Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaş 2 yılı geride bıraktı. Ancak 24 Şubat 2022'de başlayan savaşın yakın zamanda sona ereceğini öngörmek zor görünüyor.
Öyle ki ne Ukrayna ne de Rusya, barış anlaşması için uygun bir zemin oluşturmuş gibi görünmüyor.
Zira, Kiev yönetimi sınırlarını koruma konusunda kararlı adımlar atarken, Moskova yönetimi, hedeflerine ulaşana kadar savaşın devam edeceğini söylüyor.
Üstelik bu durum sadece iki ülke için değil küresel siyasette de birçok yeni gelişmenin yaşanmasına neden oldu. Şimdiye kadar yaşananları ve çatışmanın gelecekte alabileceği şekle yakından baktık.
Son 2 yılda, Ukrayna'ya AB ve ABD'den önemli miktarda askeri, finansal ve insani yardım geldi.
Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü'ne göre, bu yardımların toplamı yaklaşık 92 milyar dolar (AB'den) ve 73 milyar dolar (ABD'den Ocak 2024'e kadar) olarak hesaplanıyor.
Batı'nın sağladığı tanklar, hava savunma sistemleri ve uzun menzilli toplar Ukrayna'ya sahada önemli destek sundu. Ancak, küresel siyasette yaşanan birçok gelişme, İsrail’İn Gazze saldırıları ve Rusya’nın beklenen düşüşü yaşamaması gibi nedenlerle bu ülkelerin Ukrayna'ya ne kadar süreyle destek olabileceği konusunda tartışmalar da gündemde.
Öyle ki, bu süre zarfında yardım akışı azalmış ve ABD Kongresi'nde 60 milyar dolarlık yeni bir yardım paketi iç siyasi çekişmelere takılmış vaziyette. Ukrayna destekçileri ise Donald Trump'ın tekrar başkan seçilmesi durumunda ABD'nin desteğinin kesilebileceğinden endişe duyuyor.
AB'de ise Putin’i destekleyen Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Ukrayna'ya açıkça karşı çıktı. Ancak, uzun tartışmaların ardından AB, Şubat 2024'te 54 milyar dolarlık bir yardım paketini de onayladı.
Rusya zayıflıyor mu?
ABD ve AB, İran'ın Rusya'ya İnsansız Hava Aracı (İHA) tedarik ettiğini iddia ediyor. İran ise savaştan önce sınırlı sayıda İHA sağladığını kabul ediyor. İHA'ların Ukrayna'daki hedeflere vurmak için etkili olduğu kanıtlanmış durumda. Ayrıca, hava savunma sistemlerinden kaçabilme yetenekleri nedeniyle İHA'lar, her iki tarafca tercih edilen bir silah.
Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımlar Rusya'yı istenilen ölçüde etkilemedi. Rusya hala petrol ihracatını sürdürürken askeri sanayi için parça ve bileşen temin edebiliyor.
Pekin ise dikkatli bir diplomatik tavır içinde ilerliyor. Rusya’yı işgal nedeniyle kınamıyor ancak Moskova'yı askeri olarak da desteklemiyor. Ancak Çin ve Hindistan, Rusya'dan petrol satın almaya devam ediyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in hedefinin Ukrayna'nın tamamına hakim olmak üzerine olduğu biliniyor.
Rusya Devlet Başkanı, ABD'li talk şov sunucusu Tucker Carlson'a verdiği son röportajda da buna dair tarih ve çatışma hakkındaki görüşlerini yineledi.
Putin’in bu isteğinin ardında NATO’nun genişlememesiyle alakalı hedefi de var. Zira, işgal başlamadan önce Ukrayna’nın NATO ve AB’ye girmekle alakalı adımları gündemdeydi. O günden sonra NATO genişledi, Ukrayna ise hala bu isteklerinin arkasında.
Savaşın gidişatı hangi yönde?
Siyasi ve askeri uzmanlar, her iki tarafın da teslim olma niyetinde olmadığı ve Putin'in iktidarda kalmaya kararlı olduğu göz önüne alındığında, savaşın uzun süre devam edeceğini öngörüyorlar.
Sahada savaşın nasıl ilerlediğini ve bundan sonra neler olabileceğini Giresun Üniversitesi Öğretim Üyesi Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Göktürk Tüysüzoğlu’na sorduk.
“Rusya durmak istemiyor”
Rusya’nın Ukrayna’daki politikasında temel bir değişim olmadığını söylüyor Tüysüzoğlu ve Moskova’nın daha önce kendisine bağladığını ilan ettiği Donbas’daki Donetsk ve Luhansk ile Zaporijya ve Herson bölgelerinde askeri operasyonlarını yürüttüğünü belirtiyor:
“Rusya’nın bu bölgeler özelinde saldırılarını yoğunlaştırdığı ve özellikle Donbas’ın tamamını ele geçirmek için son dönemde ciddi bir çaba içinde olduğunu söylemek mümkün. Geçtiğimiz günlerde Avdiivka’nın ele geçirilmesi de bu yönde atılmış bir adım. Rusya, Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri olarak ilan edilmiş bölgelerin tamamını ele geçirene dek durmak istemeyecektir. Dinyeper’in doğusundaki Zaporijya ve Herson topraklarını da ele geçirerek, bu nehri doğal bir sınır haline getirme yönünde bir çaba sezilmiyor değil.”
