Avrupa liderleri arasında adından sıkça bahsettiren bir isim çok görünmüyor. Ancak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hem bazı çıkışları hem de hareketleriyle gündem olmayı daha çok başaran bir lider.
Son olarak gündem yaratan açıklaması ise Ukrayna savaşıyla ilgili oldu. Daha önce Rusya'nın, Ukrayna savaşını kazanmaması için her şeyi yapacaklarını ifade eden Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Ukrayna'ya askeri personel gönderme önerisinde bulundu.
Üstelik, ABD, Almanya, İngiltere ve İtalya gibi birçok ülke asker desteği vermeyeceklerini ifade etmişti. Macron'un açıklaması sonrası Batı kanadından gelen söylemler bu tavrın süreceğini gösterdi. Macron önerisine güçlü bir destek bulamadı.
Bu önerinin ardından Rusya tarafından ise hayli sert tepkiler geldi. Kremlin, “Batı, Ukrayna'ya asker gönderirse NATO-Rusya çatışmasının yaşanması kaçınılmaz” mesajını verdi.
Putin’den nükleer tehdidi
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yıllık ulusa sesleniş konuşmasının başında Macron'un açıklamalarına isim vermeden değindi ve Batı'yı Rusya'yı bir silah yarışına zorlamakla itham etti. Moskova'nın stratejik nükleer kuvvetlerinin kullanılmaya hazır olduğunu, ancak küresel bir nükleer savaşın medeniyeti yok edeceğinin de altını çizdi.
Putin, "Onların da kendi topraklarındaki hedefleri vurabilecek silahlarımız olduğunu anlamaları gerekiyor" diyerek niyetlerinin ciddiyetini bir kez daha vurguladı.
Söz konusu konuşmadan birkaç gün sonra ise Rusya Savunma Bakanlığı gösteriş niteliğinde bir adım attı. Nükleer kapasiteli kıtalararası balistik füze "Yars"ın deneme fırlatışının gerçekleştirdi.
Putin'in en yakınların biri olan Aleksandr Dugin de sessiz kalmadı. Dugin, “Yeni bir dünya düzeninin oluşum aşamasındayız. Bu süreç sıcak çatışmalara sahne oluyor. En kötüsü ise bizim şu an nükleer savaş riskiyle karşı karşıya olmamız. Her geçen gün de maalesef bu tehlikeye bir adım daha yaklaşıyoruz” dedi.
Macron geri adım attı
Sert tepkilerin ardından Macron söylem değiştirdi. Çek basınına yaptığı açıklamada, Fransa'nın yakın gelecekte Ukrayna'ya askeri personel göndermeyi düşünmediğini belirterek, "Bu, yakın gelecekte Ukrayna'ya Fransız birlikleri göndermeyi düşündüğümüz anlamına gelmiyor, ancak bir tartışma başlattığımız ve özellikle Ukrayna topraklarında Ukrayna'yı desteklemek için yapılabilecek her şeyi düşündüğümüz anlamına geliyor" ifadelerini kullandı.
Peki Macron neden bu öneriyi sundu? Fransa iç siyasetinde dahi tepki gören asker gönderme önerisinin perde arkasında ne var? Macron’un söylemleri Ukrayna’ya fayda mı sağlıyor, zarar mı veriyor? Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Furkan Kaya ile bu soruların cevaplarını konuştuk.
“Macron’un karşılık bulmayacağı önceden tahmin ediliyordu”
Dr. Kaya, öncelikle, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Ukrayna’ya asker gönderme önerisinin, Üçüncü Dünya Savaşı senaryolarının oluşmasına ve savaşın her an başlayabilecek bir konjonktürünün yaratılmasına neden olabileceğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Macron'un bu önerisi, birçok Avrupa ülkesinin tepkisine neden oldu. Almanya ve İngiltere gibi ülkeler, askeri destek vermeyeceklerini açıkladılar. Çünkü Ukrayna'daki savaşın kazananının olmayacağı ve uzadıkça Batı Avrupa ülkelerinin ekonomik ve sosyolojik açıdan büyük problemlerle karşılaşacağı düşünülüyordu. Bu durum, ambargolar nedeniyle Rusya'yla enerji sıkıntısı yaşayan Batı Avrupa ülkelerine yansıdı. Macron'un çıkışının karşılık bulmayacağı önceden tahmin ediliyordu.”
Peki bu çıkışın nedeni neydi?
Kaya, Macron’un Ukrayna’ya asker gönderme önerisinin aslında Trump döneminde konuşulanlar nedeniyle olduğunu belirtiyor. Trump’ın Avrupa’ya kendi güvenlik startejilerini oluşturmaları yönündeki konuşmalarını hatırlatıyor ve şöyle devam ediyor:
Bu çıkışın nedeni, Trump döneminde NATO'nun öneminin azalmasıyla ilgiliydi. Trump, Avrupa'nın kendi ordusunu kurması gerektiğini savunmuştu. Almanya Başbakanı Angela Merkel de benzer bir görüşe sahipti. Bu durum, Alman-Fransız iş birliğinin, NATO'nun Avrupa üzerindeki etkisini zayıflatabileceği ihtimalini ortaya çıkarıyordu. Trump, Macron'a karşı çıkarak onu küçümsemişti. Ukrayna savaşı başladıktan sonra NATO'nun Batı Avrupa'daki konsolidasyonunu sağlaması, Rusya'nın ilerleyişini durdurmasına yardımcı oldu. Ancak Rus ilerleyişi devam ediyor ve Ukrayna'daki savaş daha da kanlı hale gelebilir. Bu durum, jeopolitik bir fırtına yaratabilir ve Ukrayna halkı da bu süreçten zarar görüyor.
Bu noktada, ABD seçimlerinin yaklaşmasıyla Trump’ın yeniden başkan olma ihtimali de söz konusu. Böyle bir durumda Avrupa’dan bu tür açıklamaların gelmesinin Rusya’nın hamlelerine daha fazla fırsat verebileceği de düşünülüyor.
“Savaş daha şiddetli hale gelebilir”
Kaya, Rusya’nın ilerleyişinin de sürdüğünü ve Ukrayna’yı sıkıştırabileceğini ifade ediyor. Avrupa’yla restleşen Rusya’nın çatışmalarda şiddeti artırabileceğine işaret ediyor.
“Ukrayna'nın Karadeniz'den koparılmasıyla beraber bir kara ülkesi haline getirilmesiyle birlikte Ruslar çok büyük bir ilerleyiş kaydedecektir. Bu durumun Karadeniz dengesi ve barış açısından son derece tehlikeli olabileceğini söylemiştim. Şimdi bu ihtimal oluştu. Yani bir taraftan bu asker gönderme teklifi ve Almanya'da çıkan ses kaydı yani Alman komutanların özellikle Kırım Köprüsü’nün bombalanması üzerine yapılan görüşmelerin sızdırılması, Almanya ile Rusya'yı karşı karşıya savaş pozisyonuna kadar getirebilecek bir durumu oluşturdu. Yani karşılıklı bir meydan okuma var ve Ukrayna savaşı aslında daha kanlı ve daha şiddetli bir sürece doğru da ilerleyebilir gibi gözüküyor.”