Filistin'de bir gerilim patlamasına neden olan Kudüs'ün Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki tehcir planları, haftalardır medya gündeminden düşmüyor.
Dünyanın bu konuyla yakından ilgilenmesi ve güçlü bir kamuoyunun oluşmasında, mahalledeki kadın aktivistlerin büyük emeği var.
Kimi zaman çektikleri videoları sosyal medya platformları üzerinden yayınlayarak, İsrail'in çirkin işgalci yüzünü gösterdiler.
Kimi zaman ise farklı bölgelerden Filistinli aktivistleri mahalleye davet edip eylem düzenleyerek, tahliye planlarını engellemeye çalıştılar.
Sosyal medyada farkındalık yaratma çabaları başarılı oldu
Sözde mahkemenin kararıyla kendi evinin yarısını ele geçiren sivil Yahudi işgalcinin “Ben evinizi çalmazsam bir başkası gelip çalacak” cümlesiyle hafızalara kazınan videosu ile mahalle sakinlerinden Muna el-Kurd, dünyanın dikkatini Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki olaylara çekmeyi başarmıştı.
Evlerinin tahliye süreciyle ilgili duruşmadan sonra 'Şeyh Cerrah Mahallesi'ni kurtarın' etiketiyle sosyal medyada paylaşım yapılarak kendilerine destek verilmesi için çağrı yapan Kurd, medyada hızla Şeyh Cerrah Mahallesi'yle özdeşleşen bir isim haline geldi.
İletişim ve gazetecilik mezunu el-Kurd, mahalledeki son gelişmeleri, 1 milyona yakın takipçisi olan Instagram hesabından duyurmaya devam ediyor.
Defalarca gözaltına alınan ancak İsrail'e karşı direnişinden vazgeçmeyen Kurd, direnişçi ruhunu 1948'de Filistin'in Hayfa kentinden zorla göç ettirilen babaannesinden aldığını söylüyor.
"Sosyal medyada bir etiket bile bizim için bir hazine"
Kurd'un mahkeme önünden, "Allah'a güveniyoruz ve ondan umutluyuz. Kendimize güveniyoruz. Evimizden çıkmayacağız. Son ana kadar oradan çıkmayacağız. Kudüslülere ve özellikle Kudüslü gençlere, İsrail'in içindeki halkımıza ve destek vermek için Kudüs'e gelebilecek herkese güveniyoruz.
Haysiyetli olan tüm insanlara güveniyoruz. 'Şeyh Cerrah Mahallesi'ni kurtarın' etiketiyle tüm sosyal medya platformlarında paylaşım yapan herkese güveniyoruz. İşte tüm bunlara umut bağlıyoruz.
Bir etiket de olsa küçük bir tweet de olsa bu insanların gösterdiği dayanışma bizim için bir hazine" şeklindeki konuşması sosyal medyada binlerce kes izlendi ve etkili bir dayanışma hareketini başlattı.
Gözaltına alınırken gülümsemesiyle gündem oldu
Gözaltına alındığı sırada kameraların arkasındaki eylemci arkadaşlarına bakıp gülümseyerek iyi olduğunu anlatmaya çalışan Meryem Afifi de, sosyal medyada bolca adından söz ettiren Filistinli kadın aktivistlerden biri oldu.
İsrail polisinin şiddetine aldırış etmeyen Afifi, haklı olduğunu bildiği için gözaltına alınırken korkmadığını ve bunun için gülümsediğini söylüyor.
Daha sonra serbest bırakılan Afifi, yine Şeyh Cerrah Mahallesi'nin yolunu tutup eylemlere kaldığı yerden devam ediyor.
