Tarih 20 Haziran 2017... Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Nayef, salona giriyor ve kendisini kameralar eşliğinde bekleyen İkinci Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (MBS) ise onun elini öptükten sonra ayağını öpmek için eğiliyor.
Bin Nayef, kısık bir sesle, “İyi günde de kötü günde de sana biat ederim” diyor.
Kuzeninin elini bir kez daha öpen bin Selman ise belini doğrulturken teşekkürlerini dile getiriyor.
Bin Nayef giysisi olan abayesini omuzlarına geçirirken, bu sefer daha belirgin bir sesle, “Allah yardımcın olsun. Bundan sonra ben rahatlayacağım. Sizin ise Allah yardımcınız olsun” diyor.
Muhammed bin Nayef'in veliaht görevinden azledilişi ve yerine Muhammed bin Selman'ın geçişi, Suudi Arabistan'a bu görüntülerle duyuruldu.
Bu sahnenin arka planı bir süreliğine gizemini korudu. ABD'nin terörle mücadelede bir numaralı ismi olan Muhammed bin Nayef'in neden ve nasıl görevden alındığıyla ilgili bilgi paylaşılmadı. Ta ki Amerikan dergisi The New Yorker yaklaşık 1 yıl sonra konuyla ilgili “bazı sırları ifşa edene” kadar…
Derginin Dexter Filkins’in kaleminden yayımladığı Muhammed bin Selman biyografisinde, söz konusu görüntülerden bir gece önce Kral ile toplantıya çağrılan Muhammed bin Nayef'in sarayda alıkonulduğu, telefonunun elinden alındığı ve veliaht koltuğundan feragat etmesi için tehdit edildiği yazıldı.
Yaklaşık 10 gün önce darbe planları yaptığı gerekçesiyle hapse atıldığı iddia edilen Muhammed bin Nayef 'e “vatana ihanet” suçlaması yöneltildiği öne sürülürken, Muhammed bin Selman, babasının oturduğu tahta geçiş sıralamasında bir numara olmaya devam etti.
Peki MBS olarak da bilinen Muhammed bin Selman kim? Hakkında neler biliyoruz?
Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı… Bazı uzmanlara göre ise 85 yaşındaki babası Kral Selman yerine ülkeyi yönetiyor.
MBS, o dönemde Riyad Emiri görevini yürüten, bugün ise ülkenin kralı olan Selman bin Abdülaziz'in 6'ncı oğlu olarak 31 Ağustos 1985'te, başkent Riyad'da dünyaya geldi.
Annesi Selman'ın 4 eşlerinden biri olan Prenses Fahda bint Falah bin Sultan bin Haslin, Ajman Kabilesi’nin lideri Rakan bin Haslin’in torunu.
Eğitimini Riyad'daki okullarda alan bin Selman, liseyi Suudi Arabistan'ın en başarılı ilk 10 öğrencisi arasında tamamladı. Üniversite eğitimini de Riyad'daki Kral Suud Üniversitesi Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde derece ile bitirdi.
Siyasetten önceki girişimleri
Üniversiteden mezun olduktan sonra Muhammed bin Selman önce ticari faaliyetlere başladı.
Birden çok şirket kuran genç isim, babasının 48 yıl boyunca emirliğini yaptığı Riyad bölgesindeki bazı sivil toplum kuruluşlarında (STK) görev aldı. Bu kapsamda Riyad Rekabet Konseyinin genel sekreterliği görevini yürüttü.
Kral Abdülaziz Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı ve Al Bir Derneği Mütevelli Heyeti üyesi oldu.
Hayırseverlik çalışmalarına de katkıda bulunan MBS, Suudi gençlerin arasında öğrenmeyi ve liderliği geliştirmeyi amaçlayan, kar amacı gütmeyen Misk Vakfını kurdu.
Forbes Orta Doğu Dergisi 2013 yılında MBS’yi, Misk Vakfındaki çalışmalarından dolayı “yılın kişisi” ödülüne layık gördü.
Siyasete adım atışı
Siyaset hayatına 2007’de Bakanlar Kurulunda 2 yıl boyunca yürüttüğü tam zamanlı danışman görevi ile adım attı.
