Fatma Yusuf 8 yaşında, 3 kardeşi var. Fatma, çocukluğuna geç kavuşmuş binlerce Suriyeliden sadece biri. Birkaç yıl önce Azez’de değil sokağa çıkmak, nefes almak bile imkansızdı.
“Ümit ederdim ki benim bir okulum olsun. Boyama kalemlerim olsun her çocuğun olduğu gibi. Allah’a şükür şimdi oyuncakları da açtılar, okulları açtılar. Yollarda kalmayalım diye bizim için her şeyi açtılar ve şimdi çocukluğumuzu daha iyi yaşamak istiyoruz. Türk kardeşlerimiz bizim için her şeyi yaptı. Parklarımızı, hastaneleri, evlerimizi, her şeyi yaptılar. Allah Erdoğan amcayı korusun ve başımızdan eksik etmesin.”
Fatma okulundayken Azez’de gün akıyor. Kalabalık caddeler, korkmadan dolaşan insanlar... Bir şehri şehir yapan tüm sesler duyuluyor. Fatma, gönlünce gezebilsin diye şehrin gerçek sahipleri asayişi sağlıyor.
"Babam beni ilk defa parka getirdiğinde 7 yaşındaydım"
Kimi çocuklar için kolay ulaşılabilir olduğunu düşündüğü oyuncaklar, onun kahkahalar atmasına yetiyor.
"Babam beni ilk defa parka getirdiğinde 7 yaşındaydım. Türk kardeşlerimiz buradaydı. Türk bayrağını açmışlardı. Ben ve kardeşlerim gelip rahatça parkta oynadık ve eğlendik. Gelecekte öğretmen olmak istiyorum. Çocuklara okuma yazma öğretmek istiyorum ve geleceklerinin daha iyi olmasını sağlamak istiyorum. Allah’ım sen bizi bir daha bizi çocukluğumuzdan mahrum etme."
Bir çocuk ne ister? Renkli bir şehir, yaşıtlarıyla gülmek, oynamaktan yorulmak, babasına çikolata istediğinde seslenmek. Bu topraklarda yaşayan çocukların kaybettikleri en önemli şey çocuklukları.
Fatma, parkta saatler geçirse de ayrılırken gözü hep oyuncaklarda. Büyüyüp güzel bireyler yetiştiren bir öğretmen olsa da geç bulduğu bu renkleri hep çok sevecek.
Haber: Damla Erikan
Kamera: Altan Ayhan