Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump'ın sürpriz seçim zaferinin küresel piyasaları vurması, gözlerin hızla yeni yönetimin ekonomi politikalarına çevrilmesine neden oldu.
Vergilerin azaltılmasının ekonomiyi canlandıracağına inanan Donald Trump, mevcut durumda yüzde 10’dan başlayarak yüzde 15, yüzde 25, yüzde 28, yüzde 33, yüzde 35 ve yüzde 39,6’a kadar yükselen gelir vergisi oranlarını sadeleştirmeyi planlıyor.
Washington merkezli Brookings ve Urban enstitülerinin iş birliğiyle kurulan Vergi Politikası Merkezi'nin analizleri, Trump'ın vergi indirimlerinin gelecek 10 yılda 9,6 trilyon dolarlık gelir kaybına yol açacağını öngörüyor.
Altyapı yatırımlarına 1 trilyon dolar
ABD'nin yeni başkanı Donald Trump'ın genişlemeci mali politikalarının bir diğer halkasını altyapı harcamaları oluşturacak. "ABD'nin kara ve tren yolları, havaalanları ve köprüleri açısından üçüncü dünya ülkesi" konumunda olduğu eleştirisinde bulunan Trump, ülkenin çürüyen altyapısını 1 trilyon dolarlık yatırımlarla iyileştirmek istiyor.
Hem Trans-Pasifik Ortaklığı'na (TPP) hem de Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'na (TTIP) karşı çıkan Trump, mağlup ettiği Hillary Clinton’ın eşi Bill Clinton’un başkanlığı döneminde hayata geçen Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nı (NAFTA) feshedeceğini defalarca dile getirdi.
"Vergi indirimlerinin kamu borcunu daha da artırması kaçınılmaz"
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü Uzmanı Gary Hufbauer, Cumhuriyetçi Kongre'nin Trump'ın yanında olacağını, Trump’ın, ilk 100 gününde olmasa da ilk 200 gününde çok ciddi bir vergi yasasını hayata geçirmesini beklediğini kaydetti.
Hufbauer, vergi indirimlerinin, şu an Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 80'ine denk gelen kamu borcunun daha da artırmasının kaçınılmaz olduğunu belirtirken, Trump'ın seçimi kazanmasının ardından doların sert değer kaybetmesinde, ABD'nin artan borçlarını ödeyemeyecek hale gelebileceği korkusunun önemli rol oynadığını vurguladı.
"Belirsizlik şirketlerin tedbirli davranmasına neden olabilir"
Uzmanlar, ortaya çıkan belirsizliğin gelecek birkaç yıl boyunca büyümeyi yavaşlatabileceği öngörüsünde bulunuyor.
Moody’s Analytics Başekonomisti Mark Zandi, iş yerlerinin gelecek aylarda yeni yatırım yapmaktan kaçınabileceğini belirterek, "Şok eden seçim sonuçlarıyla oluşan bu belirsizlik, şirketlerin gelecek aylarda istihdam ve yatırım kararlarında daha tedbirli davranmasına neden olabilir." ifadesini kullandı.
"Fed yetkileri bugün toplansaydı faiz artıramazlardı"
High Frequency Economics’in Başekonomisti Jim O’Sullivan da başkanlık seçimlerinin beklenmeyen şekilde sonuçlanmasının aralık ayında faiz artışına gidilme olasılığını düşürdüğünü ifade ederek, "Eğer Fed yetkileri bugün toplansaydı faiz artıramazlardı." diye konuştu. AA