Bin Selman 2009'da Riyad Emiri görevini yürüten babasının özel danışmanı oldu. O sırada yarı zamanlı olarak Bakanlar Kuruluna 2013’e kadar danışmanlık yapmaya devam etti.
Babası Selman bin Abdülaziz'in 2012'nin haziran ayında veliaht seçilmesinden sonra babasının danışmanlığının yanı sıra ofis özel kalemi ile özel işlerini yürütme görevlerini de yerine getiren bin Selman, 2013'ün mart ayında Kraliyet kararnamesi ile "Bakan" düzeyinde ataması yapılarak babasının resmi danışmanı ve ofis müdürü tayin edildi.
Aynı tarihte bin Selman, diğer görevlerine ek olarak Savunma Bakanı Ofis Müdürü olarak da görevlendirildi.
Bin Selman 2014'ün nisan ayında yayımlanan Kraliyet kararnamesi ile Bakanlar Kurulu üyeliği ve Devlet Bakanlığına getirildi.
2015’in nisan ayında İkinci Veliaht Prensi olarak atandı. Amcasının oğlu Muhammed bin Nayef'in azledilmesinden sonra 2017'nin haziran ayında Veliaht Prens oldu.
Aile hayatı
2008’de amcasının kızı Sara bint Meşhur bin Abdülaziz Al Suud ile evlenen Muhammed bin Selman’ın 4 çocuğu var; Selman, Meşhur, Fahda ve Nura.
2018’de Paris’e gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, gelecekte resmi görevler sırasında eşinin kendisine eşlik edip etmeyeceği yönündeki soruya MBS, eşinin siyaset ortamının baskısından uzak durmayı tercih ettiği, çocuklarının normal bir hayat sürdürmelerini istediği yanıtını vermişti.
"En genç" Savunma Bakanı
Bin Selman'ın yönetimdeki gerçek atılımını yaptığı dönem ise babası Selman'ın 23 Ocak 2015'te Kral koltuğuna oturmasıyla başladı. Aynı gün Savunma Bakanlığı görevine atanan bin Selman, kurucu lider Kral Abdülaziz'in Savunma Bakanlığı görevine getirilen ilk torunu olarak ön plana çıktı.
Aynı gün çıkan diğer kararnameler ile bin Selman, Kraliyet Divanı Başkanı ve Kral Selman'ın özel danışmanı görevlerine getirildi.
Savunma Bakanlığı görevine atandığı dönemde henüz 30 yaşında olan bin Selman'ın, Suudi Arabistan'da bu Bakanlığa atanan en genç kişi olmasının yanı sıra halihazırda dünyadaki savunma bakanlarının da en genci olduğu ifade ediliyor.
Suudi Arabistan'da daha önce Emir Sultan bin Abdülaziz bin Suud 31 yaşındayken Savunma Bakanı olarak atanmış, 2011 yılında vefat edinceye kadar yarım yüzyıl bu görevde kalmıştı.
İktidar basamaklarındaki hızlı çıkışı
Kral Selman, 29 Nisan 2015'te yayımladığı kraliyet kararnamesiyle oğlu Muhammed'i Savunma Bakanlığı görevinin yanı sıra İkinci Veliaht Prensi ve Bakanlar Kurulu Başkanı İkinci Yardımcılığına getirdi.
Bu atama ile 30'lu yaşlardaki Muhammed, Suudi Arabistan'ın en önemli sayılan birkaç koltuğunda birden tek başına oturmaya başladı. 2030 Vizyonu ile ekonomi ve iç politika alanında da önemli çalışmalar yürüten bin Selman, gerçekleştirdiği dış ziyaretler ve babasının verdiği özel görevlerle konumunu gün geçtikçe güçlendirdi.
Ülkenin ilk savaşını Yemen’de başlattı
Bin Selman, Savunma Bakanlığı görevine getirilmesinden sadece 2 ay sonra, 26 Mart 2015'te başlayan ve hala devam eden, yaklaşık 10 ülkeyi barındıran ve başını Suudi Arabistan'ın çektiği koalisyon ülkeleri ile Yemen'deki İran destekli Şii Husiler ve devrik Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih yanlısı silahlı güçlere karşı yürütülen operasyonu yöneten Bakan olarak biliniyor.
