• Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
TRT Haber, AA 25.06.2020 10:18

"Sezar Yasası'yla Suriye'nin tecridi devam edecek"

Suriye rejimi ve destekçilerine yaptırım öngören ABD'nin "Sezar Yasası", Şam'ın dünya ile ilişkilerini normalleştirmesini engelleyebilir. TRT Haber'e konuşan uzmanlar, ABD'nin bu konuda özellikle BAE'yi uyarmasını değerlendirdi.

okuma süresi
Okuma süresi
"Sezar Yasası'yla Suriye'nin tecridi devam edecek"
[Fotoğraf: Getty]

ABD, 17 Haziran itibarıyla yürülüğe giren "Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası" kapsamında, Beşşar Esed rejimi ve destekçisi kişi ve şirketlere yaptırımları devreye sokmaya başladı.

Geçtiğimiz hafta, Esed ve eşi Esma Ahras Esed'in da aralarında olduğu çok sayıda rejim figürü ve Suriye hükümeti ile ilişkileri olan iş insanı yaptırım listesine alındı.

Bunun sadece ilk adım olduğuna dikkat çeken Washington, ileriki süreçte daha çok isim ve kuruluşun yaptırıma tabi tutulacağını ifade etti.

Yasanın uygulanmasıyla ilgili önemli rol üstlenen ABD Suriye Özel Temsilcisi Büyükelçi James Jeffrey 19 Haziran'da düzenlediği basın toplantısında, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Esed rejimi ile ilişkilerini normalleştirme çabalarına değinerek buna karşı olduklarını söyledi.

Jeffrey: BAE'nin Şam ile ilişkilerini normalleştirmesi kötü bir fikir

2018'in aralık ayında Şam'daki büyükelçiliğini yeniden açan BAE'yi uyaran Jeffrey, "Bağımsız bir ülkedirler, bu kararları alabilirler. Ancak biz onlara bunun çok kötü bir fikir olduğunu açıkça belirttik. Bu adımlar Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararlarını uygulama veya tüm bölge için sorun olan bu çatışmayı bitirmeye yardımcı olmayacaktır" diye konuştu.

BAE vatandaşları veya şirketlerinin Esed rejimi ile iş yapmasına dair ise Jeffrey, "Ekonomik faaliyetlerle ilgili gerek BAE vatandaşı olsun gerek başka bir ülkenin vatandaşı olsun koşulları taşıdıkları anda yaptırımların hedefindedirler" dedi.

Washington'ın Suriye rejimine artan baskısının Şam'ın dış ilişkileri ve içinden çıkmaya çalıştığı siyasi tecride ne gibi yansımaları olacağını uzmanlara sorduk.

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, Sezar Yasası'nın hem Şam'ın dış ilişkilerini hem ülkedeki yeniden inşa sürecini etkileyeceği görüşünde.

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan'a göre Washington, Esed rejiminin yeniden Arap Birliğine geri alınmasına müsaade etmeyecek. Fotoğraf: ORSAM[Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan'a göre Washington, Esed rejiminin yeniden Arap Birliğine geri alınmasına müsaade etmeyecek. Fotoğraf: ORSAM]

TRT Haber'e konuşan Orhan, BAE'nin son dönemde Şam ile ilişkilerini normalleştirerek Suriye’de kaybettiği etkiyi yeniden tesis etmeye çalıştığını ancak ABD'nin buna müsaade etmeyeceğini ifade etti:

"Bu kapsamda BAE’nin Şam Büyükelçiliği açılmış ve BAE’nin Suriye’de yeniden inşa sürecine ilişkin yatırımlar yapması söz konusu olmuştu. BAE, Sezar Yasası sonrasında ABD ile ilişkilerini bozma ve yaptırıma maruz kalma pahasına Suriye’de yeniden inşa sürecine yatırım yapmayacaktır. Dolayısıyla BAE’nin Suriye ile ilişkileri normalleştirme yönünde attığı adımları bir süre yavaşlatması, dondurması söz konusu olacaktır."

Suriye Hukuk Araştırmaları Merkezi Başkanı Enver Bunni ise Jeffrey'nin özellikle BAE'ye değinmesini 'çok doğal' olarak nitelendirdi, bunu Abu Dabi'nin Esed rejimine hiçbir zaman kesilmeyen desteğine bağladı.

