Yıldız Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Taslaman, tesettür mayonun yasaklanmasının İslamofobi olduğunu belirterek, "Bu tavır İslamofobiyi daha da körükler. Bu yasaklar toplumu ve ilişkileri zedeler kimseye bir katkı sunmaz." dedi.
Prof. Dr. Taslaman, Fransa'da Cannes Belediyesinin toplumsal düzeni bozabileceği gerekçesiyle tesettür mayolara yasak getirmesini AA muhabirine değerlendirdi.
Her devletin özgürlükleri mümkün olduğunca en geniş şekilde tutması gerektiğini ifade eden Taslaman, ancak birinin özgürlüğü diğeri için ciddi bir engel oluşturuyorsa müdahale edilebileceğini söyledi.
Prof Dr. Taslaman, insanların tesettürlü mayo ile denize girmesinin hiç kimseye zarar vermeyeceğinin çok açık ortada olduğunun altını çizerek, dalgıç kıyafetiyle giren insanların her tarafı örtülü olduğu halde bir sorun teşkil etmediğini bu nedenle Müslüman kadınların da haşema ile denize girmelerinde bir sakınca olamayacağını kaydetti.
İnsanların 1900'lü yılların başında haşemaya benzer vücutlarının büyük bölümünü örten mayolarla denize girdiğini hatırlatan Taslaman, şöyle konuştu:
"O zaman sorun olmayan şeye şimdi karşı çıkmak üstü örtülü bir İslamofobidir. Tesettür mayonun yasaklanması İslamofobidir ve İslamofobiyi daha da körükler. Bu yasaklar toplumu ve ilişkileri zedeler kimseye bir katkı sunmaz. Ayrıca haşema ile deniz tatili yapmak modern bir fenomendir. Geleneksel insanlar bu sayede moderniteyle geleneğin bir karışım kimliğini oluşturuyor. Burada karışım bir kimlik olgusu ortaya çıkarıyor. Aslında modern kimlik açığa çıkıyor. Tesettürlü mayoyu yasaklamak İslamofobinin tezahüründen başka bir şey değildir. Bu dışlama da en çok radikal örgütlere yarar. Onların isteği de Müslümanları daha radikalize ederek toplumdan koparmak. Tesettür mayo ile denize girmenin kimseye zarar vermediği ortada, bunu yasaklamak da kimseye düşmez. Bu yasak İslamofobinin bir neticesidir. Aslında haşema meselesi buz dağının görünen kısmıdır. Amaç Müslümanları Avrupa'nın dışına sürmektir."
- "Önümüzdeki 10 yıl Müslümanlara baskılar artarak devam edecek"
Ufuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Oya Akgönenç ise Fransa'da Müslüman kadınların tesettür mayo ile denize girmesinin bir meydan okuma gibi algılandığını belirterek, laiklik, hoşgörü ve toleransın doğduğu bir ülke olarak lanse edilen Fransa'nın farklı inançtaki insanlara tolerans göstermediğini dile getirdi.
İtalya'da tepeden tırnağa kapalı bir şekilde denize giren rahibelere kimsenin ses çıkartmadığına vurgu yapan Akgönenç, şunları söyledi:
"Ama tesettürlü mayo giyen bir Müslüman tefe konuyor. Hakkında işlemler yapılıyor. Bunlar Avrupa'da giderek yükselen İslamofobinin işaretidir. Yani İslamofobi arttığı için bunlar oluyor. İslamofobi aslında Müslümanların Avrupa'da güçlenmesi sonucunda Avrupa toplumlarının huzursuzluğu yüzünden oluyor. Bir bakıma 'Eyvah bunlar bizden daha çok güçlü oluyor. Bunlar bizim toplumumuzu da etkileyecek' endişesi söz konusu. Bundan 3 yıl önce Sarkozy, 'Avrupa'nın Hristiyan silueti değişiyor' demişti. Bu kadar saçma bir cümle olabilir mi? Neymiş kiliselerin yanında camilerin silueti ortaya çıkınca Hristiyan siluet değişiyormuş, artık o noktadan plajda giyilecek kıyafete kadar baskı derece derece artıyor. Önümüzdeki 10 yıl Müslümanlara baskılar artarak devam edecek."
Bu baskılara karşı Müslümanların çok sistemli bir şekilde İslam'ı anlatmak ve tanıtmak için kampanyalar yapması gerektiğine dikkati çeken Akgönenç, Müslümanların ayrıca hukuki haklarının ihlali gibi durumlarda dava açmaktan da kaçınmamaları gerektiğini kaydetti.