Yemen’deki savaş binlerce sivilin ölmesine neden olurken, İran destekli Husileri ele geçirdikleri bölgelerden çıkarma hedefinden hala uzak bir noktada.
Operasyondan önce bile dünyanın en fakir ülkeleri arasında sayılan Yemen’de açlık krizi savaştan sonra ülkenin birçok bölgesini sardı.
Operasyonun başını çeken Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Yemen’de insan hakları ihlalleri işlemekle suçlandıktan sonra, dünya çapında bu ülkelere silah satışının durdurulması için çok sayıda kampanya başlatılmıştı.
Muhammed bin Zayed ile ilişkisi
Muhammed bin Selman’ın, komşu Birleşik Arap Emirlikleri’nin fili yöneticisi Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed (MBZ) ile yakın bir ilişkisi var.
The New York Times Magazine’de yayımlanan Muhammed Bin Zayed portresinin yazarı Robert F. Worth, MBZ’nin Muhammed bin Selman’a hamilik yaptığını belirtiyor.
Worth’e göre, ABD’deki Barack Obama yönetimiyle yıldızı barışmayan MBZ, alternatif bir güçlü müttefik arayışına girerek Suud ailesinin genç ismi MBS ile ilişkisini geliştirdi.
Aynı yazıda, Suud rejiminin resmi mezhebi sayılan Vahhabiliği “tehlike” olarak nitelediği aktarılan MBZ’nin ABD’li James Jeffrey ile yaptığı konuşmada, alternatiflerin daha kötü olacağından dolayı Suud rejiminin değiştirilmemesi, bunun yerine Suud Kraliyet ailesine kendisini değiştirmesi için yardım edilmesi gerektiğini söylediği ifade ediliyor.
Bu perspektiften hareket eden MBZ, eskiye dayanan bir düşmanlık ilişkisi olduğu Muhammed bin Nayef'in yerine Suudi Arabistan’ı değiştirme arzusu olan genç Prens MBS’yi desteklemeye başladı.
MBS'ye akıl hocalığı yapmaya başlayan MBZ, ABD’deki güçlü lobileri yardımıyla Washington'daki yönetimin MBS’ye destek vermesi için çalışmalar yürüttü.
MBS ile MBZ daha sonra Orta Doğu’nun kaderini değiştirecek çok sayıda adımı beraber atacaktı.
The New York Times Dergisi yazarı Worth’e göre MBZ ile MBS birlikte, Mısır’da demokratik seçimle işbaşına gelen ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi 2013’te devirmek için orduya yardım etti.
İkili aynı zamanda 2015’te, Yemen’de Husilere karşı operasyon başlatılmasının arkasında kilit rol oynadı.
Katar’a karşı 2017’de başlatılan ve Suudi Arabistan ile BAE’nin başını çektiği, Mısır ve Bahreyn’in de destek verdiği ambargo da MBS ile MBZ’nin beraber attıkları adımlardan…
MSB döneminde dış politika
İran ile rekabet içerisinde olan Suudi Arabistan, MSB döneminde Tahran’a karşı daha da keskin bir çizgi izledi. Yemen’deki İran proksilerine savaş açan MBS, bir diğer İran düşmanı olan İsrail ile de yakınlaşma dönemine girdi.
Suudi Arabistan ile yıldızı barışmayan eski ABD Başkanı Barack Obama’nın İran’a karşı takındığı ılımlı politikasının Riyad-Washington ilişkilerine gölge düşürmesinden sonra bu ilişkiler, Donald Trump’ın göreve gelmesiyle yeniden zirveyi gördü.
Başkanlık koltuğuna oturduktan sonra ilk yurt dışı seyahatini 2017’nin mayıs ayında Riyad’a gerçekleştiren Trump’a en yakın isimlerden biri ile MBS arasında da özel bir ilişki gelişti.
Trump'ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner, Suudi Arabistan'a 3 kez ziyaret gerçekleştirirken, Muhammed bin Selman ile sabaha kadar toplantılar yaptı.
Sık sık telefon görüşmeleri ve e-posta yazışmaları da yapan ikili, ülkelerini ilgilendiren planların bazılarını birlikte şekillendirdi.