Suriye Hukuk Araştırmaları Merkezi Başkanı Enver Bunni, Jeffrey'nin özellikle BAE'ye değinmesini “çok doğal” ifadeleriyle nitelendirdi. Fotoğraf: Sosyal medya[Suriye Hukuk Araştırmaları Merkezi Başkanı Enver Bunni, Jeffrey'nin özellikle BAE'ye değinmesini “çok doğal” ifadeleriyle nitelendirdi. Fotoğraf: Sosyal medya]

TRT Haber'e konuşan Bunni, Beşşar Esed'in ailesinin sık sık BAE'yi ziyaret ettiği, kız kardeşi Büşra Esed ve kuzeni Rami Mahluf'un mal varlığının hatırı sayılır bir kısmını BAE'de tuttuğunun da altını çizdi.

Koronavirüs pandemisinin dünyaya yayılmasından sonra Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed'in bizzat Beşşar Esed'i arayarak yardım teklif etmesini de hatırlatan Bunni, bundan sonra tüm devletlerin rejim ile ilişkilerinin mercek altına alınacağını ve rejim ile iş birliği yapan ülkelere yaptırım uygulanabileceğini ifade etti.

"Washington, Suriye'nin Arap Birliğine dönmesine müsaade etmeyecek"

Suriye’nin Arap Birliğine dönüşü için sarf edilen çabalara da değinelim. Oytun Orhan'a göre bu girişimlerin arkasındaki aktörler şöyle izah edilebilir:

"Bu çabalar arka planda BAE ve Suudi Arabistan gibi ülkeler tarafından destekleniyordu ama bu işin bayraktarlığını Sudan’ın eski başkanı Ömer el Beşir yürütüyordu. Ömer Beşir 2018 yılının aralık ayında Şam’a gitmişti ve böylece 2011 yılından sonra Suriye’yi ziyaret eden ilk devlet başkanı olmuştu. Ancak ABD’nin Suudi Arabistan üzerinde baskı kurarak Şam ile normalleşmeye engel olması, Beşir’in ülkesinde iktidardan düşürülmesi ile bu süreç yarıda kaldı."

ABD'nin Şam’ın yeniden Arap dünyası ve uluslararası alana meşru bir aktör olarak dönmesini bir pazarlık unsuru olarak gördüğünü belirten Orhan, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Bundan dolayı Washington, siyasi çözüm olmadan Suriye ile ilişkilerin normalleştirilmesine karşı çıkmaktadır. ABD bu kapsamda, üzerinde etkisi olduğu ülkelerin Şam ile yakınlaşmasının önüne geçmek için diplomatik çabalar yürütmektedir.

Sezar Yasası, Kongredeki uzun yolculuğundan sonra 21 Aralık 2019'da yasalaşmıştı. Yasa, yaptırımların 180 gün sonra yürülüğe girmesini öngörmüştü. Fotoğraf: Reuters[Sezar Yasası, Kongredeki uzun yolculuğundan sonra 21 Aralık 2019'da yasalaşmıştı. Yasa, yaptırımların 180 gün sonra yürülüğe girmesini öngörmüştü. Fotoğraf: Reuters]

ABD, Sezar Yasası ile bu niyetini daha açık bir şekilde ortaya koymuştur. Arap ülkeleri açısından Şam ile ilişkilerin normalleştirilmesinin çok büyük bir siyasi ve ekonomik getirisi söz konusu değildir. Hiçbir Arap ülkesi ABD ile ilişkilerini bozmasına ve hatta yaptırımlara maruz kalmasına neden olacak bir adım atmayacaktır. Dolayısıyla Suriye’nin siyasi çözüm olana kadar Arap dünyasına dönme ihtimalinin kalmadığını söylemek mümkündür."

"Lübnan ve Irak, Sezar Yasası'ndan en çok etkilenecek ülkeler olabilir"

İran destekli Şii Hizbullah ve Haşdi Şabi gibi Lübnan ve Irak kökenli yabancı silahlı milislerin Suriye savaşında aktif rol oynadığına dikkat çeken Bunni ise her iki ülkenin bu grupların faaliyetleri nedeniyle Sezar Yasası kapsamında yaptırıma maruz kalabileceğini şu sözlerle anlattı:

"Bu gruplar, Suriye rejimine sadece finansal destek değil savaşçı temini konusunda da büyük rol oynadı. Bunlar, Suriye halkına yönelik çok sayıda savaş suçu ve insan hakları ihlalleri işledi. Sezar Yasası kapsamında bu gruplara karşı yapılacak baskı, Suriye ve Lübnan'ı çok etkileyecek. Bu iki ülke, bu grupların devletteki nüfuzunu azaltmalı. Çünkü Hizbullah ve Haşdi Şabi, İran'ın yardımıyla Lübnan ve Irak'ın kılcal damarlarına sızmış bulunmakta. Onlara yönelik yaptırımlar mutlaka her iki devlete olumsuz yansıyacak."

