Dünyada yüz ölçümü bakımından 41. sırada bulunan ve yüzyıllar boyunca Gazneliler, Babürler, Büyük Selçuklular gibi birçok devlete ev sahipliği yapan Afganistan, 18. yüzyılın ortasında İngilizlerin işgaline uğradı. Kral Emanullah Han'ın 19. yüzyılın başında başlattığı bağımsızlık mücadelesi 1919'da başarıyla sonuçlandı.
Coğrafi konum
Afganistan, doğu ve güneyde Pakistan, batıda İran, kuzeyde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan, doğuda da ufak bir sınırla Çin ile çevrili.
Ülkenin denize kıyısı bulunmuyor.
Dünyanın en sert coğrafi koşullarından birine sahip olan Afganistan'ın üçte ikisi dağlarla kaplı. Çöllerden sık ormanlara ve dağlara kadar çeşitli coğrafi özellikler gösteren, yer yer 6 bin metre yüksekliğe çıkan dağların bulunduğu ülkenin coğrafi yapısı ulaşım, iletişim ve ticareti zorlaştırıyor.
Biyolojik çeşitliliğiyle tanınan ülkede Babür Şah Bahçesi, Ravzai Şerif, Amu Nehri, renkli görüntülere sahne olan spor festivalleri ve yemek kültürü öne çıkıyor.
İdari yapı
Afganistan’da yasama erkini 249 sandalyeli ulusal meclis (Volesi Jirga) ile 102 sandalyeden oluşan senatolu (Meşrano Jirga) iki meclisli bir parlamento oluşturuyor.
Ülkede kadınların yönetime katılımının sağlanması açısından alt meclisin 68 sandalyesi her bölgeden en çok oyu alacak kadınlara ayrılmış durumda.
102 sandalyeli Senatonun (Meşrano Jirga) üçte biri ülkedeki 34 İl Meclisi üyeleri arasından, üçte biri İlçe Genel Meclisi üyelerinden, geriye kalan üçte biri ise devlet başkanı tarafından seçiliyor.
Afganistan İslam Cumhuriyeti üniter bir yapıya sahip ve halihazırda 34 ilden oluşuyor. Bu illerin altında 400 civarında da ilçe var.
İl yönetimlerinin başında vali, ilçe yönetimlerinin başında da kaymakam bulunuyor. Bu yöneticiler merkezi hükümet tarafından atanıyor.
Afgan anayasası, başkanlık sistemini öngörüyor. Halk oyuyla seçilen başkan, hükümeti kurma ve hükümete başkanlık etme hakkına sahip. Başkanın önemli anayasal yetkileri olmasına rağmen iki meclisli parlamentonun başkanı denetleme ve engellemeye yönelik hakları söz konusu.
Siyasi durum
Stratejik konumu ve ticaretin kesişme noktalarından biri olması nedeniyle Afganistan, uzun yıllar İranlılar, Araplar, Moğollar, İngilizler ve Sovyetlerin istilasına uğradı.
Afganistan'ın tarihini değiştiren olaylardan biri Sovyet işgali oldu. 1979-1989 arasında Sovyet istilasına uğrayan Afganistan, bu işgal sonucu yüz binlerce kayıp verdi.
İç savaş ve Taliban
Sovyetlerin 1989'da Afganistan'dan çekilmesinin ardından bu kez Cumhurbaşkanı Muhammed Necibullah rejimine karşı büyük bir mücadele başladı. Necibullah 1992'de devrildi. Kabil "mücahitlerin" kontrolüne geçti.
Afgan nüfusunun yarısını oluşturan Peştun gruplar Kabil'in denetiminde etkin olamadı. Bir Tacik olan Burhaneddin Rabbani ve onun komutanı Ahmed Şah Mesud'un liderliğindeki Tacik birlikleri ile General Raşid Dostum komutasındaki Özbek birlikleri Kabil'de denetimi sağlayan taraf oldu.
Bu sonuç, yüzyıllardır başkentin denetimini elinde tutan Peştunlar için büyük bir psikolojik yenilgiydi. Gulbeddin Hikmetyar, Peştun grupları bir araya toplayarak başkente saldırdı ve iç savaş daha da şiddetlendi.
İç savaş sürerken kurulan Taliban, farklı grupların desteğini aldı ve 27 Eylül 1996'da Kabil'e girerek iktidarı ele geçirdi. Böylece Afganistan'da, ABD liderliğindeki NATO birliklerinin 2001'deki işgaline kadar devam edecek dönem başlamış oldu.
ABD'nin işgali
Dünya tarihinin önemli dönüm noktalarından 11 Eylül 2001 saldırıları, Afganistan için yeni bir dönemi başlattı. ABD, saldırıdan Afganistan'da üslenmiş El Kaide örgütünü ve lideri Usame bin Ladin'i sorumlu tutarak, ülkeyi yöneten Taliban'dan El Kaide üslerini kapatmasını ve bin Ladin’i ABD'ye teslim etmesini istedi.
Taliban'ın bu talebi reddetmesi üzerine 7 Ekim 2001'de ABD ve İngiliz uçaklarının Taliban ve El Kaide hedeflerine hava saldırısı düzenlemesiyle Afganistan'da yeni bir savaş başladı.
Uzun yıllar süren savaş büyük tartışmalara ve insan hakları ihlallerine sahne oldu.
Son yıllarda ABD ile Taliban arasında başlayan müzakere süreçlerine kadar ülkedeki savaş devam ediyordu. Katar’ın başkenti Doha’da ABD ile Taliban arasında varılan anlaşmaya göre, ABD güçlerini kademeli olarak ülkeden çekecekti. Çekilme tarihi, yeni seçilen ABD Başkanı Joe Biden tarafından 1 Mayıs 2021'de başlayıp en geç 11 Eylül 2021'de bitecek şeklinde açıklandı.
Afganistan'ın Pakistan ile de yıllardır çözülemeyen Durand sınırı sorunları bulunuyor. Özellikle Taliban’a bağlı güçlerin, ülkedeki yabancı askerler ve güvenlik güçlerini hedef alan saldırılarında her yıl binlerce kişi hayatını kaybediyor.
Ekonomi-doğal kaynaklar
İstikrarsızlık nedeniyle nüfusu gün geçtikçe azalan Afganistan, henüz el değmemiş zengin yeraltı kaynaklarına sahip.
Ülke doğal kaynaklar açısından zengin yataklar barındırıyor; petrol, doğal gaz, kömür gibi enerji mineralleri, bakır, demir, altın, tuz, gibi değerli ve yarı değerli madenler, cam, seramik, inşaat, kimya ve gübre sanayiinde kullanılan madenler, çimento yapımında kullanılan klinker, kireç taşı ve kil ile mermer yatakları mevcut.
Afganistan ekonomisi, topraklarının sadece yüzde 15'i ekilebilir olmasına rağmen, ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılığa (koyun ve keçi yetiştirmeye) bağlı. Ülkede 15 milyon çalışabilir nüfus var. İş gücünün sektörlere göre dağılımında tarım yüzde 80, endüstri yüzde 10, hizmetler sektörü ise yine yüzde 10'luk bir paya sahip. Endüstri ağırlıklı olarak küçük çapta tekstil, sabun, mobilya, ayakkabı, gübre, çimento, el yapımı halılar, doğal gaz, yağ, kömür, bakır işletmelerine dayanıyor.
Ekonomisi dış mali yardıma bağlı olan Afganistan'ın temel ekonomi politikası, dış yardım ve yabancı yatırım sağlanması üzerine kurulu. Yatırımlar ve dış mali yardımın en verimli şekilde kullanılarak özel sektörün büyümesi ve gelişmesi amaçlanıyor.
Mevcut koşullar altında Afganistan merkezi hükümetinin ülkenin yeniden inşa edilmesine yönelik harcayabileceği herhangi bir fonu bulunmadığından kısa ve orta vadede ülkenin yeniden yapılanması Batılı ülkelerin; özellikle ABD’nin ülkeye yapacağı dış yardımlara bağlı.
Afganistan coğrafi konumu itibarıyla Çin ve Hindistan’ı birbirine bağlayan enerji koridoru üzerinde. Bu konumu nedeniyle gerek İran ve Türkmenistan ile 500 milyar dolarlık enerji anlaşmaları olan Çin, Hindistan ve Pakistan’ın, gerekse bu enerji koridorunun kontrolünü anılan ülkelere bırakmak istemeyen ABD’nin, ülke üzerinde zaman zaman çatışan zaman zaman ise çakışan ekonomik ve siyasi çıkarları var.