İsrail ile Filistinliler arasında barış planı hazırlamak için kolları sıvayan Kushner için, Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerinin desteği hayati önem taşıyordu.
Kushner’in “Yüzyılın Anlaşması” adıyla dünyaya pazarlayacağı sözde barış planına örtülü destek veren MBS, Kushner ve Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed ile güçlü ilişkilerini kullanarak Washington’da konumunu konsolide etti.
Zira, kuzeni Muhammed bin Nayef’in oturduğu veliaht prensi koltuğunu ele geçirme hamlesini, Washington’ın desteği olmadan gerçekleştiremezdi.
Vizyon 2030
2015’te Kral Selman Bin Abdülaziz’in kararıyla kurulan ve başkanlığına MBS’nin getirildiği Ekonomik İşler ve Kalkınma Konseyi, petrol gelirine bağımlı olan ülke ekonomisini çeşitlendirmek amacıyla hazırladığı “Vizyon 2030” reform programını 2016’da duyurdu.
Ülkedeki tüm devlet kurumlarını kapsayan, ekonomik, sosyal ve kültürel ayaklardan oluşan geniş yelpazeli reform paketinin hayat geçirilmesi süreci devam ediyor.
MBS bu planla, 43 milyar dolar düzeyindeki ülkenin petrol dışı gelir kaynaklarını 6 kat artırarak 267 milyar dolara büyütmeyi amaçlıyor.
Yabancı sermaye yatırımlarını ülkeye çekmeyi ve istihdamı artırmayı planlayan MBS, ülkenin hazinesi ve göz bebeği, dünyanın en değerli petrol şirketi Aramco’nun borsada halka arz edilmesinin mimarı oldu.
Ancak son günlerde petrol fiyatlarında yaşanan düşüşlerden dolayı Aramco hisseleri ilk kez halka arz fiyatı olan 32 doların altına düştü.
Vizyonun “sosyal reform” ayağında ise kadın haklarının iyileştirilmesi için planlar hazırlandı. Otomobil kullanması yasak olan kadınlar, 2018’in haziran ayında bu hakka kavuşabildi. Ülkede kadınların otomobil kullanmasının önü resmi olarak açılsa da Suudi kadınlar bu hakkı hala erkek vasisinin iznine bağlı olarak kullanılabiliyor.
MBS’nin imza attığı bir diğer “reform” ise kadınlara futbol stadyumlarına giriş hakkı verilmesi oldu.
Vizyonun kültür ayağına da “Eğlence Genel Kurumu” adında bir teşkilatın kurulmasıyla adım atıldı. Şeriat ile yönetilen ülkenin resmi kurumlarının ve toplumun dini kuralları yerine getirip getirmediğini denetleme ve bu kuralları ihlal edenlere yaptırım uygulama yetkisi olan “Emr-i Maruf” kurumunun ülkenin kılcal damarlarına kadar uzanan nüfuzu azaltıldı.
Bu kurumun dinen yasak olarak nitelediği konser ve diğer sanat faaliyetleri ülkede “Eğlence Genel Kurumu” himayesinde ilk kez düzenlenmeye başladı.
Müslüman dünyasının en önemli iki şehri Mekke ve Medine’ye ev sahipliği yapan ve her yıl milyonlarca hacı ağırlayan ülkedeki toplumun bir kesimi, MBS’nin "yenilikçi" politikalarını sert bir dille eleştirirken, genç kesimin bir kısmı, atılan adımları olumlu karşıladı.
MBS döneminde insan hakları ihlalleri
Muhammed bin Selman bir taraftan dünyaya ve özellikle radikalizm ile mücadele etmesini isteyen ABD’ye ülkesinde reform yapmaya çalıştığı imajını vermeye çalışırken, diğer yandan koltuğunu tehdit edebilecek reformlardan uzak durduğu gibi bu tarz reformları talep eden insan hakları savunucularına ve gazetecilere her türlü susturma tekniklerini uyguladı.
Hapse atılan çok sayıda insan hakları savunucusu, avukat ve sivil toplum aktivistinin işkenceye maruz kaldığı ve adaletsiz mahkemelerde yargılandığı iddiaları üzerine Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi Riyad’a ağır eleştiriler yöneltti.
