Çok Bulutlu 9.8ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
TRT Haber 24.07.2023 15:48

Ukrayna’nın NATO serüveni

Ukrayna, Sovyetler Birliği’nin (SB) dağılmasının ardından Batı ile yakın ilişkiler içerisine giren ülkelerin başında geliyordu. Bu yakınlaşma, 1990’lı yıllardan bugüne ülkenin kaderini doğrudan etkiledi.

Ukrayna’nın NATO serüveni
[Fotograf: AFP]

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasının hemen ertesinde ortaya çıkan cumhuriyetler arasında Rusya Federasyonu’na birçok açıdan en yakın olan Ukrayna’ydı. Ukrayna, ortaya çıkan cumhuriyetler içinde stratejik, askeri ve ekonomik açılardan en önemli ülkelerdendi aynı zamanda. Bu nedenle Kiev’in NATO ile olan ilişkileri hem Rusya Federasyonu ile ilişkilerini hem de Ukrayna’nın iç politik yapısını doğrudan etkiledi.

1991-2000 gelişim süreci

Geçmişte Ukrayna’nın da bir unsuru olduğu Varşova Paktı, SB’nin çöküşüyle ortandan kalkınca Kiev yönetimi yeni arayışlar içerisine girdi.

Ukrayna’da iktidar çevreleri NATO ile iş birliğine açık hale gelmeden önce NATO, yaşanacak değişimleri 1989 yılı içinde kestirmişti. Öyle ki, NATO’nun 1989 yılı Brüksel Zirve Bildirisi'nde Sovyetler Birliği ve diğer Doğu Bloku ülkelerinde bir değişim sürecinin başlamış olduğu kabul ediliyordu.

NATO’nun 1990 yılında gerçekleşen Londra Zirvesi’nde ise bir adım daha ileriye gidildi ve Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinden temsilciler, Brüksel’deki NATO karargahına davet edildi. Zirve’nin hemen ertesinde NATO Genel Sekreteri’nin Moskova ziyareti gerçekleşti.

NATO kanadında bu gelişmeler yaşanırken Ukrayna-NATO ilişkileri de Kiev’in Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi’ne (KAİK) katılımı ile başladı. Henüz yeni filizlenen Kiev, Rusya karşısında bağımsızlığını koruyabilmek için bu ilişkilere oldukça önem verdi.

Bu dönem, Ukrayna’nın NATO ile ilişkilerini daha fazla geliştirdiği bir dönem oldu denilebilir.

Bu çerçevede 1994 yılında Ukrayna, 1994 NATO Brüksel Zirvesi’nde kararlaştırılan Barış İçin Ortaklık (BİO) Programı’na katıldı ve böylece Bağımsız Devletler Topluluğu’na üye olup bu programa katılan ilk devlet oldu.

Eski Ukrayna Cumhurbaşkanı Leonid Kuçma ve dönemin Rusya Federasyonu Başbakanı Vlademir Putin, 1999. Fotoğraf: Reuters[Eski Ukrayna Cumhurbaşkanı Leonid Kuçma ve dönemin Rusya Federasyonu Başbakanı Vlademir Putin, 1999. Fotoğraf: Reuters]

Ayrıcalıklı Ortaklık Şartı

Temmuz 1997’de Madrid’de Ukrayna-NATO arasındaki yeni ortaklığı ortaya koyan Ayrıcalıklı Ortaklık Şartı, Ukrayna ile NATO arasındaki ilişkileri açısından oldukça önemliydi. Zira, Ayrıcalıklı Ortaklık Şartı’nda “bağımsız, demokratik ve istikrarlı bir Ukrayna’nın Orta ve Doğu Avrupa ile Avrupa kıtasının bütününde istikrarı temin edebilme adına anahtar unsurlardan biri” olduğu vurgulanıyordu.

NATO üyesi ülkeler, sadece Ukrayna’nın NATO için taşıdığı önemi ifade etmekle yetinmediler bu belgede. Aynı zamanda NATO üyesi ülkeler Ukrayna’nın bağımsızlık ve egemenliğini, toprak bütünlüğünü, demokratik gelişimini, ekonomik refahını, nükleer silah bulundurmayan ülke statüsünü ve sınırlarının ihlal edilemeyeceği ilkesini desteklediklerini teyit etmiş oldular.

