29 Eylül'de sona eren çeyrekte, küresel satışlar yüzde 7 geriledi. ABD'de bu düşüş yüzde 6 iken, Çin'de yüzde 14'e kadar ulaştı.
Bu olumsuz tablo karşısında Starbucks, yıl sonuna kadar olan mali hedeflerini askıya aldı.
Bu gelişme, Çarşamba günü hisselerde yüzde 5'e yakın bir kayba yol açtı. Niccol, mali performansın şirkette köklü bir strateji değişikliğinin gerektiğini açıkça ortaya koyduğunu söyledi.
Göreve başlamasının ardından geçen yaklaşık bir ayda tespit ettiği başlıca sorunlar arasında, aşırı karmaşık menü, mağazalardaki personel yetersizliği ve içecek ile yiyeceklerin fiyatlandırması yer alıyor.
Ancak esas sorun, boykot edilmesi.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları nedeniyle protesto ve boykot kampanyalarıyla karşı karşıya kalan şirketlerden biri olan Starbucks'ın finansal sonuçları, son üç çeyrekte olumsuz etkilenmişti.
Kahve zinciri, geçen yıl ekim-aralık döneminde, kısmen Orta Doğu'daki mağazalardaki satışların olumsuz etkilenmesi nedeniyle yıllık satış tahminini aşağıya çekmişti.
Şirketin geliri, ocak-mart döneminde yüzde 2 azılırken, küresel satışları yüzde 4 azalışla 2020 sonunda bu yana ilk düşüşünü kaydetmişti.
Starbucks, nisan-haziran döneminde de küresel satışlarının yüzde 3 gerilediğini bildirmişti.
Yeni CEO'nun yaptığı en büyük değişikliklerden biri, pazarlama stratejisini yeniden şekillendirmek oldu. Starbucks, son dönemde el yapımı kahve içeceklerinin ses ve görselliğine odaklanan ASMR benzeri reklam kampanyaları başlattı.
Ayrıca, sadakat programı üyelerine yönelik pazarlamadan genel müşteri kitlesine yönelik reklamlara geçiş yaptı.
Niccol, Starbucks’ın her zaman insanların bir araya geldiği bir yer olduğunu vurguladı ve mağazaların, müşterilerin bir topluluk kahvehanesinden beklediği hizmetleri sunmasını sağlamak için yeniden gözden geçirildiğini belirtti.
Niccol’un, Starbucks'ı yeniden "topluluk kahvehanesi" ruhuna döndürmek istediği ve bu yaklaşımın şirketin büyümesinde önemli bir rol oynayacağı düşünülüyor.
Starbucks, tam mali raporunu 30 Ekim'de açıklayacak.