Tarih 29 Mayıs 1993… Yer Almanya'nın Solingen kenti. Amasya'nın Taşova ilçesinden gurbete giden Türk ailenin evi yakıldı. Gürsün İnce ve Gülistan Öztürk ile Hatice, Hülya ve Saime Genç hayatını kaybetti.
Saldırının üzerinden 27 yıl geçti. Her yıl düzenlenen anma törenlerine Alman politikacılar da katıldı. Irkçılık karşıtı mesajlar verdiler. Ama ne yazık ki değişen bir şey olmadı.
Eski Avrupa Parlamentosu Milletvekili Ozan Ceyhun:
"O yıllarda bir ara Alman toplumunda büyük bir hassasiyet vardı. Hakkını yememek lazım. İnsanlar zincirler oluşturdular, el ele tutuşup kilometrelerde mesafede dayanıştıklarını gösterdiler. Bir ara bir umut besledik. Dedik ki gerçekten Almanya’da bir şeyler değişiyor. Galiba Almanya farkına vardı politikanın. Ama ne yazık ki sonra bir aşağı geri dönüş yaşadık. 'Almanya farkına vardı' dedikten sonra Alman politikası özellikle merkez partileri Sosyal Demokrat parti olsun, Hristiyan Parti olsun hükümette olanlar, üzerlerine düşen sorumlulukları gerektiği gibi yerine getirmediler."
Almanya’daki yabancı karşıtlığı Türk düşmanlığı ve İslamofobiye dönüşmüş durumda.
NSU adlı örgüt 8'i Türk 10 kişiyi öldürdü
SETA Araştırmacısı Zeliha Eliaçık:
"Artık, eski etnik ırkçılıkla düşmanlık gösterilen yabancı ‘Müslüman’ oldu. Dolasıyla etnik ırkçılık Almanya’da özellikle kültürel ırkçılığa everildi diyebiliriz. Ve bu kültürel dini ırkçılık Müslümanları hedef alıyor."
2011 yılına gelindiğinde tesadüfen ortaya çıkan bir terör örgütü yine Almanya’daki yabancı düşmanlarının faaliyetlerini gözler önüne serdi. NSU adlı örgüt, 2000 ile 2007 yılları arasında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmüştü.
Eski Avrupa Parlamentosu Milletvekili Ozan Ceyhun:
"Gelinen nokta gerçekten aslında bizim geçmişten, özellikle Avrupa’nın Hitler ve Mussolini geçmişinden yeterince ders almadığını gösterir hale geldi."
Almanya'da yabancı düşmanı PEGIDA sokakta, AfD siyasette güçlendi
2014’e gelindiğinde PEGİDA hareketi ortaya çıktı. İsimlerinin açılımı "Batı'nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar".
PEGİDA aslında Almanya’da göçmenlerin ve Müslümanların çok az olduğu Dresden kentinde kuruldu. Dresden eski bir Doğu Alman şehri. Hareket 300 kişiyle başladı ama kısa sürede genişledi. Bir yıl içinde, pazartesi günleri yaptıkları gösterilere katılım 25 bine kadar çıktı. Sonra düşüşe geçse de bu pazartesi yine Dresden’de yaptıkları 200'üncü gösteriye 4 bin kişi katıldı.
PEGİDA ile aynı dönemde bir de siyasi parti ön plana çıktı. Aşırı sağcı “Almanya için Alternatif Partisi (AfD)
Gazeteci Ahmet Külahçı:
"2013 yılında kurulan AfD gerçekten yabancı ve İslam düşmanı. Türkiye’nin AB üyeliği söylemiyle politika sahnesine çıktılar. Aynı zamanda AB ve euro karşıtılar ve bu söylemlerle güç kazandılar."
AfD, 2017 yılında yüzde 13 oyla sandıktan üçüncü parti olarak çıktı. Federal Meclis’e giren 6 partiden biri oldu. Son olarak Ekim 2019’da Almanya'nın doğusundaki Thüringen’de yapılan eyalet seçiminde ise AfD oy oranını yüzde 10,6’dan yüzde 24’e çıkardı. Eyalette en yüksek oy alan ikinci parti oldu.
Irkçı AfD'nin yükselişi merkez partilerin söylemini de aşırı sağa kaydırdı
AfD’nin yükselişi, diğer partilerin söylemlerini de etkiledi.
