2011'in mart ayında Suriye'de patlak veren Beşşar Esed rejimi karşıtı protestoların üzerinden tam 11 yıl geçti.
Ülkenin güneyindeki Dera kentinde bir grup öğrencinin okul duvarına "Ey doktor (Beşşar Esed), şimdi sıra sana geldi" yazmasından sonra öğrencilerin bazılarının maruz kaldığı işkence sonucu hayatını kaybetmesi, ülkede öfke patlamasına neden oldu.
O zamandan bu zamana, kimi işkenceyle, kimi kimyasal saldırıyla, kimi de terör yüzünden yüz binlerce insan yaşamını yitirdi.
Rejimin tutukladığı sayısız insandan hala haber alınamıyor.
Savaş mağduru çocuklar
Savaşın en büyük mağduru ise çocuklar oldu. Aileleri saldırılarda ölen on binlerce çocuk, göçmen durumuna düştü.
Çocuklar, zorlu koşullar altında yaşam mücadelesi veriyor.
Göçmenlere destek Türkiye'den
Türkiye, 2011'de başlayan iç savaş sonrasında vatanlarını terk etmek zorunda kalan Suriyelilere 11 yıldır kucak açıyor.
Batılı ülkeler, göçmen sorununa sırt çevirirken, 3 milyon 600 binden fazla Suriyeli, Türkiye'de hayata tutunuyor.
Türkiye'nin başarılı operasyonları
Türkiye, Suriye sınırındaki terör planlarını Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatları ile bozdu.
Terör örgütü PKK/YPG'nin, hem Türkiye'deki hem de Suriye'nin kuzeyindeki terör saldırılarına ket vuruldu.
İdlib'e sürüklenen milyonlarca Suriyelinin göç etmesinin önüne geçildi.
Halkına karşı kimyasal silah kullanan Esed rejimi
Muhaliflerin 2013 yılında başkent Şam'ın çevresindeki kırsal bölgelerde güçlenmesine engel olamayan Esed rejimi, çareyi kimyasal silahı kullanmakta buldu. Ağustos 2013'te yüksek sivil nüfusu barındıran Doğu Guta'yı hedef alan kimyasal silah saldırısında aralarında kadın ve çocukların da olduğu 1400'e yakın sivil katledildi.
ABD’nin 'kırmızı çizgi' olarak ilan ettiği kimyasal silahın kullanımına karşı adım atmaması ise Esed'i daha da cesaretlendirdi. Esed rejimi daha sonraki yıllarda sık sık kimyasal silahı halkına karşı kullanmaktan çekinmedi.
Sahadaki aktörler değişiyor
Suriye'deki aktörler yıllar içinde değişti. DEAŞ zamanla etkisini yitirdi.
Terör örgütü PKK/YPG'nin arkasında olan bazı ülkeler somut desteği azalttı, BAE gibi ülkeler paralı asker göndermeye başladı.
Cenevre, Astana ve Soçi süreçleri siyasi çözüm üretemedi
Suriye savaşını sona erdirmek amacıyla 2012 yılında Cenevre kentinde düzenlenen konferansla başlayan siyasi çözüm çabaları bugüne dek meyvesini veremedi. Sahada değişen güç dengesiyle bir ileri bir geri giden Cenevre sürecinin yanına Ocak 2017'de bir de Astana süreci eklendi.
Rusya, Türkiye ve İran'ın da garantör olarak katıldığı süreç siyasi boyuttan çok askeri boyuta odaklandı. Suriye'de kanın durması için ateşkes ilan edilirken muhaliflerin kontrolünde 4 kısım çatışmasızlık bölgesi ilan edildi.
Ancak ateşkes anlaşmasına bağlı kalmayan Esed rejimi bu çatışmasızlık bölgelerini kimi bombalamakla kimi yerel anlaşmalarla tek tek kontrolüne geçirdi. Geride sadece İdlib bölgesi ve Türkiye'nin operasyonlarıyla terör örgütlerinden temizlenen Suriye'nin kuzeyinde bir şerit muhaliflerin elinde kaldı.
Türkiye, Rusya ve İran çözülemeyen Suriye sorununu ele almak ve bu konuda bazı noktalarda uzlaşma sağlamak için Astana'da başlatılan süreci Soçi'de sürdürdü.