Bunun nedenini ise şöyle açıklıyor:
"Şeyh Cerrah olayları ile ilgili olarak İsrail'e karşı koymazsak bütün Kudüs aynı şeyi yaşayacak. Eğer Şey Cerrah Mahallesi'nde zafere erişmezsek, bütün Kudüs'ü kaybedeceğiz. İsrail'in şimdiki planı Kudüs'teki Filistinlilerin sayısını yüzde 40'tan yüzde 30'lara kadar düşürmek. Kentte İsraillilerin yüzde 70'lik civarında bir çoğunluk oluşturması hedefleniyor. Bu şimdiki planları. İleride ne olacak bilinmiyor. Hep (sayımızı) azaltmak isteyecekler. Filistinlileri Şeyh Cerrah Mahallesi'nden boşaltmak aslında büyük planın küçük bir parçası."
"Kadınlar olarak mücadeleimizi sürdürmek zorundayız"
Şeyh Cerrah eylemlerinin değişmeyen yüzlerinden biri de optisyenlik bölümü son sınıf öğrencisi Asale Kasım Ebu Hasna.
Ebu Hasna, "Biz Filistinli kadınlar olarak, mücadelemizi sürdürmek zorundayız. Çünkü burada işgale karşı durmak için herkese ihtiyaç duyuyoruz. Sadece Filistinli kadının değil, tüm kadınların gücü ve kudreti vardır, varlığıyla, sözleriyle değişime vesile olabilir" sözleriyle kadınların üstlendiği rolün önemine dikkat çekiyor.
Ebu Hasna, işgale direnmenin bir varlık mücadelesi olduğunu ve vefat eden annesinin rolünü şimdi kendisinin aldığına dikkati çekerek, şunları aktardı:
"Bu hayatı ben seçmedim, hayat beni seçti. Burada bize destek olan herkese, bizimle dayanışma içinde olan herkese saygılarımı sunuyorum. Burada sadece biz değil, bütün Filistinliler aynı şeyi yaşıyor. Nekbe’den (Büyük Felaket-1948) bu yana aynı süreci yaşıyoruz. Yıl 2021 ve yine tehcirle karşı karşıyayız."
Ebu Hasna, Filistin’de doğduğunu, kendinden önceki neslin üzerine düşeni yaptığını vurgulayarak, şimdi sıranın kendilerinde olduğunu, kadın-erkek hep birlikte haklarını almak için rollerini sürdürdüklerini dile getirdi.
Şeyh Cerrah Mahallesi'nde ne oluyor?
Bir Yahudi yerleşim örgütünün Şeyh Cerrah Mahallesi'nde bazı arazileri 1948'den önce satın aldığı iddiasıyla açtığı dava sonucunda İsrail'in yanlı yargı makamları, mahalledeki Filistinli aileleri evinden tahliye etme çabalarını sürdürüyor.
Bölgede yaşayan 27 Filistinli aile yıllardan bu yana devam eden davalar gölgesinde korku ve endişe içinde yaşıyor.
Kudüs Sulh Mahkemesi, Yahudi yerleşimcilerin talebi üzerine 2019'da Şeyh Cerrah Mahallesi'nde oturan 12 Filistinli ailenin, evlerini yerleşimcilere bırakmak için boşaltmaları yönünde karar vermişti.
Karara göre, bu ailelerden 4'ünün Ocak 2021'de evlerini boşaltmaları gerekiyordu. Ailelerin itirazı üzerine kararın temyiz edilerek yeniden mahkeme sürecinin başlaması kararlaştırılmış ancak İsrail Merkezi Mahkemesi, şubat ortalarında bu 4 ailenin itirazını reddetmişti.
İsrail Merkezi Mahkemesi, bu yılın başında 7 ailenin, evlerini Yahudi yerleşimcilere bırakmak üzere boşaltması kararı vermişti.
Mahkeme son olarak 4 Mart'ta Şeyh Cerrah Mahallesi'nde yaşayan Filistinli ailelerin, karara yönelik itirazlarını geri çevirmişti.
Yüksek Mahkeme, 2 Mayıs'ta Şeyh Cerrah'taki 4 aileye, Yahudi yerleşimcilerle "anlaşmaları için" 6 Mayıs'a kadar süre tanımıştı.
İsrail Yüksek Mahkemesinde 9 Mayıs'ta görülen duruşmada, nihai karar hazirana ertelenmişti.