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim'in Ürdün ile ilgili bazı açıklamaları olduğunu ifade eden Bunni, "Bence ne Ürdün'deki şirketler ne de devlet artık Suriye'ye yönelik adım atar. Çünkü onlar yaptırım riskini göze almayacaklardır" değerlendirmesini yaptı.

"Sezar Yasası Suriye'ye yatırım gelmesini engelleyecek"

Suriye'deki derin ekonomik krizle birlikte Suriye lirası ABD doları karşısında aşırı değer kaybına uğramıştı. Oytun Orhan, Sezar Yasası'nın bu anlamda rejimi daha da sıkıştıracağını düşünüyor.

"Suriye’de fiyatlar çok hızlı bir şekilde yükselmektedir. Sezar Yasası Suriye’de Merkez Bankası ve önde gelen iş adamları dahil birçok kişi ve kurumun yaptırıma tabi tutulmasını öngörmektedir. Böylece ülkedeki mevcut ekonomik krizin daha da derinleşmesi söz konusu olacaktır. ABD bu yasa ile sadece Suriye rejimini değil onunla iş yapan tüm kişi, kurum ve hükümetleri de yaptırıma tabi tutacaktır. Bu durum Suriye’de yatırım yapmaya hazırlanan BAE ve Ürdünlü iş adamlarına geri adım attıracaktır.

Suriye’nin yeniden inşası konusunda atılacak her adım yine ABD’nin yaptırımları ile karşılaşacaktır. Dolayısıyla bu ortamda Suriye’ye dış yatırımın gelmesi mümkün olmayacaktır. Artan ekonomik sıkıntılar halihazırda devam eden protesto gösterilerinin yayılmasına neden olabilir."

Grafik: TRT Haber / Şeyma Özkaynak[Grafik: TRT Haber / Şeyma Özkaynak]

"Rusya'nın Şam üzerindeki siyasi çözüm baskısı artacak"

Orhan, yasanın Şam-Moskova ilişkilerine yansımalarını da şöyle değerlendirdi:

"Sezar Yasası Şam’ın müttefiklerini de hedef almaktadır. Rusya, Suriye krizinde elde ettiği askeri zaferi siyasi ve diplomatik bir zafere dönüştürmek istemektedir. Dolayısıyla Suriye rejiminin siyasi çözüm konusunda ayak diremesinden rahatsızdır. Rusya, Sezar Yasası nedeniyle Suriye’de çıkmaza girebileceğini düşünebilir. Bu nedenle Şam üzerindeki siyasi çözüme yanaşma baskısını artıracaktır. Dolayısıyla Suriye rejiminin Anayasa Komitesi görüşmelerinde müzakere ve taviz vermeye kapalı tutumunda değişim yaşanabilir. Zaten ABD’nin de Sezar Yasası ile amacı Suriye rejimini değiştirmek değil rejimin siyasi çözüm konusundaki tutumunu değiştirmesini sağlamaktır."

"Obama Sezar Yasası'nı geciktirmeseydi bunca kan dökülmeyecekti"

Önceki ABD Başkanı Barack Obama'nın Sezar Yasası'nı engellediğini ve bundan dolayı yasanın yıllar boyunca geciktiğini ifade eden Enver Bunni ise bunun çok sayıda Suriyelinin kanına mal olduğunu savundu.

"Sezar Yasası'nın önemi, rejimin önde gelen isimlerine yönelik yaptırımlarından kaynaklanmıyor. Çünkü rejim, 2011'den beri ABD tarafından yaptırıma tabi tutuluyordu zaten. Ancak bu yasanın can alıcı tarafı Rusya, İran, Çin ve hatta bazı Körfez ülkelerinin rejime sağladığı finansal desteği hedef almasında yatıyor.

Eğer rejim bu devletlerden mali destek almıyor olsaydı savaşın ilk yılında çökecekti. Bu yasa şimdi değil de 2011'de yasalaşmış olsaydı, Suriyelilerin kanı bu kadar akmayacaktı, bu denli ihlal yaşanmayacaktı. Maalesef yasa çok gecikmeli geldi. Obama bu yasayı engelledi ve hatta kırmızı çizgi olarak belirlediği kimyasal silahın kullanılmasından sonra bile tepkisiz kaldı."

Sıradaki Haber
Swissport İngiltere’de 4 bin 500 kişiyi işten çıkaracak
Yükleniyor lütfen bekleyiniz