New York Üniversitesi Stern İş ve İnsan Hakları Merkezi’nin yayımladığı raporda, sosyal medya şirketlerinin kendi kendilerini yeterince düzenleyemedikleri için toplumsal bölünmeye neden olduklarına dikkat çekiliyor ve yönetim duruma müdahaleye davet ediliyor.
Raporda, Amerikan siyasetini etkisi altına alan, siyasi tarafların birbirini önemli konularda yalnızca hatalı değil aynı zamanda düşman, vatansever olmayan ve ülkenin geleceği için tehlike oluşturduğunu düşünmeye iten duygusal kutuplaşmanın sosyal medya tarafından yayıldığına vurgu yapılıyor.
Aşırılaşmanın en canlı örneği: Kongre baskını
Donald Trump'ın başkanlığı ve ülkedeki muhafazakarlar üzerinde devam eden etkisi nedeniyle sağ kanadın aşırılaşmasının en canlı örneği olarak 6 Ocak Kongre baskınının gösterildiği raporda, bu olgunun Amerikan demokrasisini tehdit ettiği ileri sürülerek Başkan Joe Biden yönetimi, Kongre ve sosyal medya şirketlerine gerekli düzenlemeler konusunda tavsiyelerde bulunuluyor.
Raporda, sosyal medya şirketlerinin içerik önerme ve silme algoritmalarının açıklamalarıyla siyasi sistem ve toplumda neden oldukları hasardan sorunlu tutulmalarının mümkün olacağını değerlendiriliyor.
İçerik kontrolü maliyetli
Sosyal medya şirketleri, siyasi kutuplaşmayı artırdıkları iddialarını kabul etmezken 6 Ocak’tan bu yana özellikle belirli dönemlerde içerikler konusundaki politikalarını daha sıkı uyguluyor.
Örneğin Facebook nisanda George Floyd’un ölümünden dolayı polis Derek Chauvin’in yargılandığı sırada dezenformasyonun önlenmesi için tedbirler aldığını açıklamıştı.
Ancak senatörlerin, duruşması sırasında bu geçici tedbirleri neden kalıcı hale getirmedikleri sorusuna Facebook’un İçerik Politikaları Başkan Yardımcısı Monika Bickert, şirketin standartlarına uymayan içeriğin tespitinin maliyetli olduğunu söylemişti.