İsrail savaş uçaklarının her gün farklı bölgelere düzenlediği saldırılara, kışın zorlu şartları da eklenince Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin acıları katlanarak artıyor.
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi'nin verilerine göre, İsrail'in uyguladığı "kentleri imha" politikası, Gazze Şeridi'ndeki mahalleleri yerle bir ederek, bölgenin yüzde 86'sını yıktı.
Kuzeyi başta olmak üzere Gazze Şeridi'nde ambulans ve sivil savunma ekiplerinin ulaşımına izin verilmeyen bölgelerde cenazeler sokaklarda kalırken bazıları köpekler tarafından parçalanıyor.
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 45 bin 936'ya, yaralı sayısının da 109 bin 274'e yükseldiği kaydedildi. Bunlar dışında bölgede 11 bin 200 kayıp bulunuyor.
Gazze Şeridi'nde kısıtlı şekilde hizmet verebilen az sayıdaki hastanelere getirilen yaralılar kimi zaman anestezi olmaksızın ameliyat edildi, tedavi protokolleri kapsamında yalnızca hafif ağrı kesiciler verilebildi.
Gazze'deki Sağlık Bakanlığı, İsrail'in bölgeye yoğun saldırılar düzenlemesi, sınır kapılarını kontrol etmesi ve kapatması sonucunda temel ilaçların yüzde 60'ının, tıbbi sarf malzemelerinin de yüzde 83'ünün tükendiğini duyurdu.
Özellikle 27 Ekim 2023'te kara saldırılarının başlamasından bu yana çifte kuşatma altında yaşayan Gazze kentindeki hastanelerden, ağrı kesici eksiği nedeniyle acı çeken yaralıların inleme sesleri yükseliyor. Bu durum yaralıların ailelerinin yüreklerini parçalıyor.
Yaralıların bazıları ilaç almayı veya tedavi için bölge dışına gitmeyi beklerken son nefesini veriyor. Hastanelerde bölge dışına sevk edilmek için bekleyen 3 bin hasta ve 12 bin 650 yaralıdan onlarcası ölüm tehlikesiyle karşı karşıya.
İsrail ordusunun 15 ay boyunca sağlık sistemini de hedef almasıyla, bölgedeki 34 hastane, 80 sağlık merkezi ve 162 sağlık kuruluşu hizmet dışı kaldı. En az 136 ambulansın imha edilmesi nedeniyle yaralıların ve hastaların tıbbi hizmet alması önlendi.
Bölgede hayatta kalanlar ise Birleşmiş Milletler (BM) kurumlarınca "acımasızca" nitelendirilen İsrail bombardımanının geride bıraktığı dehşet manzaralarına tanık oluyor.
BM kurumlarının verilerine göre İsrail, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de 9 bin 973 katliam gerçekleştirdi. Bu saldırılarda hayatını kaybedenlerden çoğu çocuklara ve kadınlara ait cansız bedenlerin yüzde 70'i parçalanmış durumda.
Filistinliler, Gazze Şeridi'nde yakınının "tüm bedenini kefenle" defnedenleri "şanslı" olarak addediyor.
Son zamanlarda İsrail'in uyguladığı soykırımın şiddeti arttıkça Filistinliler, yakınlarından vefat edenlerin naaşlarına ait parçaları, naylon torbalarda toplayıp ve kefensiz gömer oldu.
Gazze Şeridi'nin pek çok bölgesinde defalarca göçe zorlanan Filistinliler, 7 Ekim 2023'ten bu yana yaşadıkları günlerin çoğunu bombardımandan ya da keskin nişancının hedefinden kaçarak; barınak, yiyecek ve su arayarak, hayatta kalma mücadelesi vererek geçirdi.
Kentlerin kuşatma altına alınması her zaman bölge sakinlerinin göçe zorlanmasıyla sonlanıyor. Filistinliler, zorunlu göç sırasında İsrail'in kurduğu kontrol noktalarından geçmek zorunda kalıyor.
