Çok Bulutlu 4.4ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
AA 27.11.2020 11:58

Türkiye-Libya arasındaki deniz yetki alanları anlaşması, Doğu Akdeniz'de dengeleri değiştirdi

Hakkaniyet ilkesi ve uluslararası hukuk kurallarına uygun düzenlenen Türkiye-Libya deniz yetki alanları anlaşması, her iki ülkenin de Doğu Akdeniz'deki hak ve çıkarlarını korumayı amaçlıyor.

Türkiye-Libya arasındaki deniz yetki alanları anlaşması, Doğu Akdeniz'de dengeleri değiştirdi
[Fotoğraf: AA]

Türkiye ile Libya arasındaki Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası bir yaşını doldururken, anlaşmanın bu kısa sürede Doğu Akdeniz'deki dengeleri önemli ölçüde değiştirdiği görülüyor.​​​​​​​

Türkiye ile Libya arasında 27 Kasım 2019'da imzalanan muhtıranın onay işlemleri 8 Aralık 2019'da tamamlanırken, bu yılın ekim ayında da anlaşma Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tescil edildi.

Hakkaniyet ilkesi uyarınca ve uluslararası hukuk kurallarına uygun şekilde düzenlenen anlaşma, iki ülkenin de Doğu Akdeniz'deki hak ve çıkarlarını korumayı amaçlıyor.

Doğu Akdeniz'de tek taraflı adımlara cevap verdi

Türkiye ve Libya arasındaki anlaşma, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin (GKRY) adanın tek sahibi gibi davranarak ve hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde 2003'ten bu yana deniz yetki alanını sınırlandırmaya yönelik attığı tek taraflı adımlara güçlü cevap niteliği taşıyor.

GKRY'nin bu çerçevede Türkiye tarafından tanınmayan 3 anlaşması bulunuyor. 2003 yılında Mısır'la deniz yetki alanı sınırlandırmasına imza atan GKRY, 2007'de Lübnan'la, 2010'da ise İsrail'le anlaşma yaptı.

Özellikle GKRY'nin Mısır'la yaptığı anlaşmaya konu alan, Türkiye'nin kıta sahanlığı olarak BM'de kayda geçirdiği alanla çakışıyor.

Yunanistan ise Doğu Akdeniz'de "Sevilla Haritası"yla vücut bulan maksimalist hedefleriyle Türkiye'yi Antalya Körfezi ve çevresinden ibaret dar bir deniz alanına hapsetmeyi hayal ediyor.

Yunanistan geçtiğimiz ağustos ayında Mısır'la bir anlaşma imzalayarak Türkiye-Libya anlaşmasını "geçersiz kılmaya" çalışsa da umduğunu bulamadı.

Yunanistan'ın adalara yönelik maksimalist görüşlerini paylaşmadığı görülen Mısır'ın isteksizliği nedeniyle Mısır-Yunan anlaşması son derece dar bir alanı sınırlandırabildi. Türkiye ise, bu anlaşmayı tanımadığını her vesileyle açıklıyor.

Türkiye yıllarca hakkaniyet ve diyalog çağrısında bulundu

Türkiye bölgedeki tek taraflı adımlar karşısında hakça çözümler geliştirilmesi için yıllarca diyalog çağrısı yaptı.

Kıbrıs meselesine kapsamlı bir çözüm bulunana kadar GKRY hariç tüm bölge ülkeleriyle deniz yetki alanı sınırlandırma müzakereleri başlatmaya hazır olduğunu bildiren Türkiye'nin diyalog çağrısına karşın, tek taraflı hamleler ve izolasyon çabaları sürdü.

Bu adımlara karşı bölgede, kendi hakları ve Kıbrıs Türklerinin haklarının koruyacağını açıkça belirten Türkiye, ilk deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşmasını 2011'de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'yle (KKTC) imzaladı.

2011'de sismik araştırmalarına başlayan Türkiye, 2018'de de sondaj faaliyetlerini başlattı.

2019 yılında Libya'yla imzalanan anlaşma da bu alanda atılan en güçlü adımlardan birini teşkil etti.

Türkiye'yi bölgede izole etme hamlelerine cevap niteliğinde
Türkiye ile Libya arasındaki anlaşma, Doğu Akdeniz'de en uzun kıtasal kıyı şeridine sahip olan Türkiye'yi "çevreleme ve izole etmeye" çalışan hamlelere cevap vererek, Türkiye'nin kıta sahanlığı haklarını koruma altına alındı.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de imzaladığı ikinci deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşması niteliğindeki muhtırayla, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığının batı sınırları çizilmiş oldu ve BM nezdinde kayda geçirildi.

Türkiye bu anlaşmayla proaktif bir adım atarak, bölgede kendisini izole etmeye çalışan tarafları köşeye sıkıştırmış oldu.

Libya için de önemli kazanım

 

Anlaşma sadece Türkiye'ye kazanımlar sağlamadı. Anlaşmayla birlikte, Libya'nın da Yunanistan karşısında deniz yetki alanı hakları korunmuş oldu.

Libya ile Yunanistan arasında deniz yetki alanlarını sınırlandırmaya ilişkin müzakereler 2004'te başlamıştı. Ancak, Yunanistan, 2014'te Libya'daki siyasi karmaşadan yararlanarak tek taraflı bir hamleyle Girit Adası'nın güneyinde hidrokarbon ruhsat sahaları ilan etti.

Türkiye ve Libya arasındaki anlaşma, Yunanistan'ın hakkaniyete aykırı bu hamlesine de cevap vermiş oldu.

Anlaşmayla birlikte, Yunanistan'ın mantığıyla yapılacak bir sınırlandırmaya kıyasla Libya yaklaşık 36 bin kilometre kare deniz yetki alanı kazanmış oldu.

Doğu Akdeniz'de dengeler değişti

Türkiye ve Libya arasında hakkaniyet ilkesi ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde imzalanan anlaşma, en fazla Yunanistan'ın tepkisini çekti.

Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'de maksimalist taleplerini baltalayan anlaşmanın Yunan adalarının haklarını tanımadığını savunan Atina, anlaşmanın bu sebeple uluslararası hukuka aykırı olduğunu öne sürüyor.

Anlaşma BM tarafından tanınan meşru Fayiz es-Serrac hükümetiyle imzalanmasına rağmen, Yunanistan ve Mısır, es-Serrac hükümetinin anlaşma imzalama yetkisi olmadığını iddia ediyor.

BM Deniz Hukuk Sözleşmesi ile Uluslararası Adalet Divanı içtihatlarına uygun bir şekilde düzenlenen anlaşmada, adaların otomatik olarak kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) yaratmaması, hakça ve adil sınırlandırma, cephe uzunluklarının dikkate alınması ve Türkiye'nin kıyısal projeksiyonunun kesilmemesi ilkeleri gözetildi.

Sıradaki Haber
Macron dış politika serüvenlerinde umduğunu bulamadı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz