Ukrayna ile Rusya arasındaki gerilim son yıllarda Donbas bölgesinde yaşanan krizle zirveye çıktı.
Rusya’nın, 2021 yılının son aylarında sınır bölgesine 100 binin üzerinde asker yığdığının ABD istihbarat raporlarına yansıması, tüm dünyanın dikkatinin bölgeye yönelmesine yol açtı.
Washington-Moskova-Kiev ve Brüksel hattında uyarılar, talepler, tehditler birbirini izledi.
Önce Rusya, ABD’ye ve NATO’ya güvenlik garantileri olarak ifade edilen taleplerini iletti. Moskova, NATO’dan doğu sınırındaki askeri varlığını azaltmasını talep etti; Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya kabul edilmemesini ise "kırmızı çizgi" olarak ilan etti.
NATO ise bu kararı Rusya'nın veremeyeceğinde ısrarlıydı. ABD ve Avrupa Birliği, Moskova yönetimini, Ukrayna’yı işgali durumunda çok sert ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalacağı konusunda defalarca uyardı.
Ancak tehditler Rusya tarafında fazla bir karşılık bulmadı, Moskova ısrarla, güvenlik taleplerine tatmin edici çözümler istedi.
NATO-Rusya Konseyi, 2019'dan bu yana ilk kez 12 Ocak 2022’de bir araya geldi.
NATO geri adım atmadı, Rusya’nın güvenlik taleplerine olumlu cevap verilmedi; görüşmeden, gerilimi düşürecek sonuç çıkmadı.
21 Ocak’ta, ABD ile Rusya Dışişleri Bakanları Cenevre’de bir araya geldi. ABD’nin 1 hafta içerisinde Rusya’nın güvenlik taleplerine yazılı cevap vereceği açıklandı.
26 Ocak’ta Washington tarafından Moskova’ya iletilen yazılı cevap, Rusya’yı yine tatmin etmedi.
NATO, Ukrayna yakınındaki üye ülkelerde asker sayısını artırırken Rusya da Ukrayna sınırındaki yığınağını artırma yoluna gitti.
ABD ve Avrupa ülkeleri Ukrayna’ya silah yardımını sürdürdü.
Karşılıklı askeri tatbikatlar birbirini izledi.
Süreç içerisinde yoğun diplomasi trafiği de yaşandı.
ABD Başkanı Biden, Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Almanya Başbakanı Scholz, İngiltere Başbakanı Johnson, Rusya ve Ukrayna Devlet Başkanları ile çok sayıda yüz yüze ve telefonda görüşme gerçekleştirdi.
Gerilim tırmanırken ABD ve çok sayıda ülke, Ukrayna'daki diplomatik personelinin tamamını ya da bir kısmını çekti.