Kadın haklarını geliştirmeye çalışan bir lider imajı vermeye gayret eden MBS, Suudi hapishanelerine atılan kadın hakları savunucusu isimlerle ilgili hiçbir adım atmadı. Luceyn Hezlul, Semer Bedevi, Nevf Abdülaziz, İman Nafcan, Azize Yusuf, Nesime Sada, Hatun Fasi, Emel Harbi ve Şehdan Anzi, hapiste tutulan kadın hakları savunucularından sadece bazıları.
Din adamlarının saflarında da geniş tutuklama hamleleri gözlemlendi. Selman Avde, Avad Karni ve Ali Umari, gözaltına alınan önemli din adamlarının başında geliyor.
Cemal Kaşıkçı cinayeti
Muhammed bin Selman’ın demir yumruğundan kaçmak için sürgün hayatı yaşayan gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018’in ekim ayında İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğu binasında suikasta uğraması ise tüm dünyanın tepkisini çekmesine rağmen, Riyad olayla ilgili gizemli detayları hala aydınlatmış değil.
BM’nin Kaşıkçı cinayetiyle ilgili yayımladığı raporda, MBS’nin suikast ile doğrudan bağlantılı olduğuna işaret eden güvenilir verilerin olduğu belirtilmişti.
BM İnsan Hakları Konseyinin Kaşıkçı cinayetiyle ilgili şeffaf bir soruşturma açılması çağrısını yanıtsız bırakan Suudi Arabistan, MBS’nin cinayetle ilgisini reddediyor.
Suudi Arabistan’ın sınırlarını aşan MBS’nin ihlalleri ABD’ye de uzandı. İngiliz The Gardian gazetesi, Cemal Kaşıkçı’nın makalelerini yayımlayan The Washington Post’un sahibi Jeff Bezos’ın cep telefonunun, MBS’nin kendisine gönderdiği bir bağlantı yardımıyla hack’lendiğini iddia etmişti.
Ritz-Carlton tutuklamaları
MBS, “yolsuzluk ile mücadele” adı altında, 2017’nin ekim ayında Riyad’daki lüks Ritz-Carlton oteline toplantı için davet ettiği çok sayıda prens ve iş adamını, on günler boyunca gözaltı merkezine dönüştürdüğü otelde alıkoydu.
İşkence ve şantaja da uğradığı iddia edilen prens ve iş adamları, “yolsuzluk” ile elde ettiği kazançlarının bir kısmından feragat ettirilerek serbest bırakıldı. Önemli isimlerden hiçbiri daha sonra medyada Ritz-Carlton olayıyla ilgili konuşmadı.
Otelde alıkonulan kişilerden biri de Lübnan Başbakanı Saad Hariri’ydi. Riyad’dan Suudi Arabistan’a ait bir kanal üzerinden istifasını açıklayan Lübnanlı siyasetçi, kendi iradesiyle orada kaldığını açıklasa da basına yansıyan haberlere göre Hariri, ancak Fransa’nın müdahalesiyle serbest bırakılabildi.
Bazı uzmanlar, Muhammed bin Selman’ın Ritz-Carlton olayını yolsuzlukla mücadele değil yönetimdeki konumunu sağlamlaştırmaya yönelik bir adım olarak yorumladı.
"Darbe planı yapan" prensleri tutuklama iddiası
Geçtiğimiz günlerde Suud ailesinde hareketli gelişmelerin yaşandığına dair iddialar yeniden gündem oldu.
Batı merkezli bazı basın kuruluşları Suudi Arabistan’da aralarında Kral’ın kardeşi Ahmet bin Abdülaziz ve yeğeni eski Veliaht Prensi Muhammed bin Nayef’in de olduğu 20’ye yakın prensin “darbe” planladıkları gerekçesiyle tutuklandığını iddia etti.
Riyad’dan konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmazken, Londra merkezli Middle East Eye (MEE) haber portalı, Muhammed bin Selman'ın babasının ölümünü beklemeden tahta geçme planları olduğunu öne sürdü.
MBS'nin Suudi Arabistan'da kasım ayında düzenlenmesi planlanan G20 Zirvesi’nden önce bu adımı gerçekleştirmek istediğini savunan MEE, tutuklamaların muhalif isimleri bertaraf etme çabası olduğunu ifade etti.