ABD tarihinin en sıra dışı başkanlarından Donald Trump'ın Oval Ofis'teki ilk ayına, nüfusunun çoğunluğu Müslüman 7 ülke vatandaşlarına vize yasağı, Meksika sınırına duvar örülmesi kararı, medya ile "şiddetli geçimsizlik" ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn'in istifası gibi olaylar damga vurdu.
Beyaz Saray'daki başkanlık koltuğunu 20 Ocak'ta devralan Trump, attığı her adım, söylediği her söz, imzaladığı tartışmalı kararnameler, ana akım medyanın önemli bölümüyle girdiği "mücadele" ve ilk ayında verdiği iki önemli fire ile gündemin bir numaralı ismi oldu.
Özellikle nüfusunun çoğunluğu Müslüman 7 ülke vatandaşlarına 3 ay boyunca vize yasağı öngören ve kısa bir süre sonra federal bir yargıç tarafından yürütmesi durdurulan kararnamesi büyük tartışmalara neden olan Trump, sağ kolu sayılabilecek isimlerden Flynn'in istifasıyla da yara aldı.
Ülke ekonomisini ilgilendiren çok sayıda karara da imza atan Trump, ilk ayında 4 yabancı devlet temsilcisini Beyaz Saray'da ağırladı, birçoğuyla da telefon görüşmeleri yaptı.
Başkanlık kararnameleri ve vize yasağı
İlk ayında 24 başkanlık kararnamesine imza atan Trump, en çok da 27 Ocak'ta vize yasağı öngören kararnamesiyle tartışıldı. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Suriye, Irak, İran, Libya, Sudan, Yemen ve Somali vatandaşlarına 3 ay boyunca ABD kapılarını kapatan kararname, ikinci bir talimata kadar Suriyeli mültecilerin kabulünü durduruyor, ABD'nin Mülteci Programını ise 4 aylığına askıya alıyordu.
Her ne kadar Trump'ın kararnamesi federal bir yargıç tarafından durdurulmuş ve temyiz mahkemesi de aynı yönde karar almış olsa da Trump'ın benzer bir kararname ile aynı adımı tekrar atmak istediği belirtiliyor.
Aynı günlerde Meksika sınırına duvar örülmesini öngören bir başkanlık kararnamesine de imza atan Trump, kampanya döneminden bu yana tartışmalara neden olan vaadini yerine getirmek için ilk somut adımı atmış oldu.
Meksika yönetimi ile duvarın finansmanı konusunda ciddi anlaşmazlıklar yaşayan Trump, 15 milyar doları bulması beklenen duvarın maliyetinin Meksika tarafından karşılanacağını her fırsatta dile getirdi. Bunu kesinlikle kabul etmeyeceklerini kaydeden Meksika Devlet Başkanı Enrique Pena Nieto ise başkent Washington'da yapılması planlanan Trump görüşmesine katılmayacağını açıkladı.
ABD'yi Trans-Pasifik İşbirliği Anlaşmasından (TPP) geri çeken, Obamacare sağlık reformunun iptaline kapı açan, çok sayıda ekonomik ve finansal regülasyonu düzenleyen kararnameler de Trump'ın ilk ayındaki önemli imzaları oldu.
Medya ile sular durulmadı
Başkanlık için yarışacağını ilk açıkladığında medyanın hiç şans vermediği Trump'ın, yine ana akım Amerikan medyasının "favorisi" konumundaki Demokrat Hillary Clinton'ı geçerek başkanlık koltuğuna oturması, Washington'daki havayı hızla soğuttu.
Birçok konudaki icraat ve açıklamaları ciddi şekilde medyanın eleştirisine maruz kalan Trump, sosyal medya hesabı üzerinden isim vererek bu medya kuruluşlarını karşısına alınca kavganın boyutu daha da büyüdü. İlk ayında günlük ortalama 6 tweet atan Trump, bunların çoğunda Amerikan medyasını hedef aldı.
Yemin törenine katılan kalabalığın miktarı ile ilgili tartışma, Trump ile ana akım Amerikan medyası arasındaki "yalan haber" tartışmasının fitilini ateşledi. Trump'ın "yalan haber yazıyorlar" diyerek hedef gösterdiği medya kuruluşları da benzer haberler yapmaya devam etti.
