te Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da bir kamu binasının bomba yüklü araçla hedef alınması sonucu 4 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi de yaralanmıştı. Fotoğraf: Reuters]

Saldırının ardından Riyad'a gelen Amerikan İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü George Tenet, Veliaht Prensi Abdullah ile yaptığı toplantıda örgütün Kraliyet ailesine ciddi tehdit oluşturduğu yönündeki uyarılarının, Riyad'ın tavrının değişmesinde belirleyici rol oynadığını öne sürmüştü.

ABD'nin 'en önemli ortağı'

Tenet, daha sonra yayımladığı “Fırtınanın merkezinde: CIA'daki yıllarım” adlı hatıra kitabında, Veliaht Abdullah'ın yanı sıra İçişleri Bakanı Nayef ve oğlu İçişleri Bakan Yardımcısı Muhammed bin Nayef'in yanı sıra çevirmenlik görevini üstlenen Suudi Arabistan'ın Washington Büyükelçisi Prens Bandar bin Sultan'ın da katıldığı toplantıda, El Kaide'nin 'Kraliyet ailesi ve onun dini liderliğini doğrudan hedef aldığı' ve bundan dolayı Suudi yetkililerin bu örgüte karşı 'savaş açmaları' gerektiğini ifade ettiğini aktarıyor.

ABD'li yetkili, Veliaht Abdullah'ın toplantıda bu görev için Muhammed bin Nayef'i seçtiği ve onu terörle mücadele konusunda yetkilendirdiğini belirtiyor ve bunu memnuniyet ile karşıladığını aktarıyor. Çünkü Tenet, bin Nayef'i CIA'in Riyad'daki 'en önemli ortağı' olarak görüyordu.

Bin Nayef, 2003-2007 arasında Suudi Arabistan'da El Kaide'ye karşı çetin bir mücadele yürüttü. O yıllarda örgüt, kamu binalarını, güvenlik merkezlerini ve ülkedeki yabancıları hedef alan onlarca saldırı düzenlemişti. Bu saldırılar sonucunda yüzlerce güvenlik gücü ve yabancı hayatını kaybetmişti.

Ancak bu mücadelenin aynı zamanda yüksek bir maliyeti de vardı.

ABD merkezli The Washington Post gazetesine konuşan MBN'ye yakın isimler, İçişleri Bakanlığı bütçesinin büyük bir kısmının personel maaşlarını karşılamak için harcanması nedeniyle Veliaht Prensi Abdullah'ın 2003 yılında Muhammed bin Nayef'e Bakanlık gelirinin yüzde 30'unu, terörle mücadele faaliyetleri için kullanmasına yetki verdiğini aktarıyor.

2007'ye gelindiğinde, El Kaide örgütü Suudi Arabistan'da iyice zayıflamış ve eylem düzenleme kapasitesi neredeyse kalmamıştı. Ancak Yemen merkezli 'Arap Yarımadası'ndaki El Kaide' adıyla bilinen örgüt gitgide güçleniyordu.

El Kaide'ye karşı istihbarat operasyonları yürüttü

Muhammed bin Nayef, İçişleri Bakanlığına bağlı ve 'Mabahis' adını taşıyan istihbarat birimini reform ederek modern bir istihbarat teşkilatı kurdu ve Abdullah tarafından kendisine tahsis edilen 'gizli' finansmanla ABD ile koordinasyonlu bir şekilde yürütülen çalışmalara hız verdi.

Yemen'deki El Kaide'ye sızacak muhbirleri yerleştirmeye başladı. Oradan gelen istihbarat ile, Batı'da düzenlenmesi planlanan birden çok eylemi boşa çıkardı.

ABD'li yetkililer, Muhammed bin Nayef liderliğinde yürütülen istihbarat çalışmalarının Batı'da düzenlenmesi planlanan çok sayıda eylemi boşa çıkardığını belirtmişti. Fotoğraf: Reuters[ABD'li yetkililer, Muhammed bin Nayef liderliğinde yürütülen istihbarat çalışmalarının Batı'da düzenlenmesi planlanan çok sayıda eylemi boşa çıkardığını belirtmişti. Fotoğraf: Reuters]

The Washington Post gazetesine konuşan kaynaklar, 2005 yılında Kral Fahd'ın vefatından sonra Kral koltuğuna oturan Abdullah'ın Muhammed bin Nayef'e maddi desteğini yıllar geçtikçe daha da artırdığını belirtiyor.

Bu finansmanla bin Nayef, paravan şirketler kurarak gizli havalimanları ve silahlandırma operasyonları gibi faaliyetler yürüttü.