Savunma Reformu alanında iş birliği

Ukrayna henüz uzun vadeli NATO’ya üyelik amacını resmi olarak ilan etmeden NATO-Ukrayna iş birliği benzersiz bir yoğunluk dönemine girmiştir. Bu iş birliğinin en önemli boyutlarından biri ise savunma reformu konusundaki iş birliğidir. Savunma reformu alanında iş birliği çerçevesinde 1998 yılı içinde Ukrayna ve NATO arasında Savunma Reformu Çalışma Grubu kuruldu. Bu grubun temel amacı, savunma ve güvenlik sektörü reformları konusunda karşılaşılacak sorunlarda danışma ve pratik iş birliği mekanizması olarak hizmet vermekti.

Resmi başvuru yapılıyor

NATO tarihinde önemli olaylardan biri 2002 yılı Kasım ayında Prag zirvesinde gerçekleşti. Bu zirvede genişleme yönünde önemli bir adım atılmış, 7 Avrupa ülkesi NATO’ya davet edilmiş, böylelikle Ukrayna’nın batıdaki komşularının NATO üyesi olmalarının yolu açılmış oldu.

Bu zirvenin hemen öncesinde, 2002 yılı Kasım ayında, Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kuçma, Ukrayna’nın NATO’ya üye olma amacını açık bir biçimde deklare etti.

Böylece Ukrayna-NATO ilişkilerinde de bir dönüm noktası gerçekleşmişti.
Ancak diğer 7 ülkede olduğundan farklı bir biçimde Ukrayna’nın NATO’ya üyeliğe davet edilmesi söz konusu olmasa bile, tıpkı diğer 7 ülkeyle olduğu gibi Ukrayna ile NATO arasında bir Eylem Planı hazırlandı.

Meydan Olayları. Fotoğraf: Reuters[Meydan Olayları. Fotoğraf: Reuters]

Turuncu Devrim, Yuşçenko ve NATO

2004’te Rusya yanlısı olarak bilinen Kuçma’nın görevinin sona ermesi ve sonrasında başlayan sokak gösterileri ülkenin kaderini değiştirdi.
Viktor Yuşçenko, işte Turuncu Devrim olarak adlandırılan bu gösterilerin ardından yönetime geldi ve ABD ile yoğun ve sıcak ilişkiler kurmayı tercih etti. Yuşçenko’nun bu çabaları sebepsiz değildi.

Ukrayna’nın Viktor Yuşçenko yönetiminde, AB ve NATO ile ilişkilerinde kullanmak üzere ABD desteği arama yöntemi, sonuçlarını 20-21 Nisan 2005’te Litvanya’da gerçekleştirilen NATO toplantısında verdi. Bu toplantıda NATO, Ukrayna-NATO ilişkilerinde “Yoğunlaştırılmış Diyalog” adı verilen yeni bir aşamaya gelindiğini ilan etti.

Ukrayna’nın NATO’yla ilişkiler konusundaki kararlılığı Mart 2006 seçimlerinden sonra azaldı NATO üyeliği konusundaki kamuoyunun artan isteksizliği Ukrayna politik yaşamını da önemli ölçüde etkiledi. Öyle ki, 2006 yazında ABD ve Ukrayna’nın ortaklaşa yürüttüğü Sea Breeze tatbikatı aleyhinde gösteriler yapıldı. Bu tepkilerin de etkisiyle kurulan koalisyon hükümetinin başbakanı Viktor Yanukoviç NATO üyeliği doğrultusunda yürütülen çalışmaları yavaşlatırken, Rusya ile ilişkilere öncelik vermemeye başladı.

Ukrayna hükümeti 2008 yılında Bükreş‘te düzenlenen NATO Üyelik Harekat Planı’na katılabileceğini umuyordu. Ancak bu gerçekleşmedi. Ukrayna’nın eski başbakanı Tuliya Timoşenko ise o dönem yaşadıkları hayal kırıklıklarını şu sözlerle anlattı:

“Ukrayna’nın, Üyelik Harekat Planı’na katılmasını bazı devletler istemedi.”

Sözlerin işaret ettiği ülkeler Almanya ile Fransa’ydı. Zira bu ülkeler Ukrayna ile daha fazla yakınlaşarak Rusya’yı kızdırmak istemiyordu.

Eski Ukrayna Cumhurbaşkanı Leonid Kuçma ve dönemin Rusya Federasyonu Başbakanı Vlademir Putin, 1999. Fotoğraf: Reuters[Eski Ukrayna Cumhurbaşkanı Leonid Kuçma ve dönemin Rusya Federasyonu Başbakanı Vlademir Putin, 1999. Fotoğraf: Reuters]

Yanukoviç ve yeniden Rusya

Ancak 2010 yılında yapılan seçimlerde daha Rusya yanlısı olarak bilinen Viktor Yanukoviç yönetimi devraldı. Bu dönem Meydan Olayları olarak bilinen halk hareketlerine kadar devam etti. Ukrayna’nın 1990’dan itibaren çıkardığı yasal düzenlemelerin hemen hepsi değişime uğradı.

Yanukoviç, Batı karşıtı tutumunu her alanda sürdürdü.

Viktor Yanukoviç, Kasım 2013'te ülkesinin AB Ortak Anlaşması görüşmelerini askıya aldı, bunun üzerine AB yanlıları Kiev'deki Bağımsızlık Meydanı'nda protesto gösterileri başladı.

Protestoların büyümesi üzerine Yanukoviç 22 Şubat 2014'te Rusya'ya kaçtı. Böylece Ukrayna’da bir dönem daha son buldu.

Bir dönemin sonu…

Ukrayna’nın NATO ve Avrupa Birliği (AB) ile yakın ilişkileri, Rusya için her zaman bir sorundu.

Kiev, NATO konusunda iki önemli başlığa sahipti. Bunlardan birincisi ülkenin iç yapısı. İkinsici ise Rusya’nın tutumu.

Bu iki önemli başlık, NATO-Kiev ilişkilerinin en önemli etkenleri oldu. Yanukoviç’in devrilmesi ise, etkin güç Rusya’nın harekete geçmesine yol açtı.
Rusya 2014’te yasadışı bir şekilde Kırım’ı ilhak etti.

Daha sonra ise, Ukrayna’nın doğusundaki Rusya destekli Donetsk ve Lugansk "halk cumhuriyetleri" Kiev'den tek taraflı bağımsızlıklarını ilan etti.

Rusya'nın Kırım'ı yasa dışı olarak ilhak etmesi ve 2014'te Doğu Ukrayna'da saldırganlığının başlamasından bu yana NATO, Ukrayna'da yetenek geliştirme ve kapasite inşasına verdiği desteği güçlendirdi.

Ukrayna da bir yandan Rus yanlısı ayrılıkçı gruplarla savaşırken bir yandan da NATO ile ilişkileri geliştirme yolunu seçti.

Haziran 2017'de Ukrayna Parlamentosu, stratejik bir politika hedefi olarak NATO üyeliğini yeniden sağlayan yasayı kabul etti.

2019 yılında ise Ukrayna Anayasası'nda buna karşılık gelen bir değişiklik yürürlüğe girdi.

Eylül 2020'de Başkan Vladimir Zelenskiy, Ukrayna'nın NATO'ya üyelik amacıyla NATO ile kendine özgü ortaklığının geliştirilmesini sağlayan yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi'ni onayladı.

Savaş başlıyor

Esasen Ukrayna-NATO ilişkileri, bugün hala devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı’nın da nedenlerini açıklıyor. Zira, Rusya Ukrayna'nın Avrupa Birliği ve NATO gibi kurumlarla yakın ilişkisine uzun süredir karşı çıkıyor.

Rusya Devlet Başkanı Putin savaş başlamadan önce de, Ukrayna'nın NATO'ya üyeliğine karşı olduğunu belirtmiş, Batılı ülkelerden bu konuda garanti istemişti.

Ukrayna ordusunun küçültülmesi ve tarafsız bir ülke olmasını talep etmişti.
Ancak Batı'dan gelen yanıtların Rusya'nın asıl sorularına cevap vermediğini belirtti.

Böylece Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna'ya saldırısı başladı. Rusya bugün dahi Kiev’in NATO üyeliğini kendisi için büyük bir tehdit olarak görüyor.

Peki, NATO ile ilişkiler ne durumda?

Ukrayna-NATO ilişkileri pek çok alanda ilerlese de henüz adaylık konusunda somut hiçbir adım atılmadı. NATO’dan bağımsız olarak müttefik ülkelerin Ukrayna’ya yardımları sürüyor. Ancak müttefikler arasında Ukrayna konusunda hala bir görüş birliği olduğunu söylemek oldukça güç.

Örneğin Türkiye ve ABD, Kiev’in NATO üyeliğine desteğine karşın Avrupalı ortaklar aynı görüşte değil. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken Ukrayna’nın NATO üyeliğinden söz edilemeyeceğini söyledi.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta düzenlenen NATO Zirvesi'nde bu konuda son noktayı koydu.
Stoltenberg,Ukrayna'nın Rusya ile savaşı devam ederken NATO üyesi olamayacağını belirterek, "Müttefikler uzlaştığında ve şartlar karşılandığında Ukrayna'ya NATO'ya katılması için davet göndereceğimizi açıkça ortaya koyduk" değerlendirmesini yaptı.
 

Sıradaki Haber
Güney Afrika, Uluslararası Uzay İstasyonu'na iki kadın astronot gönderecek
Yükleniyor lütfen bekleyiniz