Bu esnada aileler, kadın-erkek olarak ayrılıyor. Kadınlar, İsrail kontrol noktalarından geçerek başka bölgelere gönderilirken, saldırılar ve hastalık nedeniyle yolda ölümlerle mücadele ediyor, erkeklerin ise genelde alıkonulduktan sonra akıbetleri meçhul kalıyor.
Bu arada ayrılan aileler, bir daha birbirlerini görüp göremeyeceğini bilmeden gözleriyle son defa vedalaşıyor.
Ailelerinden ayrılmış şekilde İsrail askerlerinin açtığı ateş altında göçe devam eden Filistinli kadınlar, bu anları "kıyamet günü" olarak nitelendiriyor.
İsrail medyasında yer alan haberlere göre, Gazze'deki zorunlu göç ve etnik temizlik eylemleri, İsrail'in açıkça ifade etmediği planları dahilinde düzenleniyor. Bu planın, Gazze'nin yeniden işgali ve Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler için yerleşim birimleri kurulmasına ilişkin radikal İsraillilerin çağrısının gölgesinde, Gazze Şeridi'nin sakinlerinin bazı bölgelerden tahliye edilmesini kapsadığı belirtiliyor.
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi'nin verilerine göre, Gazze'deki soykırımın başlangıcından bu yana yaklaşık 2 milyonu zorla yerinden edilen Filistinlinin çoğu, İsrail ordusunun "güvenli insani bölge" olduğunu öne sürdüğü bölgelere yöneldi.
Sözde güvenli bölgeler, Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 10'una tekabül ediyor. Bu bölgelerin en bilineni, Han Yunus kentinin güneyinden Deyr Belah'ın kuzeyine kadar Akdeniz kıyısında uzanan Mevasi bölgesi.
Fakat, İsrail soykırımı sırasında, "güvenli" olduğu iddia edilen bu bölgeler de yoğun saldırılara maruz kaldı, yüzlerce zorla yerinden edilmiş Filistinli hayatını kaybetti ve yaralandı.
Hedef alınanlar ve yakınlarındaki çadırlarda kalanlar isabet eden şarapnel sonucu öldü yahut yaralandı; geride kalan sahneler ise korkunçtu.
Bu sahnelerden birinde çadırda çocuğunun yanında oturan ve onunla konuşan Filistinli bir kadın, birkaç saniye içinde çadıra isabet eden şarapnel nedeniyle parçalandı ve bedenini bulduklarında kafası yerinde yoktu.
İsrail bombardımanı nedeniyle çadırları ve barınma merkezlerinde yangın çıktı. Çadırlara sığınan Filistinlilerden bazıları dünyanın gözü önünde yanarak can verdi.
Hükümetin Medya Ofisi, 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'in 216 sığınma merkezini hedef aldığını aktardı.
İsrail'in geniş çaplı hasara yol açan saldırılarından sığınmak için yumuşak zeminli alanlara çadırlar kuran Filistinliler, burada da yağışlı havalarda çamur zeminde yaşam mücadelesi verdi.
İsrail soykırımında bombalama, açlık ve tehcir yollarında ölmekten kurtulanlardan bazıları, kış mevsiminin kendisini hissettirmesiyle soğuktan hayatını kaybetti.
İsrail saldırıları altındaki bölgede soğuk hava şartları nedeniyle 6'sı bebek, en az 7 kişi hayatını kaybetti.
UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, bu konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Gazzeli çocukların soğuk hava ve barınak eksikliği nedeniyle donarak öldüğünü" ifade etti.
Gazze Şeridi'nde devam eden kıtlık nedeniyle binlerce çocuk, akut yetersiz beslenme riskiyle de karşı karşıya.
BM'nin ağustos ayındaki raporuna göre, 2024 yılının başından söz konusu tarihe kadar, Gazze Şeridi'nde muayene edilen 240 bin çocuktan yaklaşık 15 bininin yetersiz beslenmeden muzdarip; bunların 2 bin 288'inin "ciddi akut" yetersiz beslenme seviyesinde olduğu kaydedildi.