Almanya’da Şansölye Olaf Scholz’ün Maliye Bakanı Christian Lindner’i görevden almasıyla derinleşen siyasi krizin sonucunda erken seçim kararı verildi.
Hükümet ve ana muhalefetin yapmış olduğu müzakereler sonucunda erken seçimin 23 Şubat 2025 tarihinde yapılması konusunda anlaşmaya varıldı. Scholz’ün 6 Aralıkta'ta Federal Meclis'te güven oylamasına gitmesi bekleniyor.
TRT Haber’in sorularını yanıtlayan Başbakan Scholz’ün uzun yıllardır yol arkadaşı Siyaset Bilimci Bülent Güven, Almanya için endişe verici bir sürecin başladığını belirtti.
Scholz hükümetinin Ukrayna savaşından sonra stratejik hatalar yaptığını söyleyen 1997 yılından beri Şansölye Olaf Scholz’ün yol arkadaşı Bülent Güven, “Almanya enerji konusunda Rusya ile yarı düştü. Çin ile bir sistem yarışına girilerek oradaki pazardan da oldular. NATO da artık Almanya'nın güvenliğini sağlamaya yetmiyor. Trump’la birlikte yeni bir döneme girildi. Almanya, geçmişte yapmış olduğu hataların bedelini ödüyor.” dedi.
Güven, Ukrayna savaşından sonra Almanya’nın dış siyasetteki yanlış hamlelerinden dolayı ekonomik krizin zirve noktasına ulaştığını söyledi.
Maliye Bakanı’nın görevden alınmasını yeni bir sürece adım atılması olarak değerlendiren Güven, “Son bir yıldan beri sıkıntılar yaşanıyordu. Bunu şu an hükümet içinde bulunan eski Bakanlar veya mevcut Bakanlar da söylüyordu. Fakat Trump'la birlikte muhtemelen yeni bir başlangıç yapmak istedi.” dedi.
Erken seçimde oluşabilecek senaryolar hakkında konuşan Güvenç, radikal eğilimli partilerin oylarını artıracağını belirtti. Ana akım partilerin çoğunluğu sağlamakta güçlük çekeceğini belirten Siyaset Bilimci, “Aşırı sağ ve aşırı sol parti Sağ parti de, Sarah beklenenden daha fazla oy olabilir. Dolayısıyla seçim süreci sonrası için çok olumlu bir tablo çizemiyoruz maalesef.” dedi.
Almanya’nın krizden çıkabilmesi için güvenlikte ve ticarette yeni müttefikler arayış içinde olması gerektiğini belirten Güven, artan aşırı sağa karşı Almanya’daki Türklerin mutlaka sandığa gitmesi gerektiğini söyledi. Güven, “9 milyon göçmen kökenli seçmen var. Bu toplam oyların yüzde 20'sine tekabül ediyor. Yani bu aşırı sağ parti AfD'nin aldığı oylardan daha fazla bir oy oranı. Dolayısıyla göçmen kökenli insanlar bu seçimde aşırı sağ ve aşırı sol partilerin iktidara gelmemesi için mutlaka seçme hakkını ciddiye almalılar.” dedi.