Bosna Savaşı sırasında 15 yaşında olan Mirza Basic, 1992 ve 1995 yılları arasındaki Bosna Savaşı sırasında yaşadıklarını anlattı.
Srebrenitsa'daki soykırımdan kaçmak için babası Adem ve 22 yaşındaki ağabeyi Midhat ile yola çıktıklarını belirten Basic, yolculuk sırasında önce babasından sonra da ağabeyinden ayrı düştüğünü söyledi. 28 gün yürüdükten sonra 7 Ağustos'ta Kladanj bölgesine ulaşmayı başardığını kaydeden Basic, cesetlerin arasında uyuduğu, kalem yerine tüfek tuttuğu günleri hatırladıkça aynı acıyı duyduğunu ifade etti.
Önce annesi ve kız kardeşiyle Potoçari'deki BM Üssü'ne gitmek üzere yola çıktığını dile getiren Basic, yolda karşılaştıkları insanların üsse gitmek için yaşının büyük olduğunu söylemeleri üzerine annesinden ayrılıp Susnjari bölgesinde babası ve ağabeyine katıldığını hatırlattı.
Basic, "İki metre yürüyüp sonra duruyorduk. Susnjari köyünden Jaglici köyüne ulaşmak için gece boyunca yürüdük. Yürüdüğümüz yol o kadar dardı ki tek kişilik sıra halinde ilerleyebiliyorduk. Yolun dört bir yanına mayın döşenmişti. Bu da binlerce kişilik grubun hızlı ilerlemesine engel oluyordu." dedi.
Mayın tarlalarından geçerken Sırp askerlerin de havan toplarıyla ateş açtığını anımsatan Basic, "Kaçarken yakınımıza bir yere havan topunun düştüğünü gördüm. Öyle bir anda düşünmek için pek vaktiniz olmuyor. Bir kaçıp bir saklanıyorsunuz, sonra saklandığınız yerden çıkıp tekrar koşmaya başlıyorsunuz. Tüm bunlar olurken ateş etmeye devam ediyorlar." şeklinde konuştu.
Karanlığın içinde saklandıkları yerden havada uçuşan mermilerin parıltısını gördüklerini söyleyen Basic, "Grup, hangi yöne ilerleyeceğimiz konusunda fikir ayrılığına düşmüştü. Bazıları bir yöne gitmek istiyor diğerleri de o yönde ilerlemeleri durumunda düşman askerlerinin bulunduğu Kravice bölgesine gideceklerine inanıyordu. Çünkü insanları yanlış yönlendirip, düşmanın ayağına götürmeyi hedefleyen köstebekler de vardı. Bunlar, zaman zaman gruptaki insanları katlediyor ya da ölmelerine vesile oluyordu." ifadelerini kullandı.
Birbirlerini kaybetmemeleri için babalarının ağabeyiyle kendisine yanından ayrılmamalarını tembihlediğini anlatan Basic, "Sırplar o sırada saldırıya geçti. Ağabeyim ve ben korkup çalılıklara saklandık. Babamdan ayrı düştük. Ağabeyim, sessiz durmamı ve hareket etmememi söyledi. Tüm geceyi çalılıkta geçirdik. Gece, sonsuzluk kadar uzun sürmüştü." dedi.
Çetniklerin yakaladıkları Boşnaklardan kendilerini tanıtmalarını istediklerini ifade eden Basic, "Boşnakların verdikleri cevaplara inanmayıp iç çamaşırlarını indirterek sünnet olup olmadıklarını kontrol ediyorlardı. Ardından ateş ettiklerini duyuyorduk." diye konuştu.
"Hayatta olmamayı tercih ederdim"
Saklandıkları yerden yaralıların iniltilerini işittiklerini anlatan Basic, "Sırplar, tekrar ateş ederek yaralıları öldürdü. Ağabeyim, bir yerlerden bir bomba bulmuştu. Bombayı patlatıp ikimizi de öldürmesini istedim. Gelip bize de aynı şeyleri yapacakları anı beklemekten yorulmuştum. Birilerine yakalanmaktan korktuğumuz için yerimizden kıpırdayamıyorduk. Gün ağarıyordu. O an hayatta olmamayı tercih ederdim. Sabaha karşı saklandığımız yerden çıkıp daha önce hareket ettiğimiz güzergaha dönmeye karar verdik. Kalkıp koşmaya başladım. Bir an olsun arkama bakmadım. Bir süre sonra yalnız olduğumu fark ettim. Ağabeyim mi bana yetişemedi yoksa ben mi yanlış yola saptım bilmiyorum. Bu, ağabeyimi son görüşüm oldu." dedi.
Yolda öldürülmüş bir çifte rastladığını anlatan Basic, "Adamın elindeki tüfeği aldım. Tüfek kullanmasını bilmem ancak elimde silah olursa kendimi daha güvende hissederim diye düşündüm." ifadelerini kullandı.
Tek başına ormanda ilerlerken birilerinin av tüfeğiyle yolunu keserek "Teslim ol!" diye bağırdığını anımsayan Basic, yolunu kesenlerin Boşnak olduklarını anlayınca yola birlikte devam ettiklerini ve 40 kişilik yeni bir grup oluşturduklarını söyledi.
"Cesetlerin arasında uyuduk"
Basic, sözlerine şöyle devam etti:
"Bir süre sonra civardaki ormanlarda 60 günden fazla kalan Muhizin Omerovic ile karşılaştık. Omerovic'in bir tepeye tırmanarak bulunduğumuz yerin neresi olduğunu tahmin etti ve güvenli bölgeye ulaşmak için ilerlememiz gereken güzergahı belirledi. Omerovic, bana 'Benimle geliyorsun. Benim sonum ne olursa seninki de aynı olur' dedi. Sözleri benim için umut kaynağı oldu."
Ormanda ilerledikleri sırada mayına basıp bacağını kaybetmiş 17 yaşında bir gençle karşılaştıklarını söyleyen Basic, bunu savaşta karşılaştığı en korkunç manzaralardan biri olarak nitelendirdi. Yaralı çocuğun kendilerinden yardım istediğini söyleyen Basic, "Onu yardım gelene beklemesi için olduğu yerde bıraktık. Birkaç gün sonra aynı bölgeye döndüğümüzde bulduğu bombayla intihar ettiğini gördük. Cesetlerin arasında uyuduğumuz günleri hatırlıyorum." dedi.
Farklı bir gruptan babasının ağabeyiyle kendisini aradığını öğrendiğini söyleyen Basic, şunları söyledi:
"Beni babamın bulunduğu köye götürdüler. Köyde 21 günlük aradan sonra ilk kez babamla karşılaştım. Babam, güvenli bölgeye ilk ulaşanlar arasındaydı. Anneme çocuklarını kaybettiğini söylemekten çekindiği için geri dönüp bizi aramaya koyulmuştu. Birkaç gün o köyde kaldıktan sonra Baljkovici'e ulaşmak için tekrar yola çıktık. O an dünyanın dört bir yanındaki yaşıtlarımın ne yaptığını düşündüm. Acaba bizden haberleri var mıydı? Benim başıma gelenleri biliyorlar mıydı? Korku filmlerini aratmayan bir ortamda katillerden kaçan bir çocuğun varlığından haberleri var mıydı? diye düşündüm."
Abisi Midhat'tan bir daha haber alamadıklarını, cesedini de bulamadıklarını belirten Basic, yaşadığı korkunç anıları bugüne kadar kimseye anlatmadığını sözlerine ekledi.