Terör örgütü PKK/YPG, Suriye’nin kuzeydoğusunda önemli bir toprak parçasını 2017’den beri işgal altından tutuyor. Enerji kaynaklarının varlığı ve verimli tarım arazileri nedeniyle bölge için “Faydalı Suriye” tanımlaması yapılıyor.
İşgal altındaki bölge, Rakka ve Haseke illerinin tamamı ile Halep'in bir kısmını ve Deyrizor'un kuzeyini kapsıyor. DEAŞ bahanesiyle bölgede birçok ABD askeri üssü bulunuyor.
Zaman zaman Irak'ın kuzeyinden bu bölgeye askeri sevkiyatlar yapılıyor. Washington, Türkiye’nin tüm uyarılarına rağmen terör örgütüne nitelikli askeri eğitim, ileri teknoloji ve ağır askeri ekipman sağlamaktan geri durmuyor. Örgüt ise bölge üzerindeki işgalini güçlendirmek için aralıksız çabalıyor.
ABD’nin koruma şemsiyesi altındaki terör örgütü bir süredir bu bölgelerde sözde özerk yapı kurma yönünde adımlar atıyor.
Suriye halkı PKK/YPG'ye karşı ayakta. Terör örgütünün sözde seçim girişimine tepki gösteriliyor. pic.twitter.com/afKAfBe1bQ
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) June 5, 2024
Örgüt, 13 Aralık 2023'te açıkladığı sözde "Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimine İlişkin Toplumsal Sözleşme" olarak tanımladığı çerçeveden hareketle sözde yerel seçimler düzenlemeyi planlıyor.
Bu sözde sözleşmede terör örgütü işgali altındaki bölgeleri 7 kısımda ele alıyor: Cezire, Deyrizor, Rakka, Fırat, Tabka, Münbiç, Afrin (Şehba).
Terör örgütü PKK/YPG, DEAŞ bahanesiyle işgal ettiği bölgelerde zorla silah altına alma, para toplama ve sözde mahkemelerle ceza verme yoluyla halkı baskı altında tutmaya çalışıyor. Öyle ki, zaman zaman bölgede çoğunluk nüfusu oluşturan Arap aşiretlerle terör örgütü arasında çatışmalar yaşanıyor.
Öyle ki, geçtiğimiz aylarda aşiretler ile çıkan çatışmalar ancak ABD’nin arabuluculuğu ile durdurulabilmişti. Esasen terör örgütü, Arap aşiretlere, kurduğu sözde yapı içerisinde görevler vererek kendisine bağlamaya çalışıyor.
Örgüt, siyasi ve askeri kırılganlığa rağmen kendisine alan açtığını düşündüğü bölgesel konjonktürü kullanmak istiyor.
Öte yandan sözde seçimlerin yapılacağı bölge ilk önce terör örgütü DEAŞ daha sonra ise PKK/YPG işgali altında kaldığı için büyük demografik değişimlere sahne oldu. Bölgedeki Arap ve Türkmen nüfus büyük oranda yer değiştirdi.
Demografik değişim açık, şeffaf ve gerçek seçimler için oldukça önemli. Bilindiği üzere, Irak'ın Kerkük kentinde uzun bir süre yerel seçimler "dışarıdan göç ettirenlerin etkisi" nedeniyle yapılamamıştı. Irak Parlamentosu'nun seçmen kütüklerinde yaptığı düzenlemeyle seçimlere gidilebilmişti.
Diğer taraftan terör örgütüne muhalif Kürt gruplar, siyasi partiler dahi yaşama şansı bulamıyor. Suriyeli Kürtlerin önemli bir kısmı zaten demokratik bulmadıkları sözde seçimlerin, bölge dışı aktörlerin ajandasından ibaret olduğunu ifade ediyor.
Terör örgütünün sözde seçim oyunu, başta Birleşmiş Milletler’in (BM) oy birliği ile aldığı 2224 nolu kararı başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluşun aldığı kararlara da aykırı.
Türkiye, terör örgütünün işgali altındaki bölgelerde düzenlemeyi planladığı seçimlerin gayri meşru olduğunu, Suriye toprak bütünlüğüyle çeliştiğini ve Suriye topraklarının bölünmesine hazırlık niteliğinde olduğunu düşünüyor.