İsimleri açıklanmayan kaynakların Washington Post'a sunduğu belgelere göre, Kral Abdullah 2007 yılında imzaladığı gizli bir Kraliyet kararnamesiyle; bin Nayef tarafından daha önce yapılan tüm harcamaları onayladığı, bundan sonra terörle mücadele kapsamında kullanılacak gerekli maddi giderlerin kolaylaştırılması, yapılan harcamalarla ilgili yıllık rapor sunulması, bin Nayef'in 'uygun gördüğü şekilde' özel sektörde şirket kurmasına yetki tanınması ve Bakanlık gelirinden çalışmalarına ayıracağı payının yüzde 30'dan yüzde 45'e yükseltilmesini kararlaştırmıştı.

Hatta Bin Nayef'e verilen yetki, hazinenin adıyla açık çek yazabilecek kadar genişletilmişti. İddiaya konu olan bu yetkiler, bin Nayef'in MBS tarafından devrilmesinden sonra hakkında 'yolsuzluk' soruşturması açılmasına yol açacaktı. 

Ancak bin Nayef'in üstlendiği görevdeki risk de kendisine tanınan yetki kadar yüksekti.

Suikast girişiminden kurtuldu

El Kaide ile mücadelesi sırasında bin Nayef, birden çok kez suikast girişimine uğradı. Bu girişimlerin en tehlikelisi 2009 yılında yaşandı. Devlete teslim olmak istediğini ancak bunu sadece MBN ile yüz yüze görüştükten sonra yapacağını öne süren El Kaide'nin önemli isimlerinden Abdullah Asiri, Suudi Prens ile bir araya geldiğinde üzerindeki bombayı infilak ettirerek bin Nayef'i öldürmeye çalıştı. Ancak bin Nayef bu girişmi ağır olmayan yaralarla atlattı.

Bu saldırıdan sonra bin Nayef'in devletin içindeki konumu, özellikle Kral Abdullah ile ilişkisi daha da güçlendi. 2012'de 37 yıl boyunca İçişleri Bakanlığı görevini yürüten babasının vefatından sonra Muhammed bin Nayef bu koltuk için layık görüldü.

2015 yılının ocak ayında Kral Abdullah'ın vefatından sonra tahta dönemin Veliaht Prensi Selman bin Abdülaziz'in çıkmasıyla İkinci Veliaht Prensi Mukrin bin Abdülaziz Veliaht Prensi ilan edildi, bin Nayef ise İkinci Veliaht Prensi olarak atandı.

Suudi Arabistan'ın Veliaht Prensi

Aynı yılın nisan ayında Kral Selman Prens Mukrin'i 'kendi isteği doğrultusunda' görevden aldı ve onun yerine İkinci Veliaht Prensi Muhammed bin Nayef'i geçirdi.

Kral Selman (solda), Nisan 2015'te Prens Muhammed bin Nayef'i (sağda) Veliaht Prensi ilan etti. Fotoğraf: Reuters[Kral Selman (solda), Nisan 2015'te Prens Muhammed bin Nayef'i (sağda) Veliaht Prensi ilan etti. Fotoğraf: Reuters]

O güne kadar Suudi Arabistan'da bir veliaht prensin görevden alınması pek nadir atılan bir adımdı. Ancak Muhammed bin Nayef gibi güçlü bir figürün bu pozisyona getirilmesine itiraz edeceklerin sayısı da çok azdı.

Kral, İkinci Veliaht Prensi koltuğuna ise oğlu olan Savunma Bakanı Muhammed bin Selman'ı getirildi.

Suudi Arabistan'ın 2015'in mart ayında Yemen'de İran destekli Şii Husilere karşı savaş başlatma kararında önemli rol oynayan Savunma Bakanı Muhammed bin Selman gittikçe devletin içindeki nüfuzunu artırırken, Muhammed bin Nayef'in gücü ise gitgide azalmaya başladı.

Muhammed bin Selman ile güç mücadelesi

Bin Nayef, İçişleri Bakanlığında 40 yıllık geçmişe sahip olan ve Bakan statüsündeki sağ kolu Saad Cebri'nin görevden alındığı haberini 2015'in sonunda medyadan öğrendi.

The Washington Post'a göre Cebri'nin görevden uzaklaştırılmasının arkasındaki neden, Kral'ın yaz tatiline çıktığı sırada Muhammed bin Nayef'in Kraliyet görevlerini yürüttürken, Kral'ın bilgisi olmadan Cebri'yi dönemin CIA Başkanı John Brennan, ardından Ingiltere'de Dışişleri Bakanı Philip Hammond ile görüşmesi için görevlendirmesiydi.

Bu toplantılarda görüşülen konunun ne olduğu tam olarak bilinmiyor ancak bunun bir komplo hazırlığı olduğunu düşünen Kral Selman, Cebri'yi bir Kraliyet kararnamesiyle görevden aldı.

30'lu yaşlardaki İkinci Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, bin Nayef'i alt etme planlarını yavaş ancak temkinli bir şekilde yürütmeye devam etti.

Donald Trump'ın MBS'ye desteği

2016'da ABD Başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump'ın MBS'yi desteklemesi, Suudi Arabistan'daki güç dengesinin genç Prens'in lehine dönmesinde belirleyici oldu.