“Ukrayna’nın mühimmatı bitirilmek isteniyor”
Rusya’nın sahada stratejik bir şekilde operasyonunu sürdüğüne dikkati çeken Prof. Dr. Tüysüzoğlu, Ukrayna’yı yıpratmak üzerine adımlar atıldığına işaret ediyor:
“Harkiv üzerindeki baskı bir oyalama taktiği gibi görünüyor. Ukrayna birliklerini sahada bölmek ve zaten sınırlı olan askeri mühimmatlarını idareli kullanmaya zorlayarak Donbas Cephesi’nde odaklanmalarını engellemek Moskova’nın an itibarıyla sahadaki stratejik yönelimi. Özellikle Kiev ve Batı Ukrayna’daki bombalama girişimleri ise zaten uzun süredir devam eden ve sivil halkın bıktırılması ve askeri çözümden uzaklaştırılması odaklı bir anlayışın ürünü olarak sürüyor. İran yapımı insansız hava araçları da Rusya’nın bu hamlelerinde kullanılmaya devam ediliyor. Pek konuşulmasa da Kuzey Kore’den alındığı iddia edilen silah ve mühimmatın da sahaya aktarıldığı belirtiliyor.”
Batı’da Ukrayna algısı değişiyor mu?
Tüysüzoğlu, Rusya’nın son dönemde yoğunlaşan saldırılarının, 2023 sonbaharına dek devam eden Ukrayna karşı saldırısının sonuçsuz kalmasıyla birlikte, Moskova’nın işgal ettiği bölgelerde savunmadan saldırıya geçmesini beraberinde getirdiğini söylüyor.
Bu noktada ise Kiev’in yaşadığı askeri sorunların ortaya çıktığını belirtiyor. ABD ve AB’nin sağladığı mali ve özellikle askeri yardımların oldukça azalmasının ve Avrupa çapında görülen çiftçi protestolarında önemli bir rol oynadığı söylenebilecek ucuz Ukrayna tahılının Avrupa pazarına girişi odaklı tartışmaların, Ukrayna ile dayanışma fikrini ikinci plana itmesi ve hatta önemli oranda etkisizleştirmesi konusunun gündeme geldiğine değiniyor.
Tüysüzoğlu, AB içerisinde genişleyen tartışmaların, özellikle Macar lider Orban gibi isimlerin Ukrayna’ya verilen askeri yardımların önünü kesme yönündeki politikalarını gündemde tutarken, Almanya gibi ülkelerde bile bu konunun günlük siyasal tartışmaların önemli bir parçası olmasına yol açtığını da belirtiyor.
AB'de ve ABD'de tepki artıyor
Yakın zaman önce AB’nin açıkladığı yeni ekonomik yardım paketine karşın, birlik, askeri yardım yönünden herhangi bir ciddi adım atılmış olmadığını söylüyor. ABD’de ise Kongre özelinde yaşanan tartışmalar ve Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçi çoğunluğun Ukrayna hususunda Biden’ın elini zayıflatan hamleleri nedeniyle yardım hususunda büyük çaplı gecikmeler yaşandığına dikkati çekiyor.
Tüysüzoğlu, Cumhuriyetçilerin ‘doğal’ lideri gibi görülen Trump’ın Ukrayna’ya yardım konusundaki tavrının olumlu olmamasının da Ukrayna’ya yardımın geleceğine dair görünümün flu kalmasına yol açtığını dile getiyor.
Kiev’in sürekli olarak talep ettiği savaş uçakları hususunda ise ileri adımların atılmamasının da Rusya’nın elini kuvvetlendiren bir husus olarak değerlendirilebileceğinden bahsediyor.
“Kırım hassas nokta”
Tüysüzoğlu, Rusya’nın en zayıf tarafının Kırım olduğunu belirtiyor. Bu yüzden de Ukrayna’nın bölgedeki Rus gemilerine yönelik etkin saldırıları, Moskova’nın Sivastopol’deki askeri varlığının belli bir bölümünü Novorossisk’e kaydırmasına yol açtığı görüşünde. Gürcistan’dan tek taraflı bağımsızlık ilan eden ve Rusya’nın askeri koruması altındaki Abhazya’da (Ochamchira) da yeni bir Rus donanma üssünün inşasının söz konusu olabileceğini belirtiyor.
“Ukrayna donmuş bir çatışma bölgesine dönebilir”
Tüysüzoğlu, son olarak, tüm bunlara bakıldığında, Ukrayna’daki sürecin an itibarıyla yeniden Ukrayna’nın savunmaya geçtiği (Herson ve Zaporijya’daki bazı mevziler dışında), Rusya’nın Donbas’daki işgalini tamamlama yönünde hamlede bulunduğu ve Dinyeper’in zihinlerdeki sınır gibi algılandığı bir noktaya doğru evrildiğini söylüyor:
“İşgalin başında bu yönde bir düşüncenin konuyla yakından ilgilenenler tarafından betimlediği düşünüldüğünde gelinen nokta sürpriz değil. Açıkçası, Ukrayna Krizi’nin önünde sonunda Minsk Süreci’nde sıkça vurgulanan coğrafi ve sosyo-kültürel gerçeklikler ekseninde yeniden tartışılacağı bir dönemin ufukta görüldüğü bir sır değil. Yine de Ukrayna’nın donmuş çatışma bölgesi haline gelme ihtimali oldukça güçlü.”