Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Soçi'de bir araya gelerek İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki ateşkes rejiminin korunması için vardıkları anlaşma bölgede yaşayan sivillere umut oldu.
Mutabakat, bölgede yaşayan yaklaşık 4 milyon sivile, güven ve eve dönme umudu verdi. İdlib'de yaşayan siviller, anlaşmadan beklentilerini değerlendirdi.
İdlibli Abdühafız Hüseyin, toplantı sonuçlarının kendileri için müjde gibi olduğunu söyledi.
Hüseyin, "Bütün tarafların harcadıkları çabaları takdir ediyoruz. Özellikle Türk kardeşimizinkileri. Gerçek dostumuz Türkiye’dir. Onlar bizim tarihi ve coğrafi kardeşimizdir. Onlar ensardır. Biz muhacirdik. Yardım etmeye gayret ettiler" dedi
Hüseyin, Türkiye’den sağlık, eğitim ve altyapı alanlarında destek ve yardım umduklarını ifade etti.
"Köylerimizin Türkiye himayesinde olmasını umuyorduk"
Bir diğer İdlibli Sora Muheymid de, mutabakatın kendileri için mutluluk verici olduğunu söyledi.
Hama'nın kuzeyindeki Eşrefiyye Köyü'nden Esed rejiminin saldırılardan kaçarak İdlib'e sığındığını anlatan Muheymid, "Ancak bizim köyler Rusya gözetiminde kaldı. Köylerimizin Türkiye himayesinde olmasını umuyorduk" dedi.
Muheymid, "Bir yandan ateşkes olacağı ve çatışma yaşanmayacağı için mutlu olduk. Bir yandan da köylerimiz Rusya gözetiminde kaldığı için üzüntü içerisindeyiz" diye konuştu.
"Türkiye'nin bölgede güveni ve emniyetini sağlanmasını diliyoruz"
İdlibli öğretmen Murhaf Ankir, Fırat Kalkanı Bölgesi gibi Türkiye’den bölgeyi altyapı, eğitim ve sağlık alanda desteklemesini umduklarını dile getirerek, "Türkiye'nin karakollar inşa ederek bölgede güveni ve emniyeti sağlanmasını diliyoruz" dedi.
Ankir, Soçi mutabakatı öncesi durumu şöyle anlattı:
"Toplantı öncesi halk içinde büyük bir korku ve endişe vardı. Halk yaşadıkları sınır hattındaki kamplarda bile kendilerini güvende hissetmiyordu. Açıkçası rejim operasyona kalkmış olsa Türkiye'ye geçmeye çalışacaktık" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'den dönüşleri bekliyoruz"
Durumlarının daha iyi olacağını düşündüğünü söyleyen Ankir, "Şimdi sınır hattındaki kamplardan çıkıp silahsızlandırılmış bölgeye geri dönmeyi düşünüyorum. İnsanlar iyimser. Hatta artık Türkiye’den dönüşleri bekliyoruz. Artık rejimden korkumuz yok" şeklinde konuştu.
"Çocuklar ve yaşlı insanlar artık mutludur"
Bir diğer İdlibli Yusuf Zerzur ise, Soçi mutabakatı öncesi rejimin hava saldırılarıyla çocukları katlettiğini ifade etti.
Zerzur, "Toplantı sonuçlarının sokağa olumlu yansımasını hissettik. Çocuklar ve yaşlı insanlar artık mutludur. Rahatlık duyulmaya başlandı. Türkiye'den eğitim, sağlık ve altyapı alanında yardım etmesini bekliyoruz artık" ifadelerini kullandı.
Hama'nın kuzeyinden kaçarak İdlib'e sığınan İman Bencer de, 7 yıl önce köylerinden göç etmek zorunda kaldıklarını dile getirdi.
Rahatladıklarını ve güvende hissettiklerini söyleyen Bencer şöyle devam etti:
"Artık çatışmalar yaşanmayacak. Diğer yandan bizim köyler Rusya gözetiminde olduğu için ben dönmem. Çünkü ben Ruslara güvenmiyorum. O noktalardan bizi bombalıyordu. Gab Ovası’ndaki köylerde olduğu gibi Türklerin gözetiminde olsaydı, çocuklarımı alır giderdim. Yıkılan evimin yanına çadırımı dikip çocuklarımın eğitimine başlardım. Türklere güveniyorum. Suriye halkı Rusya’ya güvenmez."
İdlib'deki durum
Büyük bölümü Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) kontrolündeki İdlib, Suriye'nin kuzeybatısında, Türkiye'nin Hatay ilinin karşısındaki Suriye topraklarında yer alıyor.
İdlib, halihazırda muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların son kalesi konumunda. İl, doğu, batı ve güneyden rejim güçlerince kuşatılmış durumda.
Bölgede ılımlı muhalifler 70 binden fazla savaşçıya sahipken, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ve diğer unsurların 20 bin kişilik gücü mevcut.
İdlib, Suriye iç savaşında en büyük şiddet dalgasının yaşandığı bölgelerden biri olması nedeniyle Türkiye, Rusya ve İran tarafından 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında Gerginliği Azaltma Bölgeleri'nden biri ilan edildi.
Türkiye bu kapsamda, Ekim 2017'den başlayarak (İdlib ili ile Halep, Hama, Lazkiye illerine dahil bazı yerleşimler) İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde 12 ateşkes gözlem noktası kurdu.
Beşşar Esed rejiminin diğer 3 Gerginliği Azaltma Bölgesi'ni (Humus, Doğu Guta ve güney cephesindeki Dera-Kuneytra) son 4 ay içinde ele geçirmesi gözleri, yaklaşık 4 milyon sivilin barındığı İdlib'e çevirdi.
Rejimin cephe hatlarına yığınak yapmaya başlaması, İdlib'in güneyi ile güneybatısı ve Hama'nın kuzeyine yoğun hava saldırıları düzenlemesi üzerine Türkiye, olası çatışmayı önlemek için diplomasi trafiğine hız verdi.
İdlib'de çatışmanın büyük bir sivil katliamı ve göç dalgasını tetiklemesinden ve terör gruplarının sızma girişiminde bulunmasından endişe ediliyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Tahran'da 7 Eylül'de düzenlenen zirvedeki teklifi üzerine Erdoğan ve Putin, 17 Eylül'de Soçi'de ateşkesin korunması ve sağlamlaştırılması için ek önlemler üzerinde anlaşmıştı.
Kaynak: AA