Alman İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici:
"Önceden sadece Nazilerin konuştuğu konuları siyasi partilerin liderleri bile gayet normal konuşabiliyor ve bunların konuşulması gerektiğini söylüyorlar. Ama fark etmiyorlar... Bu düşünceleri Nazi tarzı düşüncelere zemin hazırlıyor."
Eski Avrupa Parlamentosu Milletvekili Ozan Ceyhun:
"Merkez partiler içinde belli odaklar, belli güçler 'Seçmenlerin suyundan gidersek iktidarda kalabiliriz. Seçmenler mademki aşırı sağ popülist söylemlere destek veriyor, biz de aşırı sağdaki partilerden daha fazla bu söylemlerini üstlenelim' mantığıyla yaklaşıyor. Bakın Sosyal Demokrat Parti SPD’yi hatırlatayım, SPD adayı Martin Schultz’un federal parlamento seçimlerinde şansölye adayı olduğu dönemde Hristiyan demokratlardan çok SPD Türkiye düşmanlığı yaptı. Çünkü Türkiye düşmanlığı oy getiriyordu SPD’ye o esnada."
Sokakta da yabancılara yönelik saldırılar gün gün arttı. Kimi zaman hedefte son dönemde gelen sığınmacılar, kimi zaman yıllardır Almanya’da bir hayat kuran, orada doğan, vatandaş olan yabancılar oldu.
SETA Araştırmacısı Zeliha Eliaçık:
"Tehlikeli olan şu: Daha evvelden bunlar marjinal grup olarak Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde bulunurken, aşırı sağ denilen ırkçı oluşumlar artık bunların söylemi merkez sağ tarafından ödünç alınmış durumda. Çünkü popülist söylemler ve halkta bir karşılığı var."
Almanya'da 2018'de Müslümanlara yönelik 678 saldırı oldu
Geçen hafta Almanya’da ırkçı saldırı hazırlığındaki 12 kişi tutuklandı. Bu kişiler camilere saldırı yapmayı planlıyordu. Silah temini için de iki kişi seçmişlerdi. Almanya’da sadece 2018 yılında Müslümanlara yönelik 678 saldırı oldu. 40 saldırıda hedefte camiler vardı.
SETA Araştırmacısı Zeliha Eliaçık:
"Alman devleti, gerekli önlemleri aldığını söylemek çok güç. Son saldırı sonrası yine Alman halkı ayağa kalktı, sanki olağanüstü bir hal var gibi bir hava estirildi ama biz bunu daha evvelde yaşadık. Dolasıyla bu önlemlerin yeterli olduğunu düşünmüyorum. Burada çok ciddi bir söylem değişikliğine ihtiyaç var, siyaset değişikliğine ihtiyaç var, bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç var."
Irkçılık Avrupa'da artıyor
Yabancı düşmanlığı ve İslamofobi Avrupa genelinde de yükselişte. 2018 yılında Müslüman karşıtı saldırılar Avusturya’da yüzde 74, Fransa’da yüzde 52 oranında arttı.
Eski Avrupa Parlamentosu Milletvekili Ozan Ceyhun:
"Aşırı sağcı Neonazi terör örgütleri de ister Norveç’te olsun, ister Alman, ister Avusturyalı, ister Fransız... Çok iyi networkler oluşturarak, aralarında paslaşarak gerektiğinde silah bilgilerini paylaşarak, gerektiğinde hedefler üzerinde paylaşımda bulunarak, gerektiğinde ülkeler arası birbirlerine destek vererek, saklayarak, mühimmat desteği vererek çok daha farklı bir savaşa hazırlanıyor."
Avusturya, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde aşırı sağ partilerin de oyu yükselişte. Merkez sağ partilerin de yabancı karşıtı söylemleri sertleşiyor.
Eski Avrupa Parlamentosu Milletvekili Ozan Ceyhun:
"Geldiğimiz durum Almanya özelinde çok vahim. Mesele artık sadece Türklerin, Müslümanların, can ve mal güvenlikleri kaygısı değil, Alman demokrasinin tehdit altında olduğu kaygısını paylaşmak zorundayız."
5’i Türk 9 kişinin öldürüldüğü Hanau’daki son saldırı sonrası Almanya Başbakanı Merkel, "Irkçılık bir zehirdir, nefret de zehirdir. Bu zehir toplumumuzda vardır” dedi.
Ama görülüyor ki bu zehrin hem Almanya'dan hem de Avrupa’dan atılması için artık söylemlerden çok daha kapsamlı adımlar atılması gerekiyor.
Kamera: Deniz Kahraman