"Artık Beyaz Saray'ı yönetemeyecekler" diyen Trump ile bugüne kadar son derece etkin olan medya arasındaki gerginliğin kısa vadede durulması beklenmiyor.
Flynn'in istifası
Trump'ın en yakınındaki isimlerden eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn'in "Washington'daki Rus Büyükelçi ile görüşmesi" kapsamında başlayan tartışmaların büyümesi ve Başkan Yardımcısı Mike Pence'i yanıltmış olduğu iddiası, Trump yönetimine pahalıya mal oldu.
Trump'ın isteği doğrulusunda istifa ettiği bildirilen Flynn, ABD tarihinde görevinden en kısa sürede ayrılan ulusal güvenlik danışmanlarından biri oldu.
Çalışma Bakanı adayı Andrew Puzder'in yoğun baskılara dayanamayıp adaylıktan çekildiğini açıklamasıyla Trump yönetimi, ilk ayında iki önemli fire vermiş oldu.
Beyaz Saray'ın 4 konuğu
Trump ilk yabancı devlet temsilcisi olarak 27 Ocak'ta İngiltere Başbakanı Theresa May'i Beyaz Saray'da konuk etti. Trump, 10 Şubat'ta Japonya Başbakanı Şinzo Abe'yi, 13 Şubat'ta Kanada Başbakanı Justin Trudeau'yu ve 15 Şubat'ta da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu ağırladı.
Trump'ın, May ile görüşmesinde göçmen yasağı konusundaki farklılık ortak basın toplantısına yansırken Netanyahu görüşmesinde de "yeni yerleşim yerlerini durdurun" çağrısı dikkat çekti. Ayrıca yine Netanyahu ile ortak basın toplantısında Trump ilk kez "iki devletli çözümden" farklı bir çözümü de kabul edebileceğini net bir dille açıkladı.
Beyaz Saray ağırladığı konuklar dışında Trump, ilk 1 aylık süreçte yabancı devlet ve hükümet başkanları düzeyinde 29 telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
8 Şubat'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Trump arasındaki 45 dakikalık telefon görüşmesinde, iki ülkenin DEAŞ'a karşı ortak mücadelesine vurgu yapıldı.
Trump'ın en çok konuşulan telefon görüşmesi ise Avustralya Başbakanı Malcolm Turnbull ile yaptığı görüşme oldu. Turnbull'a, "Şimdiye kadarki en kötü telefon görüşmem buydu." dediği iddia edilen Trump'ın, Obama döneminde iki ülke arasında yapılan bir mülteci anlaşması dolayısıyla Avustralya Başbakanı'na yüklendiği ve görüşmenin tatsız bir havada geçtiği medyaya yansıdı.
14 kabine üyesi onaylandı, 9'u bekliyor
İlk ayında Trump'ın başını en çok ağrıtan konulardan biri de kabine üyelerinin Senatodaki onaylanma süreçlerinin oldukça yavaş gerçekleşmesiydi. Önceki birçok başkanın aksine Trump, kabine üyelerinin sadece 14'üne Senatodan onay alabildi. Çalışma Bakanı adayı Andrew Puzder ise yoğun baskı üzerine adaylıktan çekildi, yerine Alexander Acosta aday gösterildi.
İkisi de asker kökenli olan Savunma Bakanı James Mattis ile İç Güvenlik Bakanı John Kelly, diğerlerine oranla görece hızlı onay alırken Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Adalet Bakanı Jeff Sessions ve Eğitim Bakanı Betsy DeVos uzun tartışmalar sonucunda Senatoda onaylanabildi.
Ekonomi yönetimiyle ilgili bazı bakan adayları hala onay bekleyen Trump, Senatodaki Demokratları "hükümeti kilitlemeye çalışmakla" suçluyor.
Trump, Yüksek Mahkeme'deki boş sandalye için de Neil Gorsuch'u aday gösterdi. Henüz 49 yaşında olan Gorsuch'un muhafazakar kimliğinin yanı sıra Trump'la olan ilişkisinin de kararlarına nasıl yansıyacağı şimdiden kamuoyunun gündemini meşgul ediyor