MBS'nin Trump'ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner ile yakın ilişki kurması ve MBS'nin bir başka destekçisi olan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed'in ABD'deki güçlü lobisini Washington'da MBS'ye desteğin artırılması için devreye sokması bir süre sonra meyvesini verdi.

Muhammed bin Selman (solda), Trump'ın desteğini arkasına alarak Muhammed bin Nayef'i (sağda) veliaht koltuğundan uzaklaştırdı. Fotoğraf: Getty[Muhammed bin Selman (solda), Trump'ın desteğini arkasına alarak Muhammed bin Nayef'i (sağda) veliaht koltuğundan uzaklaştırdı. Fotoğraf: Getty]

Suudi Arabistan'da 'Batı'nın görmek istediği değişimi gerçekleştirebilecek yenilikçi genç lider' imajı vermeye çalışan Muhammed bin Selman, Trump'ın yardımıyla ABD'deki müesses nizamın Muhammed bin Nayef'e desteğinin üstesinden geldi ve kritik hamlesini, Trump'ın 2017'nin mayıs ayında Suudi Arabistan'a 'tarihi' ziyaretinden yaklaşık 1 ay sonra yaptı.

Görevden alındı, ev hapsinde tutuldu

21 Haziran 2017'nin akşamında Suudi sermayeli Al Arabiya televizyonu izleyicilerinin karşısına çıkan görüntüler hafızalara kazınacak türdendi.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Nayef, bir saray salonuna giriyor, kendisini kameralar eşliğinde bekleyen İkinci Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ise onun elini öptükten sonra ayağını öpmek için eğiliyor.

Bin Nayef kısık bir sesle, “İyi günde de kötü günde de sana biat ederim” diyor. Kuzeninin elini bir kez daha öpen bin Selman ise belini doğrulturken teşekkürlerini dile getiriyor.

Bin Nayef giysisi olan abayesini omuzlarına geçirirken, bu sefer daha belirgin bir sesle, “Allah yardımcın olsun. Bundan sonra ben rahatlayacağım. Sizin ise Allah yardımcınız olsun” diyor.

Muhammed bin Nayef'in veliaht görevinden azledilişi ve yerine Muhammed bin Selman'ın geçişi, Suudi Arabistan'a bu görüntülerle duyurulmuştu.

The New Yorker dergisinde Dexter Filkins imzasıyla yayımlanan Muhammed bin Selman portresinde bu görüntülerden 1 gece önce Kral ile toplantıya çağrılan Muhammed bin Nayef'in sarayda alıkonulduğu, telefonunun elinden alındığı ve veliaht koltuğundan feragat etmesi için tehdit edildiği öne sürülmüştü.

'Darbe planladığı' gerekçesiyle gözaltına alındı

Daha sonra ev hapsinde tutulduğu iddia edilen Muhammed bin Nayef, geçen mart ayında Batı medyasına yansıyan haberlere göre çok sayıda prens ve bürokrat ile beraber 'darbe planladıkları' gerekçesiyle gözaltına alınmıştı.

MBS, ülkedeki muhalif sesleri susturma girişimleriyle beraber bin Nayef'e yakın isimleri de hedef almaya devam etti. MBN azledildiğinde yurt dışında olan danışmanı Saad Cebri ülkeye geri dönmemeyi tercih edince, Suudi Veliaht ailesini hedef aldı. Ülkedeki 2 çocuğunun önce yurt dışına çıkışı yasaklandı, sonra bu kişiler gözaltına alındı.

Saad Cebri'nin Kanada'daki oğlu, babasının ülkeye dönmesini isteyen Suudi rejimin kardeşlerini alıkoyarak baskı aracı olarak kullandığını ifade etmişti. Bin Nayef'in akıbetiyle ilgili belirsizlik devam ederken, The Washington Post'un geçtiğimiz günlerde yayımladığı makaleye göre MBS liderliğindeki Yolsuzlukla Mücadele Komitesi, bin Nayef'e karşı başlattığı 'yolsuzluk soruşturması'nda sona yaklaşıldığı, 'devlet hazinesinden zimmetine para geçirmek'le suçlanacak bin Nayef'ten 15 milyar doları devlete iade etmesinin isteneceği öne sürülmüştü.

 

Gazeteye konuşan bin Nayef'e yakın isimler MBN'nin terörle mücadele programını yönetirken paravan şirketler ve özel banka hesapları kullanarak söz konusu paraları yasaya aykırı şekilde kendi hesabına aktardığı iddialarının doğruyu yansıtmadığını, tüm harcamaların eski Kral Abdullah'ın gizli karanamesiyle terörle mücadele kapsamında yapıldığını iddia etmişti.

Sıradaki Haber
Terör örgütü PKK/YPG bir haftada 4 çocuğu daha kaçırdı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz