Suriye, Libya ve Ukrayna gibi çatışma bölgelerindeki varlığıyla dünya kamuoyunun dikkatini çeken Rus paralı milis grubu Wagner’in kurucusu ve lideri Yevgeniy Prigojin, Rusya’daki başarısız isyan girişiminden bir süre sonra öldürüldü.
Birçok soru işaretini içerisinde barındıran uçak kazasının ardından Rusya’nın Afrika ülkeleri ve çatışma bölgelerindeki etkin gücü Wagner’in akıbeti merak ediliyordu. Kimi uzmanlar grubun dağılacağını, kimileri ise yeni bir liderle yoluna devam edeceğini savunuyordu.
Aradan geçen aylar bu sis perdesini henüz kaldırmadı ancak hem Rus yetkililerin açıklamaları hem de sahadan gelen bilgiler Wagner’in başka bir isimle yeniden operasyonel hale geldiğini gösteriyor.
Wagner diriliyor mu?
Peki, Ukrayna Savaşı sırasında Rus Genelkurmay Başkanlığı ile yaşanan fikir ayrılığı neticesinde Moskova’ya doğru başlayan bir isyana kalkışan Wagner grubu ne yapıyor? Dirilme emareleri neler?
Yevgeniy Prigojin’in Ağustos 2023’te ölmesinin ardından en büyük soru işaretlerinden biri grubun liderliğini kimin üstleneceğiydi. Doğrulanmamış haberlere göre, Lotos takma adıyla tanınan Anton Yelizarov, Wagner Group'un yeni başkanı oldu.
Batılı kaynaklara göre Anton Yelizarov, Ukrayna’da Bahmut ve Soledar'a saldırıyı yöneten, aynı zamanda Suriye, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Libya'da da savaşan bir Wagner komutanı.
Yelizarov’un geçtiğimiz günlerde medyaya düşen ifadeleri grubun yeniden dirildiğini gösteren önemli emarelerden biri.
“Afrika kıtasında çalışmaya devam ediyoruz, Belarus’ta da çalışmaya devam ediyoruz. Rusya’nın iyiliği için çalışmaya devam ediyoruz.”
Öte yandan grubun yeni liderinin açıklamaları artık resmi olarak bağımsız hareket etmeyeceklerine de işaret ediyor. Grup, uzun yıllar Rusya yönetimi tarafından tanınmamış, yaptığı operasyonlar kabul edilmemişti.
Ancak bir süredir Wagner’in Rus Ulusal Muhafızları’na bağlanacağı ve üyelerinin gönüllü şekilde muhafızlara katılacağı iddiaları Yelizarov’un sözlerine de yansıyor.
“Başarılı bir şekilde çalışıyoruz. Grubun Kazak kamplarındaki genel merkezinde bulunuyorum. Rus Ulusal Muhafızları’nın gönüllü birliklerinin bir parçası olacak yeni oluşturulacak birimlerin gelip yerleşebilmesi için bir kamp inşa ediyoruz.”
Wagner’in yerine Afrika Lejyonu
Yevgeniy Prigojin'in ölümünün ardından Rusya Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları, Orta Doğu ve Afrika ülkelerine işlerin her zamanki gibi devam edeceğine dair güvence verdi. Bu da sahadaki resmi olmayan Rus birliklerinin bu bölgelerde faaliyet göstermeye devam edeceği anlamına geliyordu.
Son günlerde bölgeden gelen haberler Wagner’in ya da yerine ihdas edilen grubun yeniden faaliyete geçtiğini gösteriyor. Ancak artık Afrika’daki çalışmalarda Rusya Savunma Bakanlığı doğrudan müdahil olacak.
Wagner’in Libya'dan Sudan'a kadar Afrika'nın her yerinde konuşlandırılmış tahmini 5 bin milisten oluşan bir gücü bulunuyor.
Rus sosyal medya platformu Telegram’da yer alan ve Wagner ile bağlantılı oldukları varsayılan kanalların paylaşımları, “Afrika Kolordusu” konusunda ilk bilgilerin alındığı yer.
Savaş Araştırmaları Enstitüsü (ISW) adlı düşünce kuruluşunun aralık ayında yayınlanan bültenine göre, Moskova, Afrika üzerindeki etkisini sağlamlaştırmaya çalışıyor. Bu kapsamda kurulacak "Afrika Kolordusu", Wagner Grubu'nun Afrika'daki eski operasyonlarını üstlenecek.
Kanaldaki bir paylaşımda, "Afrika kıtası Rusya'nın ilgi odağıdır" ifadesi yer alıyor ve "Afrika Kolordusu’nun, Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-Bek Yevkurov'un Libya Ulusal Ordusu komutanı Halife Hafter ile görüşmek üzere Libya'ya yaptığı ziyaret sonrasında kurulduğu iddia ediliyor.
Libya önemli zira Wagner, Halife Hafter’in ülkede iktidarı ele geçirmek için başlattığı iç savaşta en büyük destekçisiydi. Libya’nın doğusunda hakim Hafter ile Rus yetkililer arasında son günlerde artan görüşmeler, bölgede yeni gelişmelerin habercisi niteliğindeydi. Nitekim bazı yerel kaynaklara göre geçtiğimiz günlerde Rusya’nın gönderdiği 40 tank Libya’ya ulaştı bile.
Diğer yandan Afrika Kolordusu, Telegram kanalında Burkina Faso’nun mevcut lideri İbrahim Traore’nin Sahel bölgesindeki isyanları püskürtmesine yardımcı olmak için Burkina Faso’ya 100 personel görevlendirdiğini kamuoyuna duyurdu.
Yeni oluşumun birkaç aydır Mali ve Libya’daki operasyonları üstlendiği ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nde (OAC) bir Rus askeri üssü kurulmasına yönelik müzakerelerin devam ettiği bildiriliyor.
Birçok analist, Afrika Kolordusu’nun Nijer’e doğru genişlemeye istekli olacağına da inanıyor. Tabii bu durum, askeri cuntanın geçen yılın temmuz ayında iktidarı ele geçirdiği ülkede önemli bir ABD insansız hava aracı üssünün varlığı nedeniyle oldukça karmaşık bir duruma da işaret ediyor.
Fransa’nın eski sömürgesi olan Sahel ülkelerinde artan istikrarsızlık ve gerçekleşen darbelerin ardından Mali, Burkina Faso ve Nijer “Sahel Devletleri İttifakı“nı kurdu ve Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’ndan (ECOWAS) tek taraflı çekildiklerini duyurdular.
Fransa’nın hataları Rusya’yı bölgeye çekiyor
Afrika’nın Sahel bölgesi, Fransa’nın yıllarca sömürdüğü ülkelerden oluşuyor. Ülkeler bağımsızlığını kazansa da Fransa ile güçlü bağları devam ediyor.
Özellikle 2010’lu yıllardan itibaren bölgede artan terör, Batı’nın askeri anlamda bölgeye tekrar dönüşünü simgeliyor. Ancak bu gerçekler bir süredir değişiyor.
Orta Afrika Cumhuriyeti’yle başlayan sonra Burkina Faso ve Mali ile devam eden olaylara bakıldığında görünen salt gerçeklik, Paris’in bölgede nüfuzunu ciddi oranda kaybettiği yönünde.
Bölgede birçok noktada sık sık Fransız Büyükelçilik binaları önünde gösteriler düzenleniyor. Göstericiler Fransız karşıtı sloganlar atarken çoğunlukla Rusya yanlısı pankartların açılması ise dikkati çekiyor.
Her ne kadar Rusya’dan yaşanan olaylara dair diplomatik açıklamalar gelse de söz konusu ülkelerin Rusya ile yakınlaştığı görülüyor. Rusya ile yakınlaşmak ise, Afrika’da oldukça etkin olan Rus paralı milis grubu Wagner ile çalışmak demek.
Zira bölge ülkelerinin en büyük problemlerinden biri güvenlik.
Hem isyancılar hem de terör örgütleriyle mücadele eden ülkeler, Batılılardan yeteri desteği göremediklerini ya da “iki yüzlü” bir destek gördüklerini belirtiyor. Örneğin Fransız askerlerin kovulduğu Mali’de, ülkenin önemli yetkilileri, terörle mücadele için asker bulunduran Paris’i terör örgütleriyle iş tutmakla suçladı.