Babası Türk, annesi ise Hollandalı olan Dünya Lale Derneği Başkan Yardımcısı İbo Gülsen, değişik renk ve desenleriyle özel olarak tanımlan lale türünün Türkiye'ye geri getirilmesine vesile oldu ve üreticilerle buluşturdu.
Aynı zamanda lale araştırmacısı olan Gülsen, Hollanda'nın bazı köylerinde ekilen nadir İstanbul Lalesi'nin izini sürdü ve çoğalttı.
Gülsen, bir miktar lale soğanını Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100'üncü yılı vesilesiyle Türkiye'nin Lahey Büyükelçiliğine armağan ederek, elindeki son 100 lale soğanını Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal ile büyükelçiliğin bahçesine ekti.
Ünal, burada yaptığı konuşmada, İstanbul Lalesi'ni büyükelçiliğin bahçesinde görmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Lalenin özel bir tür olduğunu ve yeniden can bulduğunu belirten Ünal, "Bugün yaygın olarak karşılaştığımız çanak şeklindeki klasik laleden oldukça farklı bir görüntüye sahip olan ve çeşitli tasvirlerini, seramikten tekstile, şiirden minyatüre bir çok geleneksel eserde gördüğümüz ‘İstanbul Lalesi’ bugün Büyükelçiliğimiz bahçesine ekildi." dedi.
Ünal, şunları söyledi:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yıldönümü vesilesiyle dikilen İstanbul laleleri, Türkiye Cumhuriyeti ve Hollanda Kraliyeti arasındaki Dostluk Anlaşması'nın imzalanmasının 100'üncü yıl dönümünün kutlanacağı 2024 yılında açarak Büyükelçiliğimizin bahçesini süsleyecek. İki ülke arasındaki dostluğun simgesi olan lalelerin, Türk-Felemenk dostluğunun buradan sonsuzluğa kadar devamına şahitlik edeceğine eminim. Gülsen’in İstanbul Lale’sini hem lalenin anavatanına hem de kendi ailesinin baba vatanına kavuşturması bizleri duygulandırdı. Gülsen’in bu düşünceli jesti için şükranlarımızı sunuyoruz."
İstanbul lalesi hakkında
Lale yetiştiriciliği 16. yüzyılda Osmanlı bahçelerinde başladı. O zamandan beri lale soğanları diplomatik ilişkileri geliştirmek için hediye olarak kullanıldı. Bu ilişkiler üzerinden ilk laleler 16. yüzyılın sonlarında Avrupa ve Hollanda'ya götürüldü.
Yaprakları hançer gibi sivri, uzun ince badem şekilli bu lale türü, 18. yüzyılın başına kadar gelişmeye devam etti ve özel olarak yetiştirildi. Bu lale değişik renk ve desenleriyle özel olarak tanımlandı ve genel olarak "İstanbul Lalesi" olarak anıldı.
Dünya Lale Derneği de bazı ülkelerde "Tulipa Acuminata" olarak adlandırılan bu türün kökeninin yapılan araştırmalar sonucu Osmanlı bahçelerine dayandığını tespit etti.