Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog arasında başlayan telefon diplomasisi, İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi yönünde bir ivme kazanmasını sağladı.
Önce Herzog, daha sonra ise dönemin Dışişleri Bakanı Yair Lapid Türkiye’yi ziyaret etti.
Geçtiğimiz günlerde ise, iki ülke arasındaki ilişkilerin tamamen normalleştiğine dair açıklamalar yapıldı. Yakın bir zamanda Tel Aviv ve Ankara’da büyükelçiler de göreve başlayacak.
Akdeniz’den komşu olan iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler, her geçen yıl artarak devam ediyor. Öyle ki, iki ülke arasındaki ticaret hacmi 8 milyar dolara ulaştı. İsrail, Türkiye'nin en büyük 9'uncu ihracat destinasyonu.
Türkiye İhracatçılar Merkezi’nin (TİM) paylaştığı rakamlara göre 2021 yılında, Türkiye’nin İsrail’e ihracatı yüzde 35 artışla 6,4 milyar dolara ulaştı.
İsrail ise aynı dönemde Türkiye’ye 2 milyar dolar ihracat yaptı. Türkiye'nin İsrail'e ihracatı, 2022'nin ilk iki ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 33 artarak, 1 milyar 357 milyon dolara ulaştı.
Peki, ilişkilerin normalleşmesi ekonomik alana nasıl yansıyacak?
Hem siyasiler hem de iş insanları normalleşen siyasi ilişkilerin iktisadi alana etkisinin pozitif olacağını düşünüyor. Örneğin İsrail’i büyük bir iş insanı grubuyla ziyaret eden TİM Başkanı İsmail Gülle, ekonomik ilişkilerin potansiyelinden oldukça umutlu;
“(Türkiye'nin İsrail'e ihracatı) 6,4 milyar dolar ile bitirdiğimiz geçen yılı, bu yıl 9 milyar dolara doğru götürmek azmindeyiz. Buradaki potansiyeli de her iki ülkenin ticari hacminde gördük. Bunu yakalayacağımıza ve gerçekleştireceğimize inanıyorum."
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Uzmanı Dr. Seher Bulut da iki ülke arasında 1996’da imzalanan Serbest Ticaret anlaşmasına dikkat çekerek, “2021 yılında ikili ticarette hacmin 2018 yılı sonrası rekor seviyeye ulaşarak 8,1 milyar dolara çıkması, yeni başlayan sürecin en temel dinamiğinin ekonomik ilişkiler olacağını gösteriyor” diyor.
İsrail ile Türkiye arasında potansiyel ekonomik alanlar neler? MEB ilan edilir mi?
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) 2003’te kendi sözde Münhasır Ekonomik Bölge’sini (MEB) ilan etti. GKRK, önce Mısır ve Lübnan ile daha sonra ise İsrail’le deniz yetki anlaşması imzaladı.
Ancak uzmanlara göre, GKRY imzaladığı bu anlaşmalarla söz konusu üç ülkeden de bazı alanları gasp etti. Öyle ki, Mısır’dan 21.500 kilometrekare, Lübnan'dan da 3.600 kilometrekareyi kendi yetki alanı içinde saydırdı.
Söz konusu durum İsrail için de geçerli. Hem Mısır hem de İsrail deniz yetki alanlarını Türkiye ile birlikte belirleme yoluna giderse daha kazançlı çıkıyor.
İşte, iki ülke arasında ilişkilerin normalleşmesi deniz yetki alanları konusunu da gündeme getirdi. Uzmanlar, Libya ile imzalanana anlaşmadan sonra, İsrail ile Türkiye arasında da önümüzdeki günlerde önemli gelişmeler yaşanabileceğini düşünüyor.
İsrail gazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşır mı?
Doğu Akdeniz’de Türkiye ile İsrail arasındaki potansiyel ekonomik iş birliği, büyük oranda bölgede bulunan doğal gazın Avrupa’ya taşınması konusunda şekilleniyor.
Öyle ki, İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasındaki 2 Ocak 2020 tarihinde yapılan Doğu Akdeniz Doğal Gaz Boru Hattı (EastMed) projesi, İsrail gazının Türkiye bypass edilerek Avrupa’ya ulaştırılmasını amaçlıyordu.