Öte yandan Türkiye terör örgütünün sözde seçimlerle kendisine meşruiyet kazandırmaya çalıştığını belirtiyor. Bu meşruiyet çabasını, sözde tanınma yolunda atılan adımın öncüsü olarak kabul ediyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütünün sözde yerel seçim oyununa tepki gösterdiği konuşmasında şu sözlere yer verdi;
“Türkiye güney sınırlarının hemen ötesinde, Suriye ve kuzeyinde bölücü örgütün teröristan kurmasına asla izin vermeyecektir. Oldu bittiler karşısında daha evvel ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık, aynı durumla karşılaşmamız halinde harekete geçmekten yine çekinmeyiz.”
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ise terör örgütü PKK'nın Suriye'nin kuzeyinde yürüttüğü sözde seçim hazırlığına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu;
"Sözde seçim çalışmalarının Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından kabul edilemez bir durum olduğunu; bölgede huzurun ve barışın sürdürülebilmesi açısından olumsuz etkiler doğuracağını vurguladık. Milli güvenliğimiz ve komşularımızın toprak bütünlüğü hilafına herhangi bir oldubittiye fırsat vermeyeceğimizi bir kez daha altını çizerek vurguluyorum.
Suriye Rejimi ile görüşmeler sadece Astana'da İran, Türkiye, Suriye ve Rusya olarak dörtlü yapılıyor. Kapsayıcı bir anayasanın kabulü, serbest seçimlerin yapılması, kapsamlı bir normalleşme ve güvenlik ortamının sağlanması konusunda elimizden gelen desteği vermeye hazırız, ancak bunlar yapıldıktan ve sınırlarımızın güvenliği tam olarak sağlandıktan sonra gerekirse çekilmeyi düşünebiliriz."
ABD Dışişleri Bakanlığı, terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye’de işgal ettiği topraklarda 11 Haziran'da düzenleyeceği sözde yerel seçimlere ilişkin adil, serbest ve şeffaf bir seçim ortamının bulunmadığı değerlendirmesini yaptı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel, Suriye'de yapılacak herhangi bir seçimin ancak belli koşullar sağlandıktan sonra sağlıklı bir şekilde yapılabileceğine işaret ederek, ülkede serbest, adil ve şeffaf seçim koşullarının oluşturulması gerektiğine dikkati çekti.
Terör örgütü PKK/YPG'nin yapacağı sözde yerel seçimlere ilişkin Patel, "Suriye'de yapılacak herhangi bir seçim, BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararında da belirtildiği gibi serbest, adil, şeffaf ve kapsayıcı olmalı. Suriye'nin kuzeydoğusunda (YPG/PKK tarafından) yapılacak seçimlerle ilgili şu anda bu koşulların sağlandığını düşünmüyoruz ve bu görüşümüzü Suriye'nin kuzeydoğusundaki aktörlere de ilettik" ifadesini kullandı.
Terör örgütü PKK/YPG’nin sözde seçim oyunu, Suriye rejimi ve rejimin koruyucusu olarak görülen Rusya için önemli bir meydan okuma. Zira 2011’de başlayan ayaklanmadan bu yana Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden, ayrılma isteğini ortaya koyan ve bunu ABD desteğiyle yapan başka bir aktör ortaya çıkmadı.
Türkiye, her mecrada Suriye’nin toprak bütünlüğünü kırmızı çizgi olarak belirtirken, Beşşar Esed yönetiminden terör örgütü PKK/YPG’ye yönelik tepkiler “cılız” olarak tanımlanıyor.
Zaten petrol ve doğal gaz ticareti Esed rejimi ile örgüt arasındaki ilişkilerin boyutunu göstermesi bakımından önemliydi.
Öte yandan Rusya’dan da sözde seçimler konusunda bir açıklama gelmiş değil.
Suriye iç savaşında yaşanan istikrarsızlıktan yararlanan terör örgütü PKK, Suriye’deki kolu YPG aracılıyla bölgede varlığını güçlendirmeye çalıştı.
ABD’nin DEAŞ bahanesiyle terör örgütüyle iş birliğine gitmesi ise hem siyasi hem de askeri alanda ilerleme sağlamalarına yol açtı. Terör örgütü şimdi ABD desteğine de sığınarak sözde özerk bir yönetim ilanına çalışıyor. Esasen geçtiğimiz yılın sonlarında ilan ettikleri sözde sözleşme, bugün atılan adımların öncüsüydü.
Hem BM’de hem de uluslararası toplantılarda Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan ABD ve Rusya'nın, terör örgütünün ülkeyi bölecek adımlarına karşı herhangi bir önlemi olmadı. Bugün Suriye’nin kuzeyinde yaşananlar ise terör örgütünün işgal ettiği Suriye topraklarını, demokrasi ve seçim adı altında bölme planının bir parçası. En büyük amacı uluslararası meşruiyet kazanmak.