ABD Başkanı Donald Trump, başkanlığı döneminde, adını açıklamadığı bir NATO ülkesinin liderinin “Faturamızı ödeyemezsek ve Rusya bize saldırırsa ne yaparsınız?” diye sorduğunu söyledi. Kendisine yanıt olarak “Sizi korumaya gelmeyiz. Hatta Rusya’nın dilediğini yapması için onları teşvik ederim” dediğini aktardı.
Trump, başkan olduğu sürede, “NATO üyeliğinin faturası” olması gerektiği uyarısında bulunmuş; ittifakın ülkelerinin gayrisafi yurt içi hasılalarının yüzde 2’si kadar savunma harcaması yapma vaatlerini yerine getirmeye çağırmıştı.
Trump'ın son açıklamaları sonrası ABD Senatosu'nda Cumhuriyetçi Parti’yi temsil eden Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham’den de destek açıklaması geldi, savunma bütçeleri GSYİH'nın yüzde 2’sinin altında olan ülkelerin NATO’dan çıkarılması çağrısında bulundu.
ABD'siz NATO mümkün mü?
Güçlü bir aday olduğu ABD Başkanlık seçimleri yaklaşırken Trump'ın tehditleri NATO ittifakının geleceği ve transatlantik ilişkilerdeki dinamikleri sorgulatıyor. Avrupa'nın kendi savunma mekanizmalarını güçlendirme gerekliliği konusunda da bir tartışma başlatıyor. Avrupa liderleri, ABD'nin NATO'dan çıkma ihtimaline karşı hazırlıklı olmaları gerektiği ve AB içinde daha bağımsız bir savunma kapasitesi oluşturma çabalarını hızlandırmaları gerektiğine dair konular da gündemde yerini alıyor.
Bu duruma bir de üçüncü yılına giren Rusya-Ukrayna savaşı eklenince, ABD’siz bir Avrupa ihtimali ve Avrupa’yı böyle bir durumda nasıl bir senaryonun beklediği gibi tartışmaya açık bir alan ortaya çıkıyor. Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Furkan Kaya ile konunun detaylarını konuştuk.
“Macron'un önerisi Avrupa’nın kendi savunmasını geliştirmekti”
Dr. Furkan Kaya, öncelikle bir Avrupa liderinin Avrupa’nın savunmasına yönelik önerisini hatırlatarak başlıyor ve “Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Avrupa'nın kendi savunma gücünü kurması önerisi, Trump'ın tepkisine neden olmuştu” diyor. Ayrıca, Trump’ın tepkisini de belirterek, “Macron'u 'küçük Napolyon2 olarak nitelendirerek bu öneriye sert bir karşılık vermişti. Ancak Macron'un önerisi, Avrupa'nın NATO'nun korumasına tamamen güvenmek yerine kendi savunma yeteneklerini geliştirmesi gerektiğine dair bir fikri yansıtıyordu” diye ekliyor.
“Avrupa kendi güvenlik şemsiyesine daha fazla bağımlı”
NATO'nun tartışma konusu olmasının önemi, Rusya-Ukrayna savaşının ardından daha da belirginleşti. Kaya, Ukrayna savaşının NATO'nun geleceği açısından gerçekten bir dönüm noktası olabileceğini söylüyor.
“Bu savaşın jeopolitik ve ekonomik sonuçları, NATO'nun savunma ittifakından saldırı ittifakına dönüşme potansiyelini artırdı, özellikle de Donald Trump döneminde Avrupa'nın kendi ordusunu kurma fikri gündeme gelmişken öne çıkan bir mesele. Ki zaten bundan sonra Batı Avrupa ülkelerinin hem maddi olarak hem de askeri mühimmat ve askeri destek bakımından artık daha fazla ellerini taşın altına sokması gerekli.
Ukrayna savaşı, NATO'nun Batı Avrupa'yı konsolide etme ihtiyacını da ortaya çıkardı. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi ve savaşın devam etmesi, Avrupa'yı kendi güvenlik şemsiyesine daha fazla bağımlı hale getirdi. Ancak Trump'ın NATO'ya yönelik eleştirileri ve üye ülkelerin savunma harcamalarına ilişkin baskıları da dikkate alındığında, NATO'nun geleceği belirsizliğini koruyor.”
“NATO'nun güvenilirliği sorgulanıyor”
Kaya, bu gelişmelerle birlikte NATO'nun güvenilirliğinin de sorgulandığını aktarıyor. Zira, Macron'un önerisinin ardından Trump'ın tepkisi ve Ukrayna savaşının, Avrupa'da NATO'nun gerçekten ne kadar güvenilir olduğu konusundaki tartışmaları körüklediğine dikkati çekiyor.
Ayrıca, Japonya gibi ülkelerin NATO'ya katılma olasılığının da masaya yatırıldığını, ancak böyle bir senaryonun Asya Pasifik bölgesinde de gerilimleri artırabileceğine işaret ediyor.
“NATO'nun geleceği belirsizliğini koruyor. Trump'ın politikaları ve Avrupa'nın savunma yeteneklerini güçlendirme çabaları, NATO'nun evrimi açısından önemli bir dönüm noktası olabilir.
Ancak, Ukrayna savaşı devam ettiği ve Avrupa'nın kendi savunma kapasitesini geliştirme çabaları sürdüğü sürece, NATO'nun rolü ve güvenilirliği konusundaki tartışmalar devam edecektir. Ancak, böyle bir dönemde ABD, NATO’nun ona verdiği gücü bırakmayacaktır.”