New York Ekonomi Kulübü'nde konuşan Donald Trump, 8 Kasım'daki seçimde başkan seçilmesi durumunda, ABD ekonomisinin gelecek 10 senede en az yüzde 3,5 yıllık büyüyeceği vaadinde bulundu.
Trump, bütçede yapmayı planladığı tasarruflar sayesinde ekonominin yıllık yüzde 4 büyümeyi de yakalayabileceğini anlatarak, bunun başarılması durumunda bütçe açığının azalacağını söyledi.
Cumhuriyetçi aday, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçen 7 yılda, ekonomi sadece yüzde 2,1 büyüdü. Bu son 70 yıldaki en yavaş dönem. Ayrıca, Obama ve Clinton'ın politikaları kamu borcunun ikiye katlanmasına neden oldu. ABD'nin ilk 10 trilyonluk borcunu biriktirmesi 230 yılını almıştı. Obama'nın 8 yıllık başkanlık döneminde kamu borcuna 10 trilyon dolar daha eklendi."
"Cesur ve hırslı" olarak tanımladığı ekonomi planının gelecek 10 yılda ABD'de 25 milyon kişiye yeni iş imkanı sağlayacağını bildiren Trump, planının "büyüme, iş ve aile odaklı" olacağını, ABD'de istihdam, ücretler ve gelir alanlarında artış sağlayacağını ifade etti.
"Yurt dışındaki serveti geri getireceğim"
Vergi reformları konusunda da açıklamalarda bulunan Trump, yapmayı planladığı 4,4 trilyon dolarlık vergi indiriminin ABD'de işçi ve orta sınıflardaki insanlara odaklı olacağını vurguladı. Trump, en çok bu sınıfların vergi indiriminden yararlanacağına dikkati çekti ve dar gelirli ailelerin gelir vergisi ödemeyeceği vaadinde bulundu.
Enerji alanında serbestlik
Donald Trump, ABD Başkanı Barack Obama'nın "temiz enerji vizyonu" kapsamındaki regülasyonların da azaltacağını belirterek, başkan seçilmesi halinde ülkenin enerji üretimini artıracağını taahhüt etti.
Obama'nın enerji alanında yaptığı kısıtlamaların ekonomide 2,5 trilyon dolara, Demokrat Partinin başkan adayı Hillary Clinton'ın enerji planlarının da 5 trilyon dolara mal olacağını iddia eden Trump, enerji alanındaki bütün kısıtlamaları kaldıracağı sözünü verdi.
Ticaret anlaşmaları
ABD'nin ticaret açığının yıllık 800 milyar dolara yaklaştığını vurgulayan Trump, bunun ekonomik büyümeye yük olduğunu, NAFTA, Trans Pasifik Ortaklık (TPP) ve Güney Kore ile yapılan ticaret anlaşmalarının ABD'de istihdamı öldürdüğünü ileri sürdü.