Dünyanın “Demir Lady”si Margaret Thatcher’la kıyaslandı.
Göreve geldiğinde “Yeni Demir Leydi” manşetleri atıldı.
İngiltere’nin şimdi zor günler geçiren Başbakanı Theresa May...
6 yıl İçişleri Bakanlığı yaptı
Muhafazakar Partinin tecrübeli siyasetçilerinden May, 1956 doğumlu.
Oxford Üniversitesi Coğrafya bölümü mezunu. Siyasete girmeden önce bankacılık yaptı.
Siyasete 1986’da Merton Belediyesinde meclis üyeliğiyle başladı.
1997’de milletvekili, 2010’da İçişleri Bakanı oldu.
Bu göreve, 1892’den bu yana en uzun süre devam eden siyasetçiydi.
Ancak 6 yıl sürdürdüğü bu görevden daha da zoru onu bekliyordu.
"10 Numara"ya giden süreç
İngiltere’de 23 Haziran 2016’da yapılan Avrupa Birliği (AB) referandumundan yüzde 52 oyla Birlik’ten ayrılma yani Brexit sonucu çıkınca, ülkenin AB’de kalmasını isteyen eski Başbakan David Cameron istifa etti.
Daha başbakanlık yarışı başlamadan favori aday olarak gösterilen eski İçişleri Bakanı Theresa May de Cameron gibi AB’den ayrılmak istemeyen taraftaydı.
5 adayın yarıştığı süreçte, iktidardaki Muhafazakar Partinin boş kalan liderlik koltuğuna Theresa May oturdu.
Artık Başbakanlık resmi konutu ve çalışma ofisi "10 Numara"nın patronu Theresa May’di.
Aynı zamanda ülkenin son 30 yıldaki 3'üncü "seçilmemiş" Başbakanıydı da.
Göç konusundaki sert tutumuyla biliniyor
May Başbakanlıktan önce, radikal örgütler ve göç konusundaki katı tutumuyla anılan bir isimdi.
İçişleri Bakanlığı yaptığı dönem, ülkeye giren göçmen sayısını 100 binin altına düşürmeyi vadetti.
Ancak bu sayı neredeyse 3 katına çıkınca eleştirildi.
Kendini feminist olarak tanımlıyor.
Partisindeki kadın sayısının artması, aile içi şiddetle daha sıkı mücadele edilmesi gerektiğini savundu.
Eşcinsel evliliği destekledi ancak eşcinsellerin evlat edinmesine karşıydı.
Dış politikaya gelince... 2003’te Irak’a müdahaleyi savunduğu gibi 2013’te Suriye’ye bir askeri müdahaleyi de destekledi.
İngiltere'nin çatışmalı bölgelere silah ticareti ise, onun döneminde de devam etti.
Suudi Arabistan'a AB genelinde en fazla silah ihracatı yapan ve muhalefetten bu konuda baskı gören ülkelerden biri İngiltere.
"Yeni Demir Leydi"
Selefi Cameron’dan sıkıntılı bir süreci devralan May, İngiltere tarihinde Başbakanlık görevini üstlenen ikinci kadın siyasetçi oldu.
Sert mizacı, tavırları nedeniyle, kendinden önce ülkenin tek kadın başbakanı unvanını taşıyan ve 1979-1990 yıllarında bu görevi yürüten Margaret Thatcher’la kıyaslandı.
İkisi de Başbakanlık koltuğuna oturmadan önce AB taraftarıydı. Ancak aynı kaderi paylaştılar: Thatcher AB karşıtı oldu, May ise Birlik'ten çıkmak için uğraşan bir isim...
Thatcher, Merkel, May...
1974’te iktidara gelmesinden önce “Demir Leydi” Margaret Thatcher’ın partisi üst üste 2 kez seçim kaybetmişti. Almanya Başbakanı Angela Merkel ise, 2000 yılında selefinin adı yolsuzluk skandalına karışınca Hristiyan Demokrat Birliğinin (CDU) liderliğine geçmişti.
Theresa May de hem benzetildiği Thatcher hem de Avrupa’daki diğer kadın siyasetçiler gibi omuzlarında zor görevlerin yükünü taşıdı.
Parlamentoda büyük yenilgi
May, AB referandumundan önce ülkesinin AB'de kalması için kampanya yürüttü.
Referandum sonucu açıklanınca ise, "Brexit, Brexit’tir. Kampanya yürütüldü, referandum yapıldı ve halk kararını verdi" dedi.
Amacı, AB ile en iyi anlaşmaya varmak, mevcut siyasi ve ekonomik belirsizlikten çıkmaktı.
Ancak işler istediği gibi gitmedi.
AB ile ayrılık müzakerelerinde, kendi partisini bile ikna edemedi.
Muhafazakar Partide tepeye tırmanmayı bilmiş Theresa May'in AB ile yaptığı Brexit anlaşması, parlamentoda ezici bir farkla reddedildi.
İngiliz siyasi tarihinde şimdiye dek parlamentodaki en büyük yenilgiyi alan Başbakan olan May, 29 Mart’ta olması öngörülen AB'den çıkışı ertelemek için giderek artan bir baskı altına girmişti.
Birleşik Krallık medyası, "Tarihi aşağılanma", "May tarihi bir yenilgi aldı" gibi başlıklar atacaktı.
Başbakanlık görevine geldikten sonra yaptığı ilk açıklamada, “Birlikte daha iyi bir Britanya inşa edeceklerini” söyleyen May, şimdi “Artık yoluna sonuna geldi” eleştirileriyle karşı karşıya.
Kaynak: Reuters, BBC