Tunus yönetimi, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tüm yetkileri elinde toplayan olağanüstü kararlarıyla ilgili yapılan açıklama ve yorumlara tepki gösterdi.
Tunus Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada, "Tüm iddia ve iftiraları çürütmek için Cumhurbaşkanı Said'in yabancı heyetlerle gerçekleştirdiği görüşmelerde, Tunus'un egemen bir devlet olduğu, egemenliğin halka ait olduğu ve halkın kendi iradesinden kaynaklanan seçimlerine müdahaleye yer olmadığının vurgulandığı" ifade edildi.
"Tunus'un başkalarından ders alan ve sonra da verilecek notu bekleyen bir öğrenci olmadığı" belirtilen açıklamada, Tunus devletinin, egemenliğinin ve halkının tercihlerinin tartışmaya açılmadığı ve hiçbir tarafla müzakere konusu olmayacağı kaydedildi.
Açıklamada başka ayrıntıya yer verilmedi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borrell, dün Cumhurbaşkanı Said ile gerçekleştirdiği görüşmede, AB'nin, Tunus'ta demokratik kazanımların korunması konusunda korkuları olduğunu belirtmişti.
G7 ülkeleri ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada'nın Tunus büyükelçilikleri de 6 Eylül'de Cumhurbaşkanı Kays Said'e en kısa zamanda Başbakan tayin etme ve ülkeyi anayasal sürece geri döndürme çağrısında bulunmuştu.
Tunus'ta Cumhurbaşkanı Said'in olağanüstü kararları
Cumhurbaşkanı Kays Said, 25 Temmuz'da, ülkenin tehlikede olduğu sırada kendisine olağanüstü yetkiler tanıyan Anayasa'nın 80. maddesini hayata geçirdiğini duyurmuştu.
Said, Meclis'in çalışmalarını 30 gün boyunca durdurduğunu, tüm milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırıldığını, başbakanı azlettiğini ve yeni bir başbakan atayacağını, ayrıca yolsuzluk dosyaları için kendisini başsavcı olarak görevlendirdiğini açıklamıştı.
Ülke içinde bazı kesimler, Said'in bu kararını desteklerken partilerin çoğunluğu Cumhurbaşkanı'nın, bu kararlarıyla "Anayasayı ihlal ettiğini" belirtmiş, bazıları da Said'i anayasal bir darbe girişiminde bulunmakla suçlamıştı.
Tunus'ta dokunulmazlıklarının kaldırılmasının ardından bazı milletvekilleri ifadeye çağrılmış, bazıları gözaltına alınmış ve aralarında üst düzey bürokratların da yer aldığı bazı isimler hakkında ev hapsi kararı verilmişti.
Said, bir aylık sürenin dolmasının ardından, Meclis'in çalışmalarının durdurulması dahil olağanüstü yetkileri elinde topladığı kararların, "ülkedeki tehlike durumu geçmediği gerekçesiyle ikinci bir emre kadar uzatıldığını" bildirmişti.