Proje, İsrail’in sahip olduğu doğal gazın 10 milyar metreküplük kısmının önce Kıbrıs’a, ardından Yunanistan ve İtalya’ya taşınmasını öngörüyordu. Bin 900 kilometre uzunluğunda ve 7 milyar avroya mal olması beklenen proje, Rusya’ya doğal gaz bağımlılığı yüzde 35 düzeyinde olan Avrupa Birliği için bu bağımlılığı azaltmanın bir yolu olarak görülüyordu.
AB ve İsrail’in anlaşmadan üç yıl önce yayınladıkları ortak deklarasyonlarda da bu vurgu vardı. Ancak projenin özellikle rotası ve maliyeti ciddi soru işaretlerini bereberinde getirdi. Nitekim ABD de bu unsurları gözden geçirerek projeden desteğini çekti ve proje büyük oranda akamete uğradı.
Özellikle Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla büyük bir enerji buhranının yaşandığı Avrupa’da enerji çeşitliliği konusunda atılan adımlar hızlandı.
İsrail ve Mısır gazının LNG olarak Avrupa ulaştırılmasını amaçlayan bir anlaşma imzalandı.
Ancak bu anlaşma da, İsrail ile Türkiye arasında olası bir boru hattı kadar çözüm sağlayacağa benzemiyor. Zira, İsrail'den Mısır'a giden boru hatları İsrail iç pazarında da kullanılıyor. Bu nedenle, İsrail ve Mısır'ın kendileri için daha fazla gaza ihtiyaç duyduğu sıcak yaz aylarında, boru hatlarında LNG tesislerine göndermek için daha az kapasiteye sahip.
İsrail'in yıllık ihraç edebileceği gaz miktarı, taşıma şekline göre değişebilir. Eğer Mısır üzerinden LNG olarak ihraç edilecekse bu miktar kısa vadede sadece 1-2 milyar metreküp, uzun vadede ise 4-5 milyar metreküp arasında olabilir.
Uzun vadeli çözüm: Türkiye
Uzmanlara göre, İsrail'den Türkiye'ye bir boru hattı genişliğe bağlı olarak yılda 10 ila 16 milyar metreküp gaz taşıyabilir ve LNG'den ucuz olur.
ABD’nin projeden desteğini çekmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan da yorum geldi. Erdoğan, İsrail gazının Türkiye üzerinden taşınması gerekliliğini üzerinde durdu;
"Bu proje esasında olacak bir iş değil. Bunun bütün analizlerini yaptılar, baktılar ki bu işin pozitif olabilecek bir yanı yok. Yani maliyet hesapları tutmuyor. Amerika bütün adımını zaten kapital üzerinde yürüten bir ülke. Bunun maliyet analizleri tutmadığı için de 'Bu olacak bir iş değil' diyerek desteğini çekti. Zaten, burada hep konuşulan nedir? Bu iş, Türkiyesiz olmaz. Çünkü eğer buradan Avrupa'ya gaz gidecekse bu ancak Türkiye üzerinden olur”
Öte yandan iki ülke arasındaki normalleşme, boru hattı projesinin İsrail’de de konuşulmasına neden oldu. Örneğin, Bar-İIan Üniversitesi Siyasi Çalışmalar Departmanı Doktor Öğretim Üyesi Elai Rettig, son aylarda yaşanan pek çok gelişmenin bir İsrail-Türkiye gaz anlaşmasını finansal olarak daha önce hiç olmadığı kadar uygulanabilir hale getirdiğini belirtiyor ve ekliyor;
"Türkiye ve İsrail arasındaki mevcut diyalogda enerji iş birliği ana konulardan birini oluşturuyor. Bu iş birliğinde asıl potansiyel alanın da İsrail'in Leviathan sahası ile Türkiye arasında denizin altından bir boru hattının döşenmesi oluşturuyor.”
Türkiye üzerinden boru hattıyla Avrupa’ya gazın ulaştırılması konusunun önemli bir ayağını ise, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) oluşturuyor. İsrail ile Türkiye arasında varılacak bir anlaşmadan KKTC’nin de hem ekonomik hem de siyasi kazanç elde edebileceği değerlendiriliyor.