Puslu 3.3ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
24.06.2017 14:35

Türk toplumunun AB'ye güveni yok

Uzmanlar, Türk toplumunun Avrupa Birliği'ne (AB) yönelik algısının değiştiğine işaret etti.

Türk toplumunun AB'ye güveni yok

Uzmanlar, Türk toplumunun Avrupa Birliği'ne (AB) yönelik algısının değiştiğine işaret etti.

Siyaset uzmanları, Türkiye ve AB arasındaki ilişkileri ve Türk toplumundaki değişen AB algısını ve bunun sebeplerini değerlendirdi.

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birgül Demirtaş, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin yaşanan tüm siyasi krizlere rağmen hem çok boyutlu hem de çok aktörlü olarak devam ettiğini, kamuoyunun AB’ye yönelik algılamalarının da bu değişkenlikten etkilenerek dalgalı bir seyir izlediğini belirtti.

Türk kamuoyunun AB’ye yönelik algılamalarının Brüksel ile olan ilişkiler ve Türkiye’nin çevresindeki güvenlik sorunları ile diğer aktörlerle ilişkilerinin de bu algılamaları etkilediğine dikkati çeken Demirtaş, "Eurobarometer, İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ve Kadir Has Üniversitesi Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması verilerine göre, 2000’lerin ortasında yüzde 70’i aşan AB’ye destek oranı 2010’da yüzde 42’ye düştü, 2015’te tekrar yüzde 65’e çıktı, 2016’da ise tekrar düşme eğilimine girerek yüzde 46’ya indi." diye konuştu.

Özellikle Ortadoğu’da yaşanan istikrarsızlığın 2013’ten itibaren AB’ye desteği arttırdığını savunan Demirtaş, geçen dönemlerde yaşanan krizlerin ardından mevcut desteğin tekrar yüzde 50’nin altına düştüğüne işaret etti.

AB'ye tam üyeliğe inananların oranı yüzde 27

Kamuoyunda üyeliğe verilen destekle üyeliğin gerçekleşeceğine olan inanç arasında büyük fark bir olduğunun altını çizen Demirtaş, "Örneğin İKV’nin 2015’te yaptırdığı ankete göre, AB üyeliğini destekleyenlerin oranı yüzde 62'ye çıksa da Türkiye’nin tam üye olacağına inananların oranı yüzde 30’dur. Kadir Has Üniversitesi’nin anketine göre ise 2015’te AB üyeliğini destekleyenlerin oranı yüzde 65 iken 2016’da bu oran yüzde 46’ya düşmüş, tam üyeliğe inananların oranı ise yüzde 27’ye inmiştir." ifadelerini kullandı.

Birgül Demirtaş, şöyle devam etti:

"Halkın yaklaşık yarısı üyeliği pozitif değerlendirse de, ancak üçte biri gelecekte Türkiye’nin tam üyeliğinin gerçekleşebileceğine inanmaktadır. Bu demektir ki halkın yarısı AB sürecini olumlu olarak algılasa da AB’nin Ankara’yı tam üyeliğe kabul edebileceğine büyük çoğunluk inanmamaktadır."

Prof. Dr. Demirtaş, tam üyelik olsa da olmasa da iki taraf arasındaki “karşılıklı karmaşık bağımlılık” ilişkisinin devam edeceği değerlendirmesinde bulunarak, AB ülkelerindeki en büyük yabancı topluluklardan birini oluşturan Türk kökenli insanların da ulus ötesi bağlarını her daim canlı tutacaklarını sözlerine ekledi.

"AB bir fırsat kapısı olarak görülüyordu"

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, Türkiye toplumunun AB'ye bakışını etkileyen unsurların başında AB'nin refah ve hayat standardı açısından sunacağı fayda ile AB'de yaşama, çalışma, eğitim görme gibi olanaklar geldiğini belirterek, AB'nin bir fırsat kapısı olarak görüldüğünü söyledi.

"Tarih boyunca Avrupalı devletlerle yaşanan savaşlar, Osmanlı'nın Avrupa karşısında gerileyişi, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupalı devletlerin işgali, Kurtuluş savaşımız, bunun yanında kültürel ve dini farklılıklar Avrupa nosyonumuzun önemli bir parçasını oluşturuyor." diye konuşan Nas, bu kültürel karşıtlıklarının ötesinde, Osmanlı'ya kadar geri giden ve Cumhuriyet devrimleri ile hız kazanan bir Avrupalılaşma sürecinin de mevcut olduğunun altını çizdi.

Nas, "Yani her ne kadar kamuoyunda AB karşıtı kültürel ve tarihsel boyuta dayanan bir karşıtlık söz konusu olsa da kurumlar, norm ve standartlar açısından fark ettiğimizden daha fazla Avrupa'ya yakınız." ifadelerini kullandı.

İKV'nin 2016'da yaptığı bir araştırmada Türk halkı için AB'nin ifade ettiği en önemli unsurlar arasında serbest dolaşım, yerleşme, eğitim görme ve çalışma hakkı, refah, demokrasi ve özgürlüklerin geldiğini belirten Nas, "Bugün de kamuoyunun büyük çoğunluğu için bu boyutun öne çıktığı ve AB'nin bir fırsatlar alanı olarak görüldüğü ortaya çıkıyor." şeklinde konuştu.

"Türk halkı AB üyeliğinin gerçekleşmeyeceğini düşünüyor"

Nas, "Türkiye'nin AB üyesi olmasını ister misiniz?" diye sorulduğunda, halkın çoğunluğu bunu desteklediğini ancak üyeliğin gerçekleşeceğine olan inanç ve beklenti düzeyinde büyük ölçüde aşınma gözlemlendiğini vurgulayarak, "Türk halkı AB üyeliğini desteklese de bunun gerçekleşmeyeceğini düşünüyor." dedi.

Bunun sebepleri arasında Türkiye'yi AB standartlarının gerisinde olarak görmelerinin yanında AB'nin Türkiye'ye samimi davranmadığı algısının da yattığına işaret eden Nas, "AB'nin Türkiye'yi içine almak istemediği, oyaladığı ve üyelik hedefinde samimi destek vermediği düşünülüyor. Bu da vatandaşı AB üyelik hedefinden uzaklaştırıyor." diye konuştu.

"AB'nin 15 Temmuz'a kayıtsız kalması algıyı kötüleştirdi"

Nas, AB ülkeleri ile Türkiye arasında dönem dönem sıkıntılara bağlı olarak olumsuz bir AB algısının oluştuğuna vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"AB'nin 15 Temmuz sonrasında Türkiye'nin yaşadığı sorunlara duyarsız kalması, bu algıyı kötüleştirdi. Burada özellikle siyasetçilerin konuyu gündeme taşımaları ve son derece sert bir söylem kullanmaları da kamuoyunun yaklaşımını olumsuz yönde etkiliyor."

Bazı AB üyesi devletlerin PKK gibi terör örgütlerine yaklaşımının Türk toplumu tarafından eleştirildiğini hatırlatan Nas, "Türk kamuoyunda AB'nin teröre destek verdiği yönünde bir görüşün olduğunu da kabul etmeliyiz. Bu durum da elbette AB'nin demokrasi ve insan hakları ile özdeşleştirilen imajını yıpratıyor ve tutarlılığını zedeliyor." dedi.

"Gezi'den sonra AB'nin Türk toplumu nezdindeki imajı iyi değil"

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Uzmanı ve Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Enes Bayraklı, Türkiye'nin ekonomik anlamda zor durumda olduğu özellikle 2001 krizi döneminde toplumda AB'ye güvenin yüksek olduğunu anımsatarak, bu sürecin 2005 yılındaki müzakere sürecinin başlangıcına kadar devam ettiğini kaydetti.

Bayraklı, daha sonra AB'de özellikle Almanya ile Fransa'nın Türkiye'ye karşı takındığı tutum nedeniyle toplumun AB'ye olan güveninin azaldığını vurgulayarak, "Gezi sonrası Türkiye karşıtı düşmanca tavır ve daha sonra darbe ertesinde sürdürülen düşmanca tavır Türk toplumundaki AB karşıtı havayı artırdı." ifadelerini kullandı.

AB'de yükselen ve Müslüman bir ülkenin Avrupa'da yeri olmadığına dair aşırı sağ söylemlerin de bunda etkili olduğuna değinen Bayraklı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türk toplumu, AB üyeliğinin iyi bir şey olacağına dair umudunu kaybetti. Diğer taraftan Türkiye'nin zaten AB üyesi yapılmayacağı kanısı toplumda hakim. AB'nin ekonomik olarak eski cazibesini yitirdiğine dair toplumda bir kanı var. Dolayısıyla özellikle Gezi'den sonra bakıldığında AB'nin Türk toplumu nezdinde imajı iyi değil."

Sıradaki Haber
Rusya'da Scarlet Sails etkinliği rengarenk gerçekleşti
Yükleniyor lütfen bekleyiniz