Hitler Almanya’da 1933’te iktidara geldi, kanlı bir Nazi diktatörlüğü inşa etti.
On milyonlarca insanın ölümüne sebep olan bir dünya savaşı çıkardı, planlı soykırım yaptı; kadın, çocuk, bebek demedi, sivilleri kasıtlı olarak hedef aldı.
60 yıl önce dünyanın gözü önünde yaşanan bu katliamların, soykırımın bir benzerini bu sefer çağımızın Hitler'i olan Netanyahu gerçekleştiriyor.
Katil Netanyahu yönetimi, 7 Ekim'de Gazze'ye başlattığı saldırıları aynı soykırım mantığıyla sürdürüyor; Filistinlileri gittikleri hastanede, sığındıkları mülteci kampında dahi vurmaya devam ediyor, doğmamış çocukları bile katlediyor.
Filistin topraklarındaki gasp genişletilmeye, insani yardım girişleri engellenmeye devam ediliyor, İsrail apaçık savaş suçları işliyor ve insan haklarını ihlal ediyor.
Hitler'in izinden giden Netanyahu'yu da bu soykırımcı tavrından dolayı benzer bir son bekliyor.
Tarihin gördüğü en büyük katliamlardan birini gerçekleştiren Hitler, savaşın son günlerinde güvenli yer olarak gördüğü yer altındaki bir karargaha sığındı. Berlin kuşatmasının da kaybedilmesi üzerine yakalanıp hesap vereceğini anlayınca intihar etti. Siyanür içip kafasına bir el ateş etti.
Böylelikle milyonlarca insanın ölmesine sebep olan soykırımcının hayatı bir yer altı sığınağında son buldu.
Hitler'in intiharı sonrasında ise, Nazi yöneticileri de Nürnberg Mahkemelerinde hesap verdi, yargılandı.
Bugün de benzer bir durum söz konusu.
İsrail, Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım suçu ile yargılanıyor.
Türkiye'nin de aralarında olduğu birçok ülke bu davaya müdahil olma kararı aldı.
Soykırımcı Netanyahu için de Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde benzer bir süreç işliyor.
Mahkemenin başsavcısı Netanyahu'nun yakalanması için başvurdu.