Şeyh Sabri, yaptığı açıklamada, evine baskın düzenleyen İsrail güçlerinin 4 ay daha Mescid-i Aksa'dan uzaklaştırılma cezası verildiğine ilişkin tebligatı kendisine teslim ettiğini söyledi.
Mescid-i Aksa'yı savunmaya devam edeceğini vurgulayan Şeyh Sabri, şunları kaydetti:
"Bu durum işgal devletinin tabiatındandır. İşgale karşı yükselen sesleri susturmak istiyorlar. Beni hedef almaları aslında Aksa'yı hedef almaları demektir. Çünkü Harem-i Şerif'te gözleri var. İşgal devletinin bu üslubu ibadet özgürlüğüne, demokratik devlet söylemine ve uluslararası hukuka aykırıdır."
Kudüs İslami Vakıflar Konseyi'nden karara tepki
Kudüs İslami Vakıflar Konseyi'nden yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in işgal altında bulunan Doğu Kudüs'teki dini isim ve kanaat önderlerini hedef aldığına dikkati çekilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Konsey, işgal devletinin Beyt'ul Makdis'teki (Kudüs) dini önderleri ve ulusal isimleri hedef almasını ve Şeyh İkrime Sabri hakkında verdiği haksız ve hukuka aykırı 4 aylık uzaklaştırılma cezası kararını kınıyor."
Kudüs'ün ve Mescid-i Aksa'nın sadece Müslümanlara ait olduğu vurgulanan açıklamada, hiç kimsenin tek bir Müslümanı dahi Mescid-i Aksa'dan mahrum bırakma hakkı bulunmadığının altı çizildi.
Şeyh Sabri'ye 1 hafta Aksa'dan uzaklaştırılma cezası verilmişti
Eski Kudüs-Filistin Müftüsü olan ve halihazırda Kudüs Yüksek İslam Heyeti Başkanlığı görevini de yürüten Şeyh Sabri, 29 Mayıs'ta İsrail polisi tarafından evine düzenlenen baskınla gözaltına alınmıştı.
Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Yafa (El Halil) Kapısı'nda bulunan polis merkezine götürülerek kısa süre gözaltında tutulan Şeyh Sabri, "halkı İsrail'e karşı tahrik etmek ve kışkırtmak" iddiasıyla suçlanmıştı.
Bir hafta Mescid-i Aksa'dan uzaklaştırılma cezası verildikten sonra aynı gün serbest bırakılan Şeyh Sabri'den, 3 Haziran Çarşamba günü yeniden ifade vermeye gelmesi istenmişti.
İsrail makamları, ocak ayında da Şeyh Sabri'ye 4 ay boyunca Mescid-i Aksa'dan uzaklaştırılma cezası vermişti.