Savaşlar artık sadece muharebe meydanlarıyla sınırlı değil.
Enerji ve yaptırımların silah olarak kullanıldığı ekonomi de bir savaş sahasına dönüştü.
Bu durum 3. Dünya Savaşının ekonomiler üzerinden mi yapılacağı sorusunu akıllara getirdi.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, uluslararası siyasette Soğuk Savaş'tan beri yaşanan en büyük kırılma noktası oldu.
Batı, Rusya’nın askeri adımına ekonomik yaptırımlarla yanıt verdi.
2’inci dünya savaşından bu yana Rusya’ya karşı ilk kez tam bütünlük sergilendi, Rusya uluslararası ticaretten tecrit noktasına getirildi.
Batı’yla askeri çatışma içine girmeyi göze alamayan Moskova yanıtını enerji üzerinden verdi.
Doğal gazı bir silah olarak kullanan Putin, Avrupa’ya giden boru hatlarının vanalarını birer birer kapattı.
Bu silaha hazırlıksız yakalanan Avrupa enerji krizine sürüklenmeye başlayınca alternatif arayışına girişti.
Kısa vadeli yanıt, Atlantik ötesine sıvılaştırılmış gaza yönelmek oldu. ABD’nin Avrupa’ya LNG ihracatı bir anda iki katına çıktı, dünyanın en büyük LNG ihracatçısı konumuna geldi.
Gelinen noktada Rusya’nın Ukrayna’yı işgali enerji tedarik hatlarını yeniden şekillendirdi.
Dünyanın bir ve iki numaralı ekonomileri ABD ve Çin de uzun süredir devam eden ekonomik yıpratma savaşı içerisinde.
Ticari yaptırımlarla başlayan savaş artık teknolojiye de sıçradı.
Washington, Pekin’in ekonomik ve askeri yükselişini durdurmak için çip kartını çıkardı.
Çin’e Amerikan teknolojisiyle üretilmiş çip ve çip makinalarının satışı yasaklandı.
Ayrıca çip üretimini Amerikan topraklarına taşımak için dev teşvik paketi açıklandı.
Rusya-Ukrayna savaşı sahada tüm hızıyla sürüyor.
Diğer yandaysa ekonomilerin bir silah olarak kullanıldığı daha büyük bir